Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2021/978 E. 2021/1981 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/978
KARAR NO: 2021/1981
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHK.
TARİHİ: 17/03/2021
NUMARASI: 2017/828 Esas 2021/364 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ: 26/07/2017
KARAR TARİHİ: 21/12/2021
İstinaf yoluna başvuran tarafın/vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/828 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 17/03/2021 tarih ve 2021/364 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun İstanbul, Maltepe ilçesi, … Mah. … Cad, mevkii, … pafta, … ada, … parsel de kayıtlı bodrum kat …, …, …, … nolu dükkan, Balıkesir ili, Edremit ilçesi, … köyü, … Mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı mesken niteliğindeki … arsa paylı … Blok … kat, … nolu bağımsız bölüm, İstanbul ili, Maltepe ilçesi, … mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı mesken niteliğindeki … nolu bağımsız bölüm,maliki olduğunu, taraflar arasında yapılan inanç sözleşmesi ile taşınmazların teminat olarak davalılardan Protokol başlıklı “İnançlı Akit” neticesinde bu gayrimenkullerin sırf teminat gösterilmiş olmak için tapudan davalılardan … A.Ş’ye devredildiğini, Çanakkale ili, … köyü, … mevkii, … pafta, … parselde kayıtlı … ha, 2300 m2 yüzölçümlü. Palamutlu tarla niteliğindeki taşınmazın % hissesinin, davalılardan …’e devredildiğini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi gereği teminat olarak devredilen taşınmazların geri iade edilmediğini, davalıların iadeden kaçındıklarını, davalı tarafa borçlarının bulunmadığını belirterek tapu kayıtlarının iptali ile davacı … adına kayıt ve tesciline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın borcu bulunmadığını kanıtlaması gerektiğini, tapu iptali ve tescil davasının koşullarının oluşmadığını, taşınmazlaırn borca karşılık devredilidğini, borcun 31.12.2016 tarihine kadar tamamen ödendiği takdirde müvekkilinin geri verme yükümlülüğün doğacağının hükme bağlandığını, söz konusu tarihe kadar borcun ödenmemesi nedeniyle iadenin koşullarının oluşmadığını, İstanbul ili içinde bulunan dava konusu 2 gayrimenkul ve Balıkesir Edremit ilçesinde bulunan dava konusu 1 gayrimenkul bakımından müvekkili … aleyhine açılmış davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle ve esastan reddine, Çanakkale ilinde bulunan gayrimenkul bakamından, müvekkili şirket aleyhine açılmış davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; 1-Davacı … Ltd. Şti. tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 2-Davacı … tarafından açılan davanın KABULÜ ile; Davalı … A.Ş. adına kayıtlı; İstanbul İli, Maltepe İlçesi (…. Bölge), … Mah., … Cad. Mevkii, … Pafta, … Ada ( Eski … Ada,) … Parsel’de kayıtlı … Kat …, …, … ve … No’lu Dükkanlar Balıkesir İli, Edremit İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … Pafta, … Ada, … Parsel’de kayıtlı Mesken niteliğindeki … arsa paylı, … blok, … Kat, … No’lu bağımsız bölüm, İstanbul İli, Maltepe İlçesi, … Mevkii, … Pafta, … Ada, … Parsel’de kayıtlı, mesken niteliğindeki …’nolu bağımsız bölüm, Davalı … adına kayıtlı; Çanakkale İli, … Köyü, … Mevki, … Pafta, … Parsel’de kayıtlı, 2300 m2 yüzölçümlü, Tarla niteliğindeki taşınmazın 1/4 hissesinin tapu kaydının iptali ile, davacı … adına tapuya tesciline, karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukuki görüş ve öneriler içerdiğini, davalıların itiraz ve beyanlarının dikkate lınmadığını, tartışılmadığını, defter ve kayıtların süresinde sunulmadığını, bu nedenle bilikrişi raporu düzenlenemeyeceğini, davaların alacaklarının güncel değerlerin hesaplanmadı ını müspet ve menfi zararların hesaplanmadı ını Kötü niyeti dava açıldığını protokole