Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1407
KARAR NO: 2023/1399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2023
NUMARASI: 2022/636 2023/269
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 28/03/2023 tarihli ve 2022/636 Esas, 2023/269 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili 28/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait … ve … plakalı araçlar, provizyon kaydındaki araçlar ile 28/01/2019 – 28/09/2019 tarihleri arasında ücret ödenmeksizin ihlalli geçişler yapıldığını, geçiş ücretlerinin süresi içerisinde ödenmemesi üzerine müvekkili şirketçe davalı aleyhine geçici ücretinin 4 katı tutarındaki gecikme cezası alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, itirazının haksız olduğunu, davacı şirketin uğramış olduğu zararın tahsilinin tehlikeye girmemesi için davalıya ait menkul, gayrimenkul ve 3. kişilerde bulunan hak ve alacaklarının borca yetecek kısmının kaydına ihtiyati haciz konulması gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini, avans faiz oranlarında yapılan değişiklikler uyarınca faizin değişen oranlarda kademeli olarak hesaplanması gerektiği göz önünde bulundurularak devamını, davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesini, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının, davacı şirket güncel alacağı olan 110.462,52-TL’yi karşılayacak miktarının ihtiyaten haczini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/03/2023 tarih, 2022/636 Esas, 2023/269 Karar sayılı usulden red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığını, eksik inceleme ve araştırma neticesinde karar verildiğini, davalıya ait araçların çekici ve yarı römork ticari araçlar olduğunu, davalının şehirler arası yük taşımacılığı işiyle uğraşması nedeniyle her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren uyuşmazlığın çözümlerinin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait araçların ücret ödenmeksizin ihalli geçişler yapması nedeniyle gecikme cezasının tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalının ticari sicil müdürlüğünün yazı cevabı ile ticari işletme kaydının bulunmadığı, vergi dairesi yazı cevabıyla bilanço hesabına göre vergi mükellefi olduğu ve faaliyetinin esnaf boyutunda olduğu tespit edilerek davalının tacir olmaması nedeniyle ve mutlak ticari dava söz konusu olmadığından asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan bahisle usulden red kararı verildiği görülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda davalının tacir olmaması mutlak ticari davanın söz konusu olmaması nedeniyle ticaret mahkemesi görevli değildir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bu nedenle davacının istinaf talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu.22/06/2023