Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2019/1343 E. 2019/1850 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1343
KARAR NO : 2019/1850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI : 2018/368 Esas, 2019/535 Karar
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali ve Tescil, Tazminat
DAVA TARİHİ: 09/04/2018
KARAR TARİHİ: 24/12/2019
İstinaf yoluna başvuran taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/368 Esas dosyası ve dava dosyasında verilen 23/05/2019 tarih ve 2019/535 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi.
Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davalıya olan çeke dayalı borçları nedeniyle şirket yetkilisi ,,, babası ,,, ait İstanbul, ,,,, ,,, köyü, … ada … parseldeki 2 ve 4 nolu bağımsız bölüm olan dükkan niteliğindeki yerlerin davalı şirkete devredildiğini, bu devirle ilgili olarak davalı ile müvekkili şirket arasında 09/12/2009 tarihli protokolün imzalandığını, iş bu protokol ile toplam 160.000.-TL lik çeklere istinaden … Bankası İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Şubesinden tapu teminatı verilerek davalı şirket lehine 167.000.-TL kredi çekildiğini, bu kredinin müvekkili tarafından ödeneceği, kredi borcunun tamamen ödenmesi ile …’ den teminat olarak alınan 2 ve 4 nolu bağımsız yerlerin geri iade edileceğinin belirlendiğini, ayrıca protokolün 4. paragrafında da çekilen kredinin 25.000.-TL sinin müvekkili şirkete iade edileceğinin yazıldığını, iş bu protokol sonrası müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisine banka kredi taksitlerine istinaden 3 adet taksit bedeli toplamı elden nakden ödendiğini, daha sonra davalıya verilen çekler müvekkili şirket yetkilisi tarafından ödenerek teslim alındığını ve çek asıllarının taraflarında bulunduğunu, bu nedenlerle çek borcu kalmaması sebebiyle taşınmazların iade edilmesi gerektiğini beyanla neticeten fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak ve ileride ıslah edilmek üzere, öncelikle satışı yapılmayan taşınmaz üzerine dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasını, taşınmazların aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde, taşınmazlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazların kıymet takdirlerinin belirlenmesi neticesinde oluşacak meblağın müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu yapmış olduğu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, esasa girilmeden usulden reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediğini, kredi bedellerini ve çek bedellerini ödemediğini, kredi bedellerinin tamamının müvekkili tarafından ödenmek zorunda kaldığını, davacının çeklerin kendilerine iade edilmesinin sebebinin karşılıksız çek kaydı ile iade edildiğini, dava dilekçesinin çelişkili beyanlardan meydana geldiğini, aynı taleple açılan ve husumet nedeniyle reddine karar verilen davası ile örtüşmediğini, dava konusu çekler karşılıksız çek iade kaydı ile iade edildiğini, davacının iddialarını senetle yani yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini, davalının somut bilgilere dayanmadan ve sadece iddiadan ibaret beyanları dikkate alınarak taşınmazlara tedbir konulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin hem çek bedelini alamadığını, hem de banka kredisi ödemek zorunda bırakıldığını beyanla neticeten haksız ve yersiz ihtiyati tedbir talebinin reddine, zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile; Dava konusu … ili, …, … Köyü, … ada, … Parseldeki … nolu bağımsız bölümün(dükkan) davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … San.Tic.Ltd.