Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2018/1922 E. 2018/2004 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1922
KARAR NO : 2018/2004
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2018
NUMARASI : 2014/681 Esas, 2018/296 Karar
DAVANIN KONUSU: Haksız İşgal Tazminatı (Ecrimisil)
DAVA TARİHİ: 12/09/2014
KARAR TARİHİ: 20/11/2018
İstinaf yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/681 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 21/03/2018 tarih ve 2018/296 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Tarafların İddia ve Savunmaları:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili idareye ait Ataköy sahilinde bulunan … nolu parsellerin bir kısmının davalılar tarafından tasarruf edildiğini, davalıların tasarrufunu haklı kılacak herhangi bir neden bulunmadığını, bu nedenlerle dava dilekçesinde belirtilen tarihler arasında tahakkuk eden toplam 3.000.200-TL ecrimisilin tahakkuk ettiği dönem sonu itibariyle faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle talep edilen dönem itibariyle dava konusu yapılan ecrimisilin zamanaşımına uğradığını, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisil talep edilebileceğini, bu bağlamda davanın zaman aşımı nedeniyle reddine ve ayrıca talep edilen ecrimisilin fahiş olması nedeniyle esastan da ret kararı verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; Davacı tarafın ecrimisile konu ettiği taşınmazlar da müvekkillerinin bir ilgisi bulunmadığını, ayrıca talep edilen ecrimisilin zaman aşımına uğradığını, bu bağlamda müvekkilleri aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece; “1-Davacı tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan davanın PASİF HUSUMET NEDENİYLE REDDİNE, 2-Davacının davalı … TİC. AŞ aleyhine açmış olduğu davanın kayıt kabul davası kapsamında KABULÜ ile 4.227.551-TL’nin Bakırköy … İcra Dairesinin… İFLAS sayılı dosyasına davacı alacağı olarak kayıt ve kabulüne,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerçek kişi davalıların ecrimisilden sorumlu olmadıkları yönündeki kararın hatalı olduğunu, davalıların fuzuli şagil olduklarının mahkeme kararı ile sabit olmasına rağmen ecrimisile hükmedilmemelerinin doğru olmadığını, hükme dayanak yapılan raporlardaki ecrimisil hesabının yanlış hesaplandığını, raporun eksik inceleme ve hatalı değerlendirme içerdiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap:
Davalı …vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın istinaf taleplerinin yasaya uygun olmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın istinaf taleplerinin yasaya uygun olmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:
HMK’nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Dava, mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil isteğine ilişkindir.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davada istenen ecrimisilin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 683. ve 995. maddeleri ve 08.03.1950 günlü, 22/4 sayılı YİBK’nda kabul edildiği gibi haksız fiil benzeri olup, üstün bir hakka dayanmadan başkasının taşınmazını işgal eden, böylece haksız kazanç sağlayan tarafın iade etmekle yükümlü bulunduğu bir tazminat türü olduğu; her ne kadar taraflar tacir ve çekişme konusu taşınmaz üzerinde ticari faaliyet yapıyor ya da yapacak olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir.(Yargıtay 1.HD., 15.03.2016, 2016/3248 E. – 2016/3118 K., Yargıtay 1.HD., 01.03.2016, 2016/968 E. – 2016/2426 K., Yargıtay 20.HD., 03/10/2016, 2016/8690 E. – 2016/8330 K., Yargıtay 8.HD., 12.09.2018, 2018/9046 E. – 2018/15609 K.)
Bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.a.3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-İstinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/03/2018 tarih, 2014/681 Esas, 2018/296 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.a.3. maddesi gereği KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf peşin harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunan davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a.1. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20/11/2018