Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2017/1087 E. 2019/29 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/1087
KARAR NO : 2019/29
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2016
NUMARASI : 2015/1023 E – 2016/1426 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı işçinin dava dışı Tepebaşı Belediyesinde çeşitli taşeron şirketler bünyesinde işçi olarak çalıştığını, son olarak da davacı şirket bünyesinde ve fakat belediye işçisi olarak çalıştığını, işten ayrılmasından sonra, işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/ 564 E, 2015/ 395 K. sayılı kararı ile; işçinin fazla çalışma ücretinin tahsiline dair kararın kesinleştiği ve bu alacakların icra takibine konu edildiğini, sadece davacı şirketten tahsil edildiğini, belediye ile davacı arasında imzalanan sözleşme kapsamında sorumlu bulunmadıkları bir kısım işçilik alacaklarının davacı şirketten tahsil edildiğini, bu tazminatlardan ilgili dönemlerde işçiyi çalıştıran diğer taşeron şirketlerin sorumlu olduğunu, davalının sorumluluğunun da buradan kaynaklandığını ileri sürerek, dava dışı işçi için ödenen tazminattan davalının sorumluluk payı oranında şimdilik 1.000.TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalılardan sorumluluk payları oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. Ltd. Şti. görev ve yetki itirazı ile talebin zaman aşımına uğradığını, davanın kendilerine ihbarı sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, kendi dönemlerinde fazla mesai yapılmadığını, yıllık izin ücretinden de son iş verenin sorumlu olacağını, işçi ile akdi ilişkilerinin son bulduğunu, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığını, tüm ödemelerin zamanında ve eksiksiz yerine getirildiğini, iş yerini devralan yeni iş verenin işçilik haklarından da sorumlu tutulması gerektiğini, yargılama gideri avukatlık ücreti ve masraflar yönünden rücu isteğinin haksız olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı … Ltd. Şti.nce dava konusu edilen işçilik alacağına ilişkin davada taraf olmadıklarını, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, 6552 sayılı Kanun gereğince işçilik alacaklarından kamu kurumunun sorumlu olduğunu, yüklenici şirketlerin sorumluluğu bulunmadığını, davacının bu taleplerini Tepebaşı Belediyesine karşı ileri sürmesini, davanın kendilerine ihbarı sağlanmadığından tazminattan da sorumlu olmayacaklarını, rücu hakkının kullanılmasının doğru olmadığını, işçi ile akdi ilişkilerinin son bulduğunu, herhangi bir işçilik alacağının da doğmadığını, reeskont faizi istenmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.Davalı … cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği rücuen tazminatının zamanaşımına uğradığını, ayrıca davalı şirketinin merkezinin Bakırköy olduğunu, Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca kısmi dava açılamayacağını öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini, aksi halde de davayı kabul etmeyerek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ek rapor kapsamında, asıl işveren Tepebaşı Belediyesi ile davacı şirket ve davalı şirketlerin taşeron olarak dava dışı işçi … 24/07/2009 tarihinden itibaren çalıştırdıkları, Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/564 E, 2015/395 K sayılı ilamı ile işçi alacağıyla ilgili karar verildiği, verilen kararın Eskişehir … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla takibe konulduğu ve davacı şirket tarafından ödendiği sabit olup, davacı şirketin diğer davalılar hakkında çalıştırdıkları dönem itibariyle sorumlulukları oranında yaptığı ödemenin rücuen tazmini talep hakkı bulunduğu kabul edilerek; Dava dışı işçinin 24/07/2009-31/12/2009 tarihleri arasında … Ltd Şti nezdinde çalıştığı, bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin 1.746,00 TL fazla çalışma ücreti, 297,17 TL mahkeme yargılama gideri ( vekalet ücreti dahil), 717,11 TL faiz, icra masrafları ve icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 2.760,28 TL’den sorumlu olduğu, Dava dışı işçinin 01/01/2010-31/12/2011 tarihleri arasında davalı …Ltd. Şti. nezdinde çalıştığı bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin 5.382,83 TL fazla çalışma ücreti, 902,48 TL mahkeme yargılama gideri ( vekalet ücreti dahil), 2.177,82 TL faiz, icra masrafları ve icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 8.383,13 TL’den sorumlu olduğu, Dava dışı işçinin 01/01/2012-13/04/2013 tarihleri arasında davalılardan …Ltd. Şti. nezdinde çalıştığı bu döneme ilişkin davalı şirketin sorumlu olduğu bedelin 7.598,76 TL fazla çalışma ücreti, 1.293,15 TL mahkeme yargılama gideri ( vekalet ücreti dahil), 3.120,55 TL faiz, icra masrafları ve icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 