Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/216
KARAR NO: 2023/542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/06/2022
NUMARASI: 2021/528 Esas – 2022/471 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/03/2023
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/06/2022 tarihli, 2021/528 Esas, 2022/471 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalı şirket ve dava dışı iş ortağı … A.Ş’nin de tarafı olduğu, Konut Finansman Sözleşmesi ile … PROJESİ kapsamında yer alan İstanbul İli, Sancvaktepe İlçesi … Mah. Kain … Pafta, … parsel Kayıtlı … Blok … nolu Bağımsız Bölüm ile aynı Parselde Kayıtlı … BLOK … Nolu Bağımsız bölüm olmak üzere iki adet bağımsız bölümün teslimi için 02/11/2017 tarihinde Sözleşme imzalandığı, sözleşme şartlarına göre konutların teslim tarihinin 31/12/2019 olarak kararlaştırıldığı, davacının tüm ödemelerini ödeme planına uygun bir şekilde yapmasına ragmen iki adet konut süresi içinde teslim edilmediği gibi gecikme ile ilgili de bilgi verilmediği, bunun üzerine Kadıköy … Noterliğinin 21/07/2020 tarih … ve … yevmiyeli ihtarnameler ile gecikme nedeni ve tazminat talep edilmiş ise de her hangi bir yanıt alınamadığı, akabinde İstanbul … İcra Md. … E Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra takibinde imzalanan sözleşmenin 3/a ve 3/b maddelerine göre taşınmazların KDV hariç bedelinin % 0,4’ü tutarında aylık kira bedeli talep edildiğini, davalı takibe itirazda bulunduğu ve takibin durdurulduğunu, dava şartı gereği zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını ve … nolu Arabuluculuk başvurusu anlaşamama ile sonuçlandığını, davacının, dava konusu taşınmazı Yatırım ve Kira geliri elde etmek amacıyla satın aldığını, işbu dava tarihi itibariyle her türlü vergi resim harç ödenmiş olmasına ragmen taşınmazın tapudan devrinin yapılmadığını, davalının, davacıyı taşınmazın teslimi için 03/08/2021 tarihinde davet ettiğini, ancak taşınmazın teslimi ve tapudan devrinin halen yapılmadığını belirterek izah edilen ve resen gözetilecek nedenlerle, davalının haksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacağın belirlenebilir olması nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, icra takibinden sonra gecikmiş diğer aylar için işlemiş kira alacaklarının ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının işbu süreç içinde elem ve ızdırap çekmesi nedeniyle işleyecek yasal faizi ile birlikte 20.000 TL manevi tazminat talebinin kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın ticaret Mahkemesinde açılmasının sebebinin söz konusu sözleşmenin finansal kiralama sözleşmesi olduğunu, ancak finansal kiralama sözleşmesinin imzalanmasının sebebinin ve tarafı olan … A.Ş.’nin davada taraf gösterilmemiş olduğunu, davanın usulden reddini talep ettiklerini, aksi kanaatte hasıl olduğu taktirde ise eksikliğin davacı tarafça giderilmesini ve davacı şirket yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, icra takibine bağlı itirazın iptali davası ile birlikte aynı dava içinde takip sonrasına ait alacak iddiaları ve munzam zarar, manevi tazminat taleplerinin birlikte görülemeyeceğini, takipten sonraki döneme ait talepler ile munzam zararın, manevi tazminat talepleri takibe konu edilmediğinden işbu davada görülmesinin usule uygun olmadığını, bu sebeple de davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi düşünüldüğünde ise bu davaların tefrik edilmesi gerektiğini, Arabuluculuk başvurusunun davalı şirkete tebliğ edilmediğini, davacı tarafça kanunda öngörülen dava şartı yerine getirilmediğini ayrıca itirazın iptali talepleri dışındaki talepler yönünden arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını, bu sebeple dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının … blok … numaralı bağımsız bölümü teslim almış olup bu hususta davacının konutun teslim edilmediğine ilişkin iddialarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın icra takibi sonrasında kira alacağı talep etmesinin mümkün olmadığı gibi itirazın iptali davası içeriğinde bu talebin dile getirilmesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın munzam zarar ve manevi tazminat taleplerinin de reddinin gerektiğini, nitekim bu hususta davacının hiçbir delil göstermediği gibi sözleşme hükümleri gereği teslim süresinin uzadığı gerçeği yanında tazminat talepleri için yasal şartların bulunmadığını, yine bu taleplerinin itirazın iptali davası içerisinde görülmesinin de mümkün olmadığını, davacının kira mahrumiyeti talebinde bulunabilmesi için sözleşme hükmü gereği konut bedeli ile ferileri dahil tüm borç ve edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmiş olması gerektiğini, aksi kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın talep ettiği kira bedellerinin sözleşme ile belirlenen %3’lük sınırı