Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2023/543 E. 2023/1018 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/543
KARAR NO: 2023/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2022
NUMARASI: 2021/589 2022/789
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 07/12/2022 tarihli ve 2021/589 Esas, 2022/789 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin müteveffa babalarının davalı ile yapmış olduğu kredi sözleşmesine bağlantılı olarak yapılan … Sigortasından doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, mahrum kaldıkları sigorta teminatından kaynaklanan haklarına istinaden, bir belirsiz alacak talebi olarak, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, dava ikame edilmeden önce yürürlükteki mevzuat uyarınca arabuluculuk makamına başvurulduğu, tarafların bu görüşmelerde anlaşamadıklarını, yetkili arabulucu tarafından gerçekleştirilen müzakere görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığı, davalı ile müvekkillerinin babası müteveffa … ile … A.Ş. Denizcilik Ticari Merkez Şubesinden kullanılan bir ticari kredi, müvekkillerinin murisi tarafından ticari veya mesleki amaçlarla imzalanmış olmakla, TTK nazarında bir mutlak ticari iş olduğundan davanın bu mahkemede ikame edildiği, davaya konu kredinin kullanıldığı Banka Genel Merkezi İstanbul/Esentepe adresinde bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 6. maddesi uyarınca dava bakımından İstanbul Merkez Mahkemelerinin yetkili olduğu, davaya konu alacak miktarı mirasçı sıfatıyla hak sahibi olan müvekkillerince bilinmediği, bilinebilecek durumda bulunmadığı kredi sözleşmesinin ne oranda ifa edildiği, ne kadar ödeme yapıldığı ve vefat tarihinde kapama bakiyesinin ne olduğu vb. hususlarda müvekkillerinin bilgi sahibi olmadığı, davalı banka tarafından da gerek arabuluculuk öncesinde gerekse arabuluculuk sürecinde herhangi bir bilgi verilmediği, bu nedenle davanın HMK m.107 gereği bir “belirsiz alacak davası” olarak ikame edildiği, davacı müvekkillerinin, davalı Banka ile davaya konu Kredi Sözleşmesini imzalayan müteveffa …’ın eşi ve çocukları olduğu, müteveffa …’ın davalı … A.Ş. ile yapmış olduğu Kredi Sözleşmesi ile bağlantılı olmak üzere banka tarafından verilecek olan kredinin ön koşulu olarak müvekkilin … Sigortası yaptırması istenildiği, her ne kadar bireysel kredi kullanımlarında kanunen tüketiciye Kredi Sözleşmesi imzalayabilmesi için hayat sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmemişse de sözleşmelerde hâkim konumda olan bankalar, yüksek miktarlı kredi talep eden müşterileri ile imzaladıkları sözleşmelerin teminatı olabilmesi amacıyla hayat sigortası yapılmadığı durumlarda kredi vermediği, bankaların bizzat hayat sigortası yapmasa da iştirakleri veya anlaşmalı oldukları kurumlar ile kredi kullanacak müşteri arasında sözleşmelere aracılık ettiği, müvekkillerinin murisi …, …’tan kullandığı ticari krediye istinaden davalı bankanın talebi ve aracılığı ile kredinin teminatı olarak dava dışı bir sigorta şirketi (… A.Ş.) ile Nisan 2009 başlangıçlı bir hayat sigortası poliçesi akdettiği, bu poliçenin süresinin Nisan 2011’de sona ermesine rağmen hayat sigortası poliçesinin yenilenmediği,14.07.2011 yılında krediyi kullanan muris …’ın vefatı üzerine kalan kredi borcunu ödeme yükümü ile karşı karşıya kalan mirasçı müvekkillerinin, bir sigorta teminatı olması gerektiğini düşünmediklerinden davalı bankaya ödeme yapmak mecburiyetinde kaldığını, …’ın ölümünden önce ve fakat kredi sözleşmesi yürürlükteyken, bireysel kredi sağlayan davalı bankanın, bireysel kredilerle bağlantılı sigortalar uygulama esasları yönetmeliği m.12 uyarınca “… Sigortası poliçesinin yenilenmesine ilişkin kredi kullanan kişiye bildirimde bulunma yükümlülüğü” olduğu, davalı bankanın bu yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle poliçenin yenilenmediği, müteveffa …’ın mirasçısı müvekkillerinin günün sonunda sigorta teminatından mahrum kaldığı ve davalı bankaya ödeme yaparak mağdur olduğu, tüm bu nedenlerle, davanın kabulüne, müvekkillerinin ödemek zorunda kaldığı bedele istinaden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla ve bir belirsiz alacak talebi olarak, şimdilik 10.000,-TL’nin yasal faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada davacıların murisinin 14.07.2011 tarihinde vefat ettiği, davacıların iki yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 10.09.2021 tarihinde dava açtığı, dava tarihi itibari ile 6762 Sayılı TTK’nın 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, murisin müvekkili bankadan hayat sigortası/ferdi kaza sigortası yaptırmak suretiyle kullandığı tüm krediler vefat tarihinden önce kapandığı, vefat tarihinde devam eden kredisinde ise bankaların kredi kullandırdığı sırada hayat sigortası/ferdi kaza sigortası yaptırmasına yönelik bir zorunluluk olmadığı, murise herhangi bir sigorta yapılmadığı, müvekkili bankanın hayat sigortasının yenilenmemesinden kaynaklı bir sorumluluğu olmadığı, mahkeme heyeti tarafından dava dilekçesinde yer alan talepler arası çelişki tensip zaptında belirtilerek davacılardan 2 haftalık kesin süre içerisinde taleplerinin belirlenmesi istenildiği, ancak davacı tarafça sayın Mahkeme’ye 11.10.2021 tarihinde sunulan beyan dilekçesinde dava nedeniyle talep olunan şey belirlenmediği, taleplerini 2 haftalık süre içerisinde netleştiremeyen davacıların davasının reddini talep ettikleri, davacıların taleplerini netleştirdikleri