12.012,46 TL’den sorumlu olduğu,Davacı vekili bilirkişi raporundan sonra 09/12/2016 tarihinde dava değerini 22.155,87 TL arttırarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi, 22.155,87 TL’nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketlerin sorumlu olduğu dönemlere ilişkin hesaplanan miktarlar üzerinden davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş olup, talep gibi davanın kabulü ile 1.000,00 TL’nin dava tarihinden ( 333,33’er TL olarak) 22.155,87 TL’nin de sorumlu oldukları miktar kadar ıslah tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan ayrı ayrı alınarak davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle “Davanın kabulü ile, 1-333,33 TL’nin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren 2.426,95 TL’nin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reoskont faizi ile davalı … A.Ş. den alınarak davacıya verilmesine,2-333,33 TL’nin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren 8.049,80 TL’nin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reoskont faizi ile davalı …. Tic. Ltd. Şti. ‘den alınarak davacıya verilmesine, 3- 333,33 TL’nin dava tarihi olan 10/09/2015 tarihinden itibaren 11.679,13 TL’nin ıslah tarihi olan 09/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek reoskont faizi ile davalı …Tic. Ltd. Şti. ‘ den alınarak davacıya verilmesine ” karar vermiştir.Bu karara karşı davalı … ile davalı …Ltd. Şti. tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde, (önce dosya no hatalı bildirilerek düzeltilmiş 1022 yerine 1023 yazılmış) davacı ve davalılar arasında işyeri devri ilişkisi bulunduğunu, 6.madde gereği işçilik alacaklarından devreden işverenin hak ve borçlardan sorumluluğunun 2 yıl ile sınırlandırıldığını, fazla çalışmaya yönelik işçilik hakkı için ise davalı …’nin 31/12/2009 tarihinde işyerini devrettiğini, 2011 yılında 4857 sayalı yasa hükümleri gereğince sorumluluğunun sona erdiğini, fazla mesainin paylaştırma şeklinin de hukuka aykırı olduğunu, dava dışı personelin açtığı davanın ihbar edilmediğini, ilgili işçinin işe alınmasında etkisi olmadığını, işçinin bizzat belediye tarafından kullanıldığını, işçiler üzerinde sevk ve idare yetkilerinin bulunmadığını beyanla, kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde, görev ve zamanaşımı itirazlarının hukuka aykırı olarak reddedildiğini, dava dışı işçi tarafından açılan davada savunma haklarını yeterince kullanamadıklarını, güvenlik hizmetini yürüttüğü ihale dönemi boyunca fazla mesai yaptırmadıklarını, nadiren olan fazla mesailerin ise karşılığını ödediğini, müvekkili tarafından sunulan maaş bordroları ve banka kayıtları incelendiğinde yapılan fazla mesai karşılığının ödendiğinin görüleceğini, ancak davacı taraf bu savunmaları ileri sürseydi davanın kabulüne karar verilmeyecek olduğunu, ayrıca davacı tarafın sözkonusu kararı temyiz etmesi gerekirken bunun yapılmadığını, ihbar edilen sıfatıyla bu haklarının bulunmadığını belirterek, kararın bu sebeplerle kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … Tic. Ltd Şti’nin ileri sürdüğü istinaf sebeplerine bağlı kalınarak yapılan incelemede; davada ileri sürülen alacak, davacı şirketin dava dışı işçi için ödediğini beyan ettiği işçilik haklarından kaynaklanmaktadır. Rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmiştir. Davanın rücuen alacak talebine ilişkin olduğu, ödeme ve dava tarihine göre, TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık dava açma süresi dava tarihi itibarıyla dolmadığından, davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Yine, yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafça, dava dışı işçinin daha önceki işverenleri durumunda olan davalı şirketlerin, kendi dönemleri ve payları oranında tazminattan mesul oldukları ileri sürülerek rücuen alacak talep edilmekle, ödemenin dayanağı işçilik alacağına ilişkin ilam ise de, rücu davası alt işverenler arasında genel hükümlere göre açılan dava olduğundan, davanın İş Mahkemesinin görevine girmemesi sebebiyle mahkemenin görevli olduğu açıktır.Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, dosya kapsamına göre, davalılar davacıdan önceki alt işverenlerdir. Davanın tarafları arasında yazılı olmayan, yasadan kaynaklanan bir işyeri devri mevcutur. Dava dilekçesinde davalıların her birinden istenen miktar açıklanmadan toplam ödeme tutarının (1.000,00 TL) tahsili istenmiş ise de, aslında her bir davalının, dava dışı işçi ile belli dönemle sınırlı hizmet sözleşmesi olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle, taraflar arasında sözleşme ilişkisinden kaynaklanan rücu isteminin hukuki niteliği gereği, aksi yasada öngörülmedikçe, her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereklidir. Davacının, dava dilekçesinde toplam 1.