Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2018/1290 E. 2018/1779 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
2. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1290
KARAR NO : 2018/1779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2018
NUMARASI : 2015/658 Esas, 2018/311 Karar
İSTİNAF TALEBİNDE
DAVANIN KONUSU : Elatmanın Önlenmesi- Ecrimisil
KARAR TARİHİ : 16/10/2018
İstinaf yoluna başvuran davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/658 esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 27/03/2018 tarih ve 2018/311Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi.
Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Tarafların İddia ve Savunmaları:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazın maliki olduğu, davalının ise müvekkili kooperatifin ortağı iken ihracına ilişkin Bakırköy 3.ATM’nin 2007/67 esas 2008/125 karar numaralı ilamı onaya Yargıtay 16.Hukuk Dairesi’nin 2010/2397 esas – 2830 karar sayılı ilamı ile kooperatif ortaklığından ihracının kesinleştiğini, buna rağmen kooperatife ait daireyi işgale devam ettiğini, bu nedenle 09.04.2010 tarihinden dava tarihine kadar aylık 300,00-TL’nin başlamak üzere ecri misil alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalının müdahalesinin men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; 1996 yılından itibaren kooperatif ortağı olduğunu ve konutta oturduğunu, ihraç edilen ortaklar yerine yöneticiler tarafından tanıdıklarının alındığını, 03.06.2010 tarihinde 1163 sayılı kanunun 81. Maddesinde yapılan değişiklik uyarınca çıkma veya çıkarılma sebebi ile konutların geri alınamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece; “1-Davacının davasının kısmen kabulü ile; 21.201,84-TL ecri misil tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davalının davacıya ait İstanbul Küçükçekmece … Bağımsız bölümdeki müdahalesinin MENİNE, taşınmazdan tahliyesine,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, konutun geri alınamayacağını, kooperatifin haksız işlemler yaptığını, taahhüdünü yerine getirmediğini, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/145 Esasında açtığı yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın bekletici mesele yapılmasının gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
TMK’nın 683/1. maddesinde, mülkiyet hakkı sahibinin hak ve yetkileri düzenlenmiş olup, “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, mülkiyet hakkının malikine sağladığı dava çeşitlerinden ikisi düzenlenmiş olup, “Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” Bu maddeye göre malik, aktif yetki kapsamında mülkiyet hakkına konu olan eşya üzerinde kanuni sınırları içinde dilediği gibi tasarrufta bulunma; hem de pasif yetki kapsamında mülkiyet hakkına konu olan eşyayı üçüncü kişilerce yapılacak saldırılara karşı koruma haklarına sahiptir. Müdahalenin men’ine ilişkin bu dava ayni bir dava olup, tecavüz devam ettiği sürece açılabilir. Davacı dava konusu şeyin maliki olduğunu ve mülkiyet hakkına davalı tarafından el atıldığını ispatla yükümlüdür. Davalı ise, davacının malik olmadığını ya da davacının mülkiyet hakkına el atmadığını, el atmanın sona erdiğini ispat edebilir.
Öte yandan ecrimisil, malikinin rızası dışında taşınmazının gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle ödenen tazminattır. Malikinin rızası dışında taşınmazı eline geçiren, elinde tutan veya her ne şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişiler de fuzuli şagil(işgalci) denir. TMK’nın 995. maddesine göre kötüniyetli zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız olarak alıkoymuş olmasından doğan tazminatı karşılamak zorundadır. Davalı iyiniyetli ise, tazminatla yükümlü olmayacak, suiniyetli ise sorumlu kılınacaktır. Rızaya dayalı kullanımda kötü niyet söz konusu olamaz. Ayrıca, taşınmazı kullanan kişi, haklı bir sebebe dayandığına inanarak veya bir edim karşılığı ya da davacının rızası dahilinde kullandığından bahisle yararlanmayı sürdürüyorsa (harici satış, fiili taksim, kira sözleşmesi vs.), rızanın ortadan kalkması veya tarafların aldıklarını iade etmesine kadar taşınmazı elinde bulundurma haksız ve kötü niyetli kullanım olarak kabul edilemez. Kişinin bu kullanımı haksız ve kötü niyetli bulunmadığından tazminat ile de sorumlu tutulamaz. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Dosyanın incelenmesinde; dava konusu taşınmazın üzerinde bulunduğu taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kooperatif üyesi iken ihraç kararı alındığı, davalının ihraç kararının iptali için dava açtığı, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/67 Esas, 2008/125 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2010/2397 Esas, 2010/2830 Karar sayılı kararı ile onandığı, kararın 09/04/2014 tarihinde kesinleştiği, dosyaya diğer üyelerin açtığı davalara ilişkin karar ve mahkeme ilamları sunulduğu, davacının yargılanmanın iadesi talebinde bulunduğu, davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği, mahkemece keşif yapılarak bilirkişiden ecrimisile ilişkin rapor alındığı, bilirkişinin raporunda talep edilebilecek ecrimisilin 40.020,00 TL olarak belirttiği, meni müdahale yönünden dairenin değeri konusunda tespit yapılmadığı, davacının 06/12/2017 tarihinde 25.000,00 TL olan dava değerinin 15.000,00 TL artırarak 40.000,00 TL olarak ıslah ettiği, davacının aylık 300,00 TL kira karşılığına davalının 06/06/2017 tarihli beyanında 300,00 TL altında ev kirası olmadığı şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemenin iki tarafın aylık 300,00 TL beyanını esas alarak ecrimisil bedelinin resen hesapladığı, davacının davasının kısmen kabulü ile 21.201,84 TL ecrimisili dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin menine, taşınmazdan tahliyesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava, tapuya dayalı elatmanın önlenmesi, ecrimisile ilişkindir.
Dosyadaki tapu kaydına göre davacı malik olup, yukarıda belirtilen yargı kararı ile davalının kooperatif üyeliğinden ihraca ilişkin açılan davanın kesinleştiği tarihten itibaren davalının elatmanın önlenmesi, tahliye ve kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil talep edebilir. Ancak, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası birlikte açıldığından dava değeri, elatılan alanın değeri ve ecrimisilin toplamı kadardır. “Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/1. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).”(Yargıtay 1.HD., 10.01.2018, 2015/6857E. – 2018/76K.)
Mahkemece keşif yapılmasına karşın bilirkişi raporuyla sadece ecrimisil hesaplanmış, dava tarihi itibariyle dava konusu dairenin değeri konusunda rapor alınmamıştır.
Bilindiği üzere, dava değeri üzerinden harç ve yargılama gideri hesaplanır. 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan “… eldeki davada istenen el atmanın önlenmesi ve ecrimisilin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 683. ve 995. maddelerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir…”(1. Hukuk Dairesi E. 2016/3248 K. 2016/3118 T. 15.03.2016)
Görev, kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her aşamasında res’en dikkate alınması zorunlu bir usul kuralıdır. Bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğu hususu dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla verilen karar usul ve yasaya uygun değildir.
Bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve dosyanın yargılama yapmak üzere mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-İstinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih, 2015/658 esas, 2018/311 karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.a.3. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı tarafından yatırılan 363,00 TL istinaf peşin harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a.1. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/10/2018