göre davaların alacağı En geç 2016 yılı sonuna kadar sıfırlanmadı ından protokolün geçersiz hale geldiğini taşınmazların devrimden sonra protokol düzenlenmediği nin dikkate alın mı alınmamasının hukuka aykırı olduğunu dava açılmasına davacıların kusurları ve kötü niyetleri ile neden olduklarını davaların yargılama giderleri ve ücreti vekaletten sorumlu tutulmaları tutulacaklar sağ taşınmazların satış tarihindeki değerleri üzerinden tutulmaları durmaları Davacıların tespit edilen borçları miktarı üzerinden dileklerini ücreti vekalet hükmedilmesi gerektiğini davaların ipotek alacağının dikkate alınması gerektiğini gerekçeli kararın yazılması ve imzalanmasından sonra tavzih kararı yazılmasın hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle istinaf nedenlerini yerinde olmadığını mahkeme kararının gerekçesi ve yerinde olduğunu ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasının yasaya uygun olduğunu çek senet ve ipotek alacağının kayıt incelemelerine göre sonuca etkili olmadığını taşınmazların teminat amaçlı verilmesi nedeniyle dava tarihindeki yerlerinin dikkate alınmasının usul ve yasaya uygun olduğunu protokole göre taşınmazların davacıda kaldığı kiraların Davacı tarafından alındığını kötü niyetini söz konusu olmayacağını belirterek mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istianf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava; dava konusu edilen ve davacı bayinin borçlarına karşılık davalıya devredilen 7 adet taşınmazın, tapularının iptali ile davacılardan …adına kayıt ve tescili istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinden; mahkemece tapu kayıtları, satış sözleşmeleri, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi, ticari defterler, celp edilerek bilirkişi raporlarının alındığı, Tapu kayıtlarının incelenmesinden; İstanbul ili, Kartal, … Bölge … Mah. Maltepe, … Mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı tarla vasıflı … nolu mesken, İstanbul Maltepe, … Bölge, … Cad, … ada, … parsel, dükkan (bodrum kat …, …, …, … nolu dükkanlar), Balıkesir Edremit ilçesi. … köyü, … Mevkii, … ada, … parsel zemin kat … nolu bağımsız bölümün, Çanakkale Merkez … köyü … mevkii … pafta … parsel arazinin … hissesi, maliki … olan İstanbul Maltepe, … Bölge, … Cad. … ada, … parsel, dükkan {… kat …, …, …, … nolu dükkanların), 04.01.2003 tarih, … yevmiye sayı ile ve satış suretiyle (davalı) … Anonim Şirketi adına tescil edildiği, maliki … adına kayıtlı, Çanakkale Merkez … köyü … mevkii … pafta … arazinin % 1/4 hissesi 03.01.2013 tarihli satış suretiyle davalı … adına 03.01.2013 tarihinde tescil edildiği, maliki … adına kayıtlı İstanbul Kartal, …Bölge …. Mah. Maltepe, … Mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı tarla vasıftı … nolu meskenin, satış suretiyle (davalı) … Anonim şirketine 04.01.2013 tarih 261 yevmiye sayı ile tescil edildiği, maliki … adına kayıtlı Balıkesir Erdemıt, … köyü, … mevkii, … ada, … parsel sayılı … Blok … kat … nolu bağımsız bolümün, satış suretiyle … Tic. Anonim şirketine tarih … yevmiye sayı ile tescil edildiği, Mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verildiği, davalının ticari defterlerinin talimat yoluyla incelendiği, Kayseri 1. Asliye Ticarat Mahkemesine sunulan bilirkişi raporunda 2017 sonu itibariyle senet kredi kartı banka havaleleri, nakit ödemeler ve diğer hususlar incelenmek suretiyle davalının davacıdan 311.497,75 TL alacaklı olduğu, 2018 yılında davalının alacağının toplamının yani 2017-2018 toplamının 318.995,75 TL olduğunun belirtildiği, Davacı tarafın verilen süre içerisinde defterlerini sunmadığı, Mahkemece dosya üzerinden talimatla davalının kayıtları üzerinde yapılan inceleme raporu ve dosya incelenerek rapor hazırlandığı, 