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş olması sebebiyle, mahkemece bu miktarın her bir davalıdan eşit oranda istendiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dışı işçi tarafından açılan Eskişehir 2. İş Mahkemesinin 2014/ 564 E, 2015/ 395 K. sayılı kararı ilamıyla işçi lehine çeşitli işçilik alacaklarına hükmedildiği, söz konusu davanın davalılarının Tepebaşı Belediyesi, bu dosyadaki davacı … Tic. Ltd. Şti. ile …Ltd. Şti. olduğu, davalı …Ltd. Şti. söz konusu davada davalı değil ise de, davanın …. ve … ve Özel Güvenlik Ltd. şirketlerine ihbar edildiği, diğer davalı … şirketinin ise zaten o davada da davalı olduğu, asıl davada ihbarların yapıldığı görülmüştür.Her ne kadar, kararı istinaf eden davalı … Ltd.Şti sözkonusu davada davalı değil ise de, istinaf konusu davada dava dışı Tepebaşı Belediyesi ile bu şirket arasında sözleşme mevcut olup,dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemler bellidir.Davalı tarafın istinaf dilekçesinde iş mahkemesindeki davada davacının yeterince savunma yapmadığı, kararı temyiz etmediği, talep edilen dönemlerde istisnai olarak yaptırılan fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin banka kayıtları, maaş bordroları vs. ile ispatlanabileceğine ilişkin istinaf sebebi yönünden yapılan incelemede, rücuen alacağın dayanağı olan İş Mahkemesindeki davanın yargılamasında, davalı şirkete davanın ihbarına ilişkin dilekçe tebliğ edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 61 vd. maddelerinde düzenlenen davanın ihbarı ile taraflardan biri davayı kaybettiği taktirde, 3. kişiye veya 3. kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı 3.kişiye ihbar edebilir. Dava ihbar olunan kişi, davaya cevap verip fer’i müdahil olabilir veya sessiz kalabilir. Davaya katılmayan ihbar olunana, bundan sonra herhangi bir tebligat yapılmaz. İhbar olunanın, aleyhine hüküm kurulmadıkça kararı temyiz hakkı yoktur. Somut olayda, mahkemece, davalıya ihbar dilekçesi yargılama sırasında tebliğ edilmiş olup, karar tarihi gözetildiğinde, davalının savunma hakkının kısıtlanması da sözkonusu değildir. Kaldı ki, tarafın davayı üçüncü kişiye ihbar etmemiş olması, doktrin ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, üçüncü kişiye karşı olan rücu hakkının düşmesini gerektirmez. Davanın ihbar edilmemesinin hukuki sonucu, davayı ihbar etmemiş olan tarafın her türlü kusurundan sorumlu olmasıdır. Davayı ihbar etmeyen tarafın kusuru nedeniyle davayı kaybettiğini ispat yükü (külfeti), üçüncü kişiye düşer. (Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, 2001, s.3541-3542, Yargıtay 11. H.D nin 2016/10060 esas, 2018/3689 karar sayılı 17/052018 tarihli kararı) Bu sebeple, dava kendisine ihbar edilen davalının, bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı şirketçe icra dosyasına ödenen miktar, bilirkişi raporu ve belgelere göre belli olup, bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, her bir davalının alt işveren olduğu dönemler itibariyle sorumlu olduğu alacak miktarları hesaplanmıştır. Rücuya konu fazla çalışma ücreti miktarı kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olmakla, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerine göre, bu miktardan davalı şirketlerin sorumlu oldukları tutarların belirlenmesine yönelik hesaplama ve alınan bilirkişi raporu, ilk dava davalıya ihbar da edildiğinden hükme dayanak yapılacak yeterlilikte görülmekle, mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık sözkonusu olmadığından, davalı …Ltd. Şti.’nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.Ayrıca istinaf eden davalı … yönünden ise 2.760,28 TL tutarında karar verildiği görülmekle 23/12/2016 tarihli karardaki hükmedilen tutar açısından istinaf kesinlik sınırı karar tariti itibarıyla 341.maddede 3.000,00 TL olarak belirlendiğinden, istinaf edilen bu tutar kesinlik sınırı altında kalmaktadır.Açıklanan nedenlerle, davalı ….’nin istinaf dilekçesinin HMK 352/1-b, 341 ve 346.maddeleri uyarınca kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle reddine, davalı …. Tic. Ltd. Şti’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1.madde uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davalı ….’nin istinaf dilekçesinin HMK 352/1-b, 341 ve 346 maddeleri uyarınca, kesinlik sınırı altında kalması nedeniyle reddine,B-Davalı …Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 1.581,78 TL karar ve ilam harcından, istinaf eden davalı … Tic Ltd Şirketinden peşin alınan 199,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.382,78 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davalı … AŞ’ye isteği halinde iadesine,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2019