Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1090 E. 2019/61 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1090
KARAR NO : 2019/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2016
NUMARASI : 2014/1033 E – 2016/930K
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı işçinin dava dışı .. bünyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak çalıştığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat …. işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, lehine kıdem tazminatı alacağına hükmedildiğini, bu alacakların icra takibine konu edildiğini ve davacı şirketten tahsil edildiğini,…. ile davacı arasında imzalanan sözleşme kapsamında sorumlu bulunmadıkları kıdem tazminatı işçilik alacağının davacı şirketten tahsil edildiğini, bu tazminattan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer davalı taşeron şirketin sorumlu olduğunu, davalının sorumluluğunun da buradan kaynaklandığını ileri sürerek, dava dışı işçi için ödenen tazminattan davalının sorumluluk payı oranında şimdilik 2.500TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davada hukuki menfaat olmadığını, davada taraf teşkilinin de sağlanmadığını, davada icra takibine ödenen miktar belli olduğundan davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanını asıl davanın kendilerine ihbarının sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, devreden işveren olarak 2 yıllık sorumluluk süresinin işçi 2010 yılında davalıda çalıştığından 2012 yılında sona erdiğini, 6552 sayılı yasa gereği tüm tazminat bedellerinin kamu işverenleri tarafından ödenmesi gerektiğini, dava dışı idarenin bu bedelden tek başına sorumlu olduğunu, dava dışı kurumun işçilik alacağını ödemeyerek dava açılmasına ve takip yapılmasına sebep olduğundan, faiz, masraf ve vekalet ücreti giderlerini isteyemeyeceğini, davacının faiz talep edemeyeceği, aksi taktirde de faizin yasal faiz olabilecği,dava tarihinden itibaren talep edebileceğini, davanın dava şartları yokluğundan ve pasif husumetten yada 6552 sayılı yasa da gözetilerek esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili 17/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davadaki talebini 1.015,85 TL arttırarak toplam dava değerini 3.515,85 TLye çıkararak,ödeme tarihi olan 12/03/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah harcını da yatırmıştır. Mahkemece, taraflar arasındaki (hizmet) sözleşmeye göre dava dışı işçinin açtığı alacak davasında aldığı ilamı davacı ve davalılar aleyhine icra takibi başlatarak davacıdan tahsil ettiği sabittir. İşçinin Davacı ….. tabloda belirtilen 9 ay 3 günlük çalışması olduğu gelen belgelerden sabit olduğuna göre dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği , Yargıtay 13. HD’nin 28.01.2014 tarih ve 2013/22286 E., 2014/2147 K; 25.02.2014 tarih ve 2013/23685 E., 2014/5067 K. sayılı ilamlarının bu yönde olduğu, işçinin davacıda toplam çalışma süresi içindeki davacıda çalıştığı oran dikkate alınarak netice olarak davalıların sorumlu olması gereken bakiye 3.515,85 TL kadar fazla ödemede bulunduğu yapılan bu fazla ödeme nedeniyle davacının işveren olarak fazla ödemiş olduğu miktarı çalışması süresinin oranına göre ilgili davalılardan rücuen tahsilini talep edebileceğinin kabulü gerektiği, sonuç olarak teselsül hükümlerine göre böylece son işveren olan davacının ödediği kıdem tazminatından kendi dönemine ait olmayan ödemeler yönünden çalışma süreleri oranında alt işverenlere rücu hakkı doğduğu sabit olup davacının fazla ödemede bulunduğu kısım olduğu gerekçesiyle,”Davanın esastan kabulüne, davacının ıslah talebi de dikkate alınarak 3.515,85 TL’nin 12/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.