taktirde; müvekkil bankaya ödemek zorunda kaldıkları tutarı talep ettiklerinde işbu tutarın kendilerince ödenmiş olduğundan belirsiz alacak davası olarak açılmasında tarafların herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı Mahkeme ara kararıyla davanın kısmi dava olarak devam edileceğinin belirtilmesi gerektiği, dava dilekçesi ve eklerinde yapılan inceleme ile dava dilekçesinde iddialarını ispat edebilecek herhangi bir delilin bulunmadığı davacıya iddialarını ispat edebileceği delilleri sunması için kesin süre verilmesini, kesin süre içerisinde davacının iddialarını ispat edememesi halinde davanın reddine karar verilmesini, ülkemizde faaliyet gösteren tüm bankaların regülasyon denetimi altında olduğu, özel veya kamu bankası olmaları farketmeksizin BDDK’ya bağlı olduğu, BDDK denetimi altında bulunan hiç bir bankanın müşterilerine “… Sigortası” yaptırmasının zorunluluk teşkil ettiğine veya biten kredilerine ilişkin sigorta poliçelerinin yenilenmesine ilişkin bankaların bildirimde bulunma yükümlülüğü olacağı varsayılan herhangi bir düzenleme mevcut olmadığı bankaların müşterilerine hayat sigortası yaptırmasının zorunlu olmadığı, biten kredilerin teminatı sayılan poliçelerin banka tarafından yenilenmesi gerektiğine yönelik bankaların sorumlu tutulamayacağı yönünde kanun ve Yüksek Mahkeme içtihatları bulunduğu, müşterinin talep etmediği halde hayat sigortasının yapılmamasından veya kredinin bitmiş olmasına rağmen poliçenin bitmiş krediye rağmen yenilenmemesinden dolayı bankaların sorumlu olacağına ilişkin verilecek kararın, ülkemizde faaliyet gösteren tüm bankaların etkilenmesine ve tüm finans sisteminin etkilenmesine ve değişmesine sebebiyet verebileceği, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle zaman aşımı ile davanın usul ve yasaya aykırılığı sebebiyle reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/12/2022 tarih, 2021/589 Esas, 2022/789 Karar sayılı usulden red kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verile kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, TTK 4 maddesi gereğince mutlak ticari davalardan olduğunu, davacıların murisinin davalı bankanın ticari müşterisi olup davacıların murisiyle banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kararın kaldırılmasını talep ederek kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacıların murisinin kredi sözleşmesi ile birlikte hayat sigortası yaptırdığı, ancak banka tarafından sigorta poliçesinin yenilenmemesi sebebiyle mahrum kalınan sigorta teminatının davalı bankadan tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “… davacıların murisi ile davalı banka arasında akdedilen bireysel / ihtiyaç kredisi sözleşmesinin tüketici kredisi sözleşmesi ve tüketici işlemi niteliğinde olduğu, tüketici kredisi sözleşmesi devam ederken davacıların murisinin 14/07/2011 tarihinde vefat ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinin tüketici işlemi mahiyetindeki bireysel ihtiyaç kredisinden kaynaklandığı, eldeki davanın 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden daha sonrasında 10/09/2021 tarihinde açıldığı, dolayısıyla somut olay bakımından uyuşmazlığın çözümünde yukarıda değinilen Kanun hükümleri uyarınca mahkememizin görevli olmadığı, eldeki davaya bakma görevinin 6502 sayılı Kanunun 3/1-(k), (l). 73/1 ve 83/2. madde hükümleri uyarınca Tüketici Mahkemeleri olduğundan…” gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verildiği görülmüştür. Kamu düzeni gereği, mahkemenin görevli olup olmadığının belirlenmesi için davaya dayanak kredi sözleşmesinin niteliği önem arzetmektedir. Davacı dava dilekçesinde “…Davalı ile Müvekkillerin babası müteveffa … ile … A.Ş. Denizcilik Ticari Merkez Şubesinden kullanılan bir ticari kredi, Müvekkillerin murisi tarafından ticari ve/veya mesleki amaçlarla imzalanmış olmakla, TTK nazarında bir mutlak ticari iş olduğundan işbu dava…” şeklinde açıklama yaparak davaya dayanak kredinin ticari kredi olduğunu belirtmiştir. Davalı banka 06.10.2021 tarihli yazı cevabında “…Denizcilik Ticari Merkez Şube nezdinde … numaralı hesap tespit edilmiştir… … ile şubemiz arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi, Genel Kredi Sözleşmesi’nin eki niteliğinde olan hesap özetleri, kullanmış olduğu kredilere ilişkin kredi tablosu ve kredi sözleşmesi örneği…” açıklaması ile kredi evraklarını gönderdiği görülmüştür. Mahkemece karar gerekçesinde belirtilen kredi sözleşmesinde bireysel kredi ifadesi yer alsa da davacıların murisinin birden fazla kullandığı kredilerin ticari hesaba ve genel kredi sözleşmesine bağlı krediler olma ihtimali bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak murisin vefat tarihi itibariyle ödemeleri devam eden kredinin türünün belirlenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davalı bankanın istinaf talebi yerinde olup kararın kaldırılarak eksikliğin giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalının İstinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, İlk derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA, Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlara göre incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle alınması gereken harcın mahsubuyla başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan 671,90 TL (istinaf başvuru harçları toplamı) ve 100,00 TL (posta masrafı) olmak üzere toplam 771,90 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 03/05/2023