Şti. adına TESCİLİNE, Fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Mahkeme veznesine depo edilen 63.038,76 TL’nin kararın kesinleşmesine müteakip davalı tarafa verilmesine, ” karar verilmiştir. İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:Taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, keşif yapılmadan dava konusu taşınmazın değerinin tespit edilerek harcın tamamlandığını, dava konusu protokolde taraf olarak müvekkilinin yer almadığını, bu sebeple davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin kararda tespit edilen miktardan daha fazla davacı taraftan alacaklı konumunda olduğunu, davacı tarafından sonradan sunulan çeklerin delil listesinde yer almadığını, dolayısıyla süresinde delil sunmadığından çeklerin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, hükmedilen vekalet ücretlerinin hatalı hesaplandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen kısmen ret kararın eksik inceleme ile kurulduğunu, hükmün hukuka aykırı olduğunu, delillerin ve somut olayın değerlendirmesinde hata yapıldığını, hükme dayanak bilirkişi raporlarının hatalı ve eksik değerlendirilme ile oluşturulduğunu, borç alacak hesabında alınan bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, davalı şirket yetkilisi … ikrarının dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kısmen kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın istinaf taleplerinin haksız ve yerinde olmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemenin 2014/771 Esas, 2017/794 Karar sayılı ilamı ile; davacının, inançlı işlem iddiasının dayanağı olan 09/12/2009 tarihli protokol hükümlerini yerine getirdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın esastan reddine dair verilen ilk karar dairemizin 2017/1747 Esas ve 2018/516 Karar sayılı ilamı ile ” taraflar arasında inançlı işlem olgusunun varlığının sabit olduğu, davacının bu ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı hususunun belirlenmesi ve varsa davacının ödemesi gereken miktar açıkça tespit edilerek bu bedelin mahkeme veznesine depo etmeleri için önel verilmesi gerektiği, bilirkişi raporuna göre dava konusu … ada … parsel sayyı taşınmaz üzerindeki 2 nolu bağımsız bölümün belirlenen değerinin 260.000,00TL, 4 nolu bağımsız bölümün belirlenen değerinin 299.000,00TL olmak üzere toplam dava değerinin 559.000,00TL olarak belirlendiği halde bu değer üzerinden peşin nisbi harcın tamamlatılması için usuli işlemler yapılmadan yargılamaya devam edilemeyeceği” gerekçesine dayalı olarak kaldırılmış, mahkemece yargılamaya devam olunmuş, eksik harç ikmali sağlanmıştır.Öncelikle her ne kadar yerinde yeniden keşif yapılmamış ise de, dava konusu taşınmazların yerinde inceleme yetkisi verilen bilirkişiler marifetiyle incelenerek değerlerinin tespit edildiği ve bu değerler üzerinden harcın tamamlandığı, bilirkişi tarafından yapılan incelemenin HMK 278/4 maddesi kapsamında bir işlem sayılması gerektiği değerlendirilerek bu konudaki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut olayda davacı ve davalı şirketler arasında ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacak- borç bulunduğu, bu nedenle tarafların yetkili temsilcileri aracılığı ile 08.12.2009 tarihli protokolü imzaladıkları sabittir. 08/12/2009 tarihli protokol uyarınca; davacı tarafından davalıya verilmiş olan 5 adet, toplam 185.000 TL’lik çeklerin karşılıksız çıktığı, buna istinaden davacı şirket yetkilisinin babası olan … ait olan … ili, … ilçesi, … köyü, … ada … parselde kayıtlı 2 ve 4 bağımsız bölüm nolu 2 adet dükkan nitelikli taşınmazın teminat olarak davalı şirkete devredildiği, bu taşınmazlar teminat gösterilerek davalı şirket tarafından banka kredisi çekildiği, krediden 25.000 TL’nin davacı şirkete iade edileceği, kredinin geri ödemesinin davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı şirkete yapılacağı ve borç ödenip risk tamamlandıktan sonra da tapuların … iade edileceği ve davalının davacıya 100.000 TL değerinde malzeme vereceğinin kararlaştırıldığı, belgede şirket kaşelerinin yer aldığı imza edenlerin taraf olan şirketlerin yetkili temsilcileri oldukları görülmektedir. Tapu kayıtlarına göre; dava konusu, … ili, … ilçesi, … köyü, … ada … parselde kayıtlı kat mülkiyetli 2 ve 4 bağımsız bölüm nolu 2 adet dükkan nitelikli taşınmazın … adına kayıtlıyken 11.12.2009 tarih ve 29835 y.s. Satış işlemi ile davalı şirkete devredilmiş olduğu, davalı şirket tarafından 2 nolu taşınmazın 2013 yılında dava