Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2020/1040 E. 2020/1536 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1040
KARAR NO: 2020/1536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2020
NUMARASI: 2020/285 esas 2020/281 karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ: 01/07/2020
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
İstinaf yoluna başvuran tarafın/vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul 21.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/285 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 03/07/2020 tarih ve 2020/281 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili, 01/07/2020 tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilin küçük ve orta ölçekli birden çok kuru gıda toptancıları tarafından kurulan toplu iş yeri yapı kooperatifi olarak kurulduğunu, kooperatif adına kayıtlı İstanbul ili, Bayrampaşa ilçesi, … mahallesi, … nolu parselin imar planında lise alanı olarak … nolu parsel şeklinde belirlendiğini, kooperatifin o dönem ki yönetimi tarafından taşınmazın hukuka aykırı şekilde 1992 yılında Bayrampaşa Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfına hibe yoluyla devredildiğini, daha sonra vakfın ünvan değişikliği ile davalı vakıf olduğunu, Kooperatifler Kanunu 42. Maddesi uyarınca genel kurulun devir ve terk edemeyeceği yetkileri düzenlediğini, taşınmaz devrinde genel kurul kararı olmadığını, olsa bile taşınmazın bedelsiz devrinin mümkün olmadığını, yapılan devrin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil kooperatif adına tescilinin gerektiğini, bu sebeple iş bu davayı açtıklarını belirtmiştir. Davalı cevap dilekçesi bildirmemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/285 esas ve 2020/281 karar sayılı 03/07/2020 tarihli kararı ile; davacının davasında Asliye Hukuk Mahkemesine Görevsizlik kararı verilmiştir. Gerekçeli karar taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı süresi içerisinde gerekli harçları yatırarak istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; açtıkları davanın yolsuz tescil işlemine dayandığını, 1163 sayılı kanunun 99. Maddesi uyarınca Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, mahkeme kararının hatalı olduğunu ve kaldırılmasının gerektiğini bildirmiştir. Davalı istinafa cevap dilekçesi ile, davacının yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtığını, müvekkilin vakıf olup tacir olmadığını, ayrıca uyuşmazlığın 1163 sayılı kanun kapsamında olmadığını, istinaf talebinin reddinin gerektiğini bildirmiştir. Gerekçe Ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, davacı kooperatifin yaptığı taşınmaz bağışının genel kurul kararı olmadan ve bedelsiz yapılması nedeniyle yolsuz tescil niteliğinde olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı dosya içerisine getirtilmiştir. İncelenmesinden; taşınmazın 6.918,76 m2 ve tarla vasfında olduğu, 14/01/1992 tarihinde lise alanı olarak Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli şerhinin bulunduğu ve 2000 yılında ünvan değişikliği ile Erdem Eğitim Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Strateji Araştırma Vakfı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kanunun 99. maddesine göre, “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları , tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılır.” HMK’nın 2. maddesine göre, “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” TTK’nın 4. maddesine göre, “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. (2) (Değişik: 28/2/2018-7101/61 md.) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” TTK’nın 5. maddesine göre, “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. Somut olayda; dava konusu taşınmazın davalı vakıf adına tescil edildiği, davalının tacir vasfının bulunmadığı, davacının yapılan bağış işleminin genel kuruldan yetki almadan ve bedelsiz yapılması nedeniyle hukuka aykırı olduğunu, vakfa yapılan devrin bu nedenle yolsuz olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davası açtığı, davanın tarafların ticari işletmesi ile alakalı olmadığı, davalının kooperatif üyeliğinin bulunmadığı, dolayısıyla 1163 sayılı kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, yukarıda belirtildiği üzere somut uyuşmazlığın mutlak ve nispi ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.1. maddesi uyarınca başvurunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/285 Esas sayılı dosyasında verilen 03/07/2020 tarih ve 2020/281 Karar sayılı gerekçeli kararına yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken istinaf harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verilmiştir. 22/12/2020