İstinaf dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını,ortada mutlak ticari dava olmadığını,görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğunu,davacının davasının daha az değerle açarak ödediği miktarı bilmesine rağmen dava değerini az gösterdiğini,davacının belirsiz alacak davası açamayacağını,davalının belirli bir dönem işçiyi kendi bünyesinde çalıştırdığını,tüm dönemler için işçilik alacağından davalının sorumlu tutulamayacağını,Yargıtay içtihatlarına göre yüklenicinin kendi dönemine rastlayan işçilik alacaklarının yarısından sorumlu olduğunu,dava dışı kurumla yapılan sözleşmede davalıyı sorumlu tutan hüküm olmadığını,bu şekilde hüküm olsa bile genel işlem şartlarına aykırılı teşkile edeceğini,davacının çalışanlarına dava dışı kurumla imzaladıkları sözleşme ve kendisine ödenen hakediş tutarlarınispetinde ödeme yapmak zorunda olduğunu,bu bedelin altında yada üzerinde ücret ödenmesinin mümkün olmadığını,işçilik ücretlerinin davalı tarafça personel hesabına yatırıldığını,dava dışı işçinin asıl işvereninin dava dışı kurum olduğunu,çalışanların işe alınması ve çıkartılmasında dava dışı kurumun yetkili olduğunu,işçilik alacaklarından dava dışı kurumun tek başına sorumlu olması gerektiğini,bu tür davaların sadece kamu işvereni ve asıl işverene karşı açılabileceğinin 6552 sayılı yasa ile düzenlendiğini,6552 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra taşeron şirketlere açılan davaların reddedildiğini,davanın reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davada alacağın sebebi davacı şirketin dava dışı işçi ….. için ödediği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. İşçinin daha önceki işvereni durumundaki davalı şirketin, kendi dönemi ve sorumluluk payı oranında tazminattan mesul olduğu ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle, tarafların şirket ve tacir olmaları nedeniyle görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup,davada zamanaşımı süresi de dolmamıştır.Dava dışı işçi tarafından açılan Ankara 3. İş Mahkemesinin 2011/802 E. 2012/1142 K. sayılı ilamıyla işçi lehine kıdem tazminatı işçilik alacağına hükmedildiği,sözkonusu davanın davalısının, bu dosyadaki davacı ….Ltd.Şti ile …. olduğu görülmüştür.Dosya kapsamına göre, davalı davacıdan önceki alt işverendir. Taraflar arasında yazılı olmayan ,yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcuttur.Dosyada son alınan 13/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda somut olayda uyuşmazlığın alt işveren ile asıl işveren arasındaki sorumluluğa ilişkin olmayıp, son işveren olan davacı şirketin ödediği kıdem tazminatından kendi dönemine ait olmayan kısmın sorumlu şirkete rücu edilip edilmeyeceğine ilişkin olduğu, mahkeme kararı ile hükmedilen kıdem tazminatı alacağının davacı tarafça icra dosyasına kapak hesabında 4.548,46 TL olarak ödendiği, tüm kayıtlara göre yapılan incelemede dava dışı işçinin davalıda 1273 gün çalıştığının belirlendiği, buna göre 4.548,46 TL/1273 gün = 3.515,85 TL davacının fazla ödediği, bu tutardan davalının sorumlu olduğu rücuya ilişkin mahkeme kararında dava dışı işçinin davacıda 289 gün, davalıda ise 1273 gün çalıştığının belli olduğu, bu esaslara ilişkin rücuya konu bedelin belirlendiği anlaşılmıştır.Davalının dava dışı işçinin çalıştığı süreye ve hesaplanan kıdem tazminatına itirazının olmadığı, sadece kendisinden alınamayacağını iddia ettiği görülmüştür.Yasal mevzuat ve benzer davalara ilişkin Yargıtay kararları kapsamında ,ara alt işverenler kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları süre ve devir tarihindeki ücret üzerinden müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.Ayrıca işyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.Somut uyuşmazlıkta, ara alt işverenler kıdem tazminatından kendi çalıştırdıkları dönem ve devir tarihindeki ücretle sorumlu olmakla hükme dayanak bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve kanun yolu denetimine uygun olmakla, mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Buna göre istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme sonucu, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1 b-1.madde gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2019