dışı 3. Kişiye satış yolu ile devredildiği, 4 nolu taşınmazın halen davalı şirket adına kayıtlı olduğu görülmektedir.Davalı şirket tarafından 15.12.2009 tarihinde 167.000 TL banka kredisi çekildiği anlaşılmıştır.Dosyada mevcut 06.03.2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; taraf şirketler arasında mal alım-satımına dayalı olan ticari ilişki kapsamında davalı şirketin toplam 390.088,76 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin toplam 327.050,00 TL ödeme yaptığı ve bakiye borcunun 63.038,76 TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece bakiye 63.038,76 TL davalı alacağının mahkeme veznesine depo edilmesi için davacı tarafa önel verilmiş ve davacı tarafça belirlenen bedel depo edilmiştir.Tüm dosya kapsamına göre ; davacı şirketin, davalı şirkete karşılıksız çıkan 5 adet çek bedeli olan 185.000,00 TL ve davalı şirket tarafından çekilen ve geri ödemesi 205.088,76 TL olarak yapılan kredi bedeli toplamından oluşan 390.088,76 TL tutarındaki borcunu ödediğinin yazılı delil ile ispatlanamaması nedeniyle borçlu olduğu, buna karşılık davalı şirketin ayrıca 100.000 TL tutarlı protokole konu malzemeyi davacı şirkete teslim ettiği keza yöntemince ispat edilemediğinden davacı şirketin borçlu olduğu miktarın sonuç olarak 390.088,76 TL olduğu, tespit edilen bu borcun 29.550 TL’sinin davacı tarafından davalıya çek ile ödendiği, borcun teminatı olarak devredilen dava konusu 2 nolu bağımsız bölümün davalı tarafından satılması nedeniyle satış tarihindeki değerine göre 251.000 TL’nin tahsil edilmiş olduğu, teminat olarak devredilen 2 ve 4 nolu taşınmazlardan davalının kira geliri olarak 46.500 TL elde ettiği dikkate alındığında davalının toplamda alacağına karşılık (251.000 TL+ 46.500 TL+29.550 TL) 327.050 TL tahsil ettiği dolayısıyla bakiye alacağın 63.038,76 TL olduğu, bu bedelin davacı tarafından mahkeme veznesine depo edilmesi sebebi ile davacının ticari ilişki kapsamında düzenlenen inanç sözleşmesi ile üstlendiği edimini yerine getirmiş olduğu anlaşılmıştır.İnanç sözleşmeleri, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. İnanç sözleşmelerinin tarafları arasında, onların gerçek iradelerini ve akitten amaçladıklarını yansıtması bakımından geçerli olduğu; taraflarına Borçlar Kanunu çerçevesinde nisbi haklarını talep etme olanağını verdiği tartışmasızdır. İnanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu nedenlerle taraf şirketler arasında inanç sözleşmesi düzenlendiği içerdiği hükümler bakımından tarafları bağlayıcı mahiyette olduğu, borcunu ödeyen davacının protokol gereği karşı edim olan mülkiyetin naklini talep hakkının bulunduğu açıktır. Bu açıklamalara göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi kural olarak doğru olmakla birlikte, dava konusu taraflar açısından bağlayıcı olan protokolde inanç sözleşmesi gereği taşınmazların dava dışı önceki malik … iade edilmesinin kararlaştırıldığı halde mahkemece taşınmazda mülkiyet hakkı bulunmayan davacı şirket adına tescile karar verildiği, davacı şirketin mülkiyetin kendi adına nakli konusunda talep hakkının bulunmadığı hususunun gözetilerek protokolün tarafı olmamakla birlikte protokole göre işlem yapan dava dışı malikin hukuki ilişkinin tarafı olduğu ve verilecek kararla hukuku etkilenecek konumda bulunduğu dikkate alınarak … davanın ihbar edilmesi, ihbar sonucu bu kişinin davaya müdahale talebinde bulunması ya da ek dava açması halinde bu dava ile birleştirilerek delillerinin toplanması suretiyle bir karar verilmesi gereğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. İstinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile HMK 353/1.a.6. maddesi gereğince, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/05/2019 tarih, 2018/368 Esas ve 2019/535 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereği KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunan davalıya iadesine,4-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunan davacıya iadesine,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24/12/2019