01/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda 2018 yılı sonu itibariyle davacı … şirketinin davalı … şirketine tespiti yapılan toplam 318.995,75 TL + 242.000 TL = 560.995,75 TL’lik borç tutarının davalılar adına mahkeme veznesine depo edilmesi hususunda süre verilmiş, davacıda belirtilen sürede bu miktarı mahkeme veznesine depo etmiş olduğu, Dava konusu taşınmazların değerleri konusunda ayrı ayrı rapor alındığı, inşaat mühendisi bilirkişi … dosyaya sunduğu 28/05/2019 tarihli raporunda, dava konusu İstanbul ili Maltepe ilçesi, … mahallesi, … Caddesi, … sokak no …’te bulunan …, …, …, … nolu taşınmazların dava tarihi olan 26/07/2017 tarihi itibariyle 1 nolu dükkanın 370.000, 2 nolu dükkanın 190.000, 3 nolu dükkanın 180.000, 4 nolu dükkanın 210.000 olmak üzere toplam değerlerinin 950.000 TL, dava konusu İstanbul ili, Maltepe ilçesi, … Mah, … caddesi, … sokak, No … … Sitesi … blok kat … daire … nolu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 450.000 TL olduğu belirttiği, Edremit Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan ve talimatla alınan bilirkişi raporunda ise; dava konusu Balıkesir ili, Edremit ilçesi, … köyü, … mevkiinde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan … Blok … Kat … nolu bağımsız bölümün dava tarihi olan 26/07/2017 tarihi itibariyle değerinin 179.000 TL, olduğunun belirtildiği, Bilirkişi dosyaya sunduğu raporunda, dava konusu Çanakkale ili, Merkez … köyü, … parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibairyle değerinin 2.622.207,00 TL davacı …’in payı olan 1/4 payının değerinin 655.551,75 TL olduğunu belirttikleri, Mahkemece 11/12/2019 tarihli 3 nolu ara kararı gereğince dava değeri olan 2.234.551,75 TL üzerinden eksik 1/4 harcı yatırması için davacı tarafa süre verildiği, davacı tarafın eksik harcı tamamladığı, Üretici ve satıcı davalı firma “… A.Ş adına …” ile davacı Bayı “… Ltd. Şti.-…” arasında bila tarihli PROTOKOL düzenlendiği, sözleşmenin konusunun taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, üretici davalı firma tarafından bayi ve müşterilerine teslim edilen mal nedeniyle oluşan alacağı sebebiyle bayinin müşterilerinden almış olduğu kambiyo evraklarını üretici davacı şirkete teslim edildiği halde, bayi tarafından müşterilerinden alınıp karşılıksız çıkan kambiyo evrakları yüzünden bayinin, davacı firma nezdinde oluşan TL toplam riskinin ortadan kaldırılması hususlarını içerdiği, davalı şirkete (teminat verene) devir edileceği ve devir için bir bedel ödenmeyeceği,(m.4.1.2.3.4}, davacı bayi şirketin, davalı firma nezdinde olan risklerinin teminatını oluşturmak üzere teminat veren davacı tarafından devir ve tescili yapılmış gayrimenkullerin, riskin sıfırlanması ile birlikte teminat verene (davacıya) veya göstereceği 3.kişiye aynı şekilde yine karşılıksız olarak devir ve teslim edileceği, (m.4,S), kararlaştırıldığı, Mahkemece mevcut bu delillerle yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. İnanç sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu; taraflarına Borçlar Kanunu çerçevesinde nisbi haklarını talep etme olanağını verdiği tartışmasızdır. Taşınmaz mallar ya da şekle bağlı akitlerde inanç sözleşmelerinin ne gibi hukuki sonuç doğuracağı, sözleşmede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetinin naklinin sebebini oluşturup oluşturmayacağına ilişkin hususlar uygulamada bu tip 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. Anılan kararın sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, yazılı delil ile ispatının mümkün olduğuna hükmolunmuştur. İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi ve en geç sözleşme konusu işlem tarihinde düzenlenmiş olması gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme Kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz. İnançlı muamelelerde taraflar yakın akraba olsalar dahi tesçile karar verilebilmesi için aralarında yazılı bir delil veya davalının elinden çıkmış aleyhlerine delil olabilecek yazılı bir belgenin bulunması gerekir. Bu tür davalar tanıkla ispat edilemez. (Yargıtay HGK 16.10.1996 T, 1996/14-435 E, 1996/692 K.) Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukusuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. İnançlı işlem iddiasının 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca mutlak surette yazılı delil ile ispatı zorunludur. Tarafların kardeş olmaları nedeniyle HMK’nın 203. maddesinde yer alan istisnaya dayalı olarak tanıkla ispatı mümkün değildir. Bu tip bir uyuşmazlıkta konuyu düzenleyen ve bağlayıcı olan yukarıda sözü edilen İBK’na göre ancak yazılı delil başlangıcı olması halinde tanık deliline başvurulabilir. Somut olayda; yukarıda belirtildiği gibi taraflar arasında bayilik sözleşmesinden dolayı davacı … adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazların teminat olarak davalılara devredildiği, sözleşmeye göre koşulların gerçekleşmesi halinde davalı tarafın iade yükümlülüğünün olduğu, uyuşmazlığın iadenin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda olduğu, taşınmazların taraflar arasındaki inanç sözleşmesi gereğince devredildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, borcun sıfırlanması gerektiği, davacı tarafın kayıtlarını sunmadığı, davalı tarafın kayıtlarına göre inceleme yapıldığı, bu incelemeye göre davalı tarafın alacaklı olduğu miktarın usulünce tespit edildiği, davacı tarafça tespit edilen 560.995,75 TL’nin davacı … tarafından depo edildiği, bilirkişi incelemesinde senet, çek ve her türlü ödemenin dikkate alındığı, davalının kayıtlarının esas alındığı, her ne kadar davalı taraf en geç 2016 yılının sonuna kadar sıfırlanması gerektiği koşuluna dayanarak o tarihten sıfırlanmaması nedeniyle bilirkişi raporunun usulüne uygun olmadığı belirtilmiş ise de, taşınmazların değerlerinin dava tarihi itibariyle tespit edildiği, harcın bu miktar üzerinden hesaplandığı, yine 2016 tarihi değil dava tarihine kadar olan davalı defterlerine dayalı olarak hesaplama yapıldığı, dava tarihine kadar davacının ödemesi gereken miktarın saptandığı ve depo edildiği, gerekçeli kararda taşınmazın bilgilerinin hatalı yazılması nedeniyle mahkemece 13/04/2021 tarihli tavzih kararıyla tavzihine karar verilmesinin HMK 305/a maddesine uygun olduğu, gerekçeli karar ile tavzih kararının aynı anda taraflara tebliğ edildiği, yani gerekçeli karar tebliğ edilmeden tavzih kararı yazıldığında dosya üzerinden taraflara tebligat yapılmadan yazılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, dava tarihindeki değer üzerinden ücreti vekalete ve harca hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, böylece mahkeme kararı ve tavzih kararı usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/828 Esas sayılı dosyasında verilen 17/03/2021 tarih ve 2021/364 Karar sayılı gerekçeli kararına yönelik davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf başvurusu reddedildiğinden; alınması gereken 152.642,23 TL nispi harçtan peşin alınan 38.160,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 114.481,73 TL istinaf harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, Harç tahsil müzekkeresinin temyiz edilen dosyalarda Dairemizce, temyiz edilmeden kesinleşen dosyalarda İlk Derece Mahkemesince ilgili Vergi Dairesine yazılmasına, 3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Kararın HMK’nın 301. maddesi gereği taraflara re’sen tebliğe çıkarılmasına, 6-Kararın kesinleşmesi ile dosyanın mahkemesine iadesine, Dair, HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/12/2021