Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2021/266 E. 2021/1095 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/266
KARAR NO: 2021/1095
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHK
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2020/686 esas 2020/1114 karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ: 14/12/2020
KARAR TARİHİ: 29/06/2021
İstinaf yoluna başvuran tarafın/vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/686 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 24/12/2020 tarih ve 2020/1114 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı , 26/06/2020 tarihli dava dilekçesi ile; psikolojik rahatsızlığının olduğunu, rahmetli eşi …’ın bankadan kredi çekeceğini ve araba alacağını söylediğini, ancak bir arkadaşı için İzmir ili, Selçuk ilçesi, … mahallesi, … nolu parselde … ve … nolu bağımsız bölümleri ipotek verdiğini, 26/05/2009 tarihinden bu yana ağır ilaçlar kullandığını, bankada ipotek için eş muvafakatı verdiğini, bunun farkında olmadığını, zira ağır ilaçlar kullandığını, 05/05/2010 tarihinde şizofren tanısı konulduğunu, 09/06/2011 tarihinde verdiği eş muvafakatnamesinin geçerli olmadığını, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile kendisine geri verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde oluşan zararının karışlanmasının gerektiğini, bu sebeple iş bu davayı açtığını bildirmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkil banka ile dava dışı … Ltd. Şti. Arasında 23/08/2010 tarihli 500.000,00 TL bedelli kredi sözleşmesinin olduğunu, kredi sözleşmesinin kefilinin … olduğunu, kendisine ait iki taşınmaza ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun ödenmediğini, bunun üzerine İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, …’ın takibe itiraz ettiğini İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/582 esas ve 2015/618 karar sayılı dosyasında verilen karar ile takibin kesinleştiğini, ihale sonucu taşınmazların satıldığını, …’ ın ihalenin feshi için Selçuk İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/66 esas sayılı dosyasında açtığı davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesi sonucunda kesinleştiğini, yetkili ve görev itirazlarının olduğunu, taşınmazın 3. Kişi adına tescil edildiğini, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, taşınmazlarda aile konutu şerhi olmadığını eş muvafakatine gerek olmadığını, açılan davanın reddinin gerektiğini bildirmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/686 esas ve 2020/1114 karar sayılı 24/12/2020 tarihli kararı ile; davacının davasında Selçuk Asliye (Ticaret Sıfatıyla) Hukuk Mahkemesine Yetkisizlik kararı verilmiştir. Gerekçeli karar taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı süresi içerisinde gerekli harçları yatırarak istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını, uyuşmazlığın esasının TTK’da düzenlenen hususlardan olmadığını, yetkili yerin doğru olduğunu ancak Asliye Hukuk Mahkemesinin davada görevli olduğunu, mahkeme kararının görev yönünden hatalı olduğunu ve kaldırılmasının gerektiğini bildirmiştir. Davacı istinafa cevap dilekçesi bildirmemiştir.
Gerekçe Ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, yolsuz tescil (ehliyetsizlik) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bu mümkün olmaz ise tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu kaydı dosya içerisine getirtilmiştir. İncelenmesinden;-1 nolu bağımsız bölümün kat irtifakına tabii ve dükkan vasfında olduğu, 02/06/2011 tarihinde … adına tescil edildiği, … lehine 07/06/2011 tarihinde ipotek tesis edildiği, yapılan takip sonucu 28/02/2017 tarihinde satış işlemi ile … adına tescil edildiği; -2 nolu bağımsız bölümün kat irtifakına tabii ve dubleks mesken vasfında olduğu, 02/06/2011 tarihinde … adına tescil edildiği, … lehine 07/06/2011 tarihinde ipotek tesis edildiği, yapılan takip sonucu 28/02/2017 tarihinde satış işlemi ile … adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı gördüğü tedaviler ile kullandığı ilaçlara ilişkin belgeleri dosya içerisine sunmuştur. 09/06/2011 tarihinde davacının ipotek tesisi için eş muvafakatı verdiği anlaşılmıştır. 23/08/2010 tarihli kredi sözleşmesinde, kredi alıcısının … Ltd. Şti. Olduğu, kefillerin …, …, … ve … olduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 12/1. maddesine göre, taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. HMK’nın 2. Maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. TTK’nın 4. maddesine göre, “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. (2) (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” TTK’nın 5. maddesine göre, “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” “…Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde alacak isteklerine ilişkindir. Davacı şirket, dava konusu 2492 ada 21 parsel sayılı taşınmazının cebri ihale yoluyla davalı şirket adına tescil edildiğini; ancak, ihaledeki usulsüzlükler nedeniyle tescilin yolsuz nitelik taşıdığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, tarafların tacir olmaları nedeniyle davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davadaki isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) mülkiyet hakkıyla ilgili hükümlerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2018/2531 K. 2018/11280 T. 19.06.2018) Somut olayda; davacının eş muvafakati verdiği sırada fiili ehliyetine haiz olmadığını belirterek, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil ile bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemli dava açtığı, davacının eşi olan …’ın adına kayıtlı olan dava konusu iki taşınmazını … Ltd. Şti’nin davalı bankadan kullandığı kredi için ipotek verdiği ve kredi sözleşmesinin kefili olduğu, ipotek tesisi için davacının 09/06/2011 tarihinde eş muvafakati verdiği, davacının eşinin vefat ettiği, bu haliyle davacının kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı, fiili ehliyetsizlik nedeni ile tescilin dayanağının yolsuz olduğunu iddia ettiği, buna göre yukarıda açıklandığı üzere davaya bakma görevinin Selçuk Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, davanın TTK 4-5. Maddesinden kaynaklanmadığı anlaşılmıştır. Yukarıdaki sebeplerle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih, 2020/686 esas, 2020/1114 karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/06/2021