aştığını, itirazları saklı kalmak kaydıyla dava konusu talebin yargılamaya tabi olup icra inkar tazminatının talep edilemeyeceğini,davanın haksız menfaat elde etme gayesiyle ve kötü niyetle açılmış olup davacı tarafın kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ettiklerini belirterek itirazın iptali talepleri ile birlikte açılan takip sonrası kira talebi ile munzam zarar, manevi tazminat talepleri yönünden davanın usulden reddine, aksi kanhaat hasıl olduğu takdirde bu talepler yönünden davanın tefrikine ile reddine, Arabulucudan ilgili evrakların temini ile müvekkil şirkete arabuluculuk davetinin usule uygun yapılmadığından ve takip sonrası kira talepleri ile munzam zarar ve manevi tazminat talepleri yönünden arabuluculuk görüşmesi yapılmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğundan ve usulden reddine, haksız ve kötü niyetle açılmış davanın reddine, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstinafa konu karar, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/06/2022 tarihli 2021/528 Esas, 2022/471 Karar sayılı davanın görevsizlik nedeniyle reddine, yönelik kararıdır.Davalı vekili, mahkemenin Tüketici Mahkemesine verdiği görevsizlik kararının yerinde olmadığını, uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE: Taraflar arasında iki adet taşınmaz alımına ilişkin akdi ilişki kurulduğu, davacının bu taşınmazları dava dilekçesinin içeriğine göre yatırım ve kira geliri elde etmek amacıyla satın aldığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlığın çözümünde hangi mahkemenin görevli olacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, ” … davacı, davalı şirketin iş ortağı olduğu iddia edilen dava dışı … A.Ş. ile imzalanan 02.11.2017 tarihli finansal kiralama sözleşmesi kapsamında İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … parselde kain … Blk … no’lu ve … Blk … no’lu bağımsız bölümlerin teslim tarihi olan 31.12.2019 tarihinde teslim edilmemesi üzerine keşide edilen Kadıköy … Noterliği’nin 21.07.2020 tarih …-… yevmiye sayılı ihtarnamelerine cevap verilmemesi nedeniyle sözleşmenin 3/a ve 3/b maddeleri uyarınca taşınmazların KDV hariç bedelinin % 0.4’ü tutarında aylık kira bedelinin (21.703,14-TL) tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali, icra takibinden sonra gecikmiş diğer aylara ait kira alacakları için 1.000,00-TL(kısmi dava), munzam zararın tazminine ilişkin 1.000 TL maddi tazminat ve 20.000 TL manevi tazminat talep etmiştir. Davacının, konut finansal kiralama işlemi yaparken tüketici olarak hareket ettiği, konut edinme amacıyla dava dışı … A.Ş. İle “Konut edinimine ilişkin leasing sözleşmesi” imzaladığı, 6502 sayılı Yasa 32.maddesinde konut finansman sözleşmeleri düzenlenmiş olduğu, davacının 6502 Sayılı TKHK.nun 3/k bendinde tanımladığı gibi ticari veya mesleki amaçlarla hareket edildiğini kanıtlayan bir savunma veya delilin dosyada bulunmadığı, taraflar arasında mahkememizin görevi kapsamında değerlendirilebilecek bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davanın mutlak ya da nispi ticari dava olmadığı, işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu…” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. Maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiye, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 Sayılı Yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Bu kapsamda yapılan incelemede davacının yatırım amaçlı olarak davaya konu taşınmazları aldığı anlaşıldığından davacının tüketici sıfatının bulunmadığının kabulü gerekir. Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesi ile özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalarda tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari nitelikte olduğunu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise dava konusu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır. Bu kapsamda yapılan incelemede de davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından Ticaret Mahkemeleri de görevli değildir. Bu nedenle mahkemenin davacının tüketici olduğundan bahisle Tüketici Mahkemesine verdiği görevsizlik kararı yerinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki işlem tüketici işlemi olmayıp aynı zamanda davacının tacir sıfatının da bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde Genel Mahkemeler görevli olup Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerektiği anlaşıldığından istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın yerel mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının İstinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/528 Esas 2022/471 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,179,90 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline,İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi. 03/03/2023