Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2022/3337 E. 2023/40 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3337
KARAR NO: 2023/40
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2022
NUMARASI: 2022/298 Esas – 2022/594 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/01/2023
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 27/09/2022 tarihli, 2022/298 Esas, 2022/594 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacı vekilinin 25/04/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket … Limited Şirketi ile davalı … Üniversitesi arasında 08/01/2018 tarihinde hizmet sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca müvekkil şirket “Tehlike Madde Güvenlik Danışmanlık Hizmeti” vermekte bunun karşılığında 4.956,00 TL bir bedel davalı tarafından ödendiğini, fakat davalı kurum ödemelerini zamanında yapmadığını, birikmiş alacaklara ilişkin olarak başlatılan icra takiplerine haksız yere itiraz etmiş arabuluculuk sürecinde borcu kabul ettiğini, buna ilişkin olarak daha önceden aynı sözleşme uyarınca 09/01/2020 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … E. Dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı borca itiraz ettiğini, bunun sonucunda arabuluculuk dosyasında anlaşma yoluna gidilerek borcu ödediklerini, yine aynı sözleşme uyarınca 06/07/2020 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … e. (Asıl Alacak 30.441,11 TL) Sayılı dosyasında icra takibine girişildiğini, davalı borca itiraz etmiş arabuluculuk sürecinde borç kabul edilerek süreç sonlandırıldığını, davalı kurumun borçlarını ödememesi üzerine üçüncü kez 01/02/2021 tarihinde icra takibine başlanılmış dosya yetkisizlik kararı ile İstanbul … İcra Dairesi … E. Numarasına (Asıl Alacak 30.420 TL) kaydedildiğini, dosya borcuna davalı kurum tarafından itiraz edildiğini, arabuluculuk yoluna başvurularak anlaş yoluna gidildiğini, son olarak davalı Kurum Aleyhine 27/10/2021 Tarihinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı Dosyasında (Asıl Alacak 46.061,87 TL) İcra Takibine Girişildiğini, borca İtiraz edildiğini, yapılan arabulucululuk görüşmelerinde sonuç alınamadığını, arabuluculuk süreci diğerlerinin aksine anlaşamama olarak sonuçlandığını, davalı kurumun dosyaya yapmış olduğu itiraz tamamen haksız olup itirazen kaldırılması gerektiğini, aynı zamanda itirazın iptaline konu olan icra dosyası açıldıktan sonra, davalı kurum direkt olarak müvekkil şirket … … IBAN numaralı hesabına farklı tarihlerde; 03/11/2021 tarihinde 10.000,00 TL(Onbin), 08/11/2021 tarihinde 10.000,00 TL(Onbin), 16/11/2021 tarihinde 14.692,00 TL(Ondörtbinaltıyüzdoksaniki) ödeme yaptığını, davalının yapmış olduğu bu ödeme açmış olduğumuz itirazın iptali davasının haklılığını kanıtladığını, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, vekâlet ücreti ve sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin 27/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Devlet veya Vakıflar tarafından kurulmuş olması fark etmeksizin, bütün yükseköğretim kurumları 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu gereğince kamu tüzel kişiliğine haiz olduğunu, T.C.Anayasası’nın 130. ve 131. Maddeleri uyarınca 2809 sayılı Kanun ile kamu tüzel kişiliğini haiz olarak kurulan Müvekkil Üniversite, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim veren eğitim bir kuruluş olduğunu, denetim ve gözetim bakımından Yükseköğretim Kuruluna bağlı olduğunu, Müvekkil Üniversite kamu tüzel kişiliğini haiz kamu kurumu olduğunu, toplumsal yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan, düzenlilik ve süreklilik isteyen yükseköğretim hizmeti de niteliği itibariyle kamu hizmeti olduğunu, her ne kadar davacı yan tacir olsa da, davalı müvekkil Üniversitenin tacir olmadığı ve huzurdaki uyuşmazlığın ticari bir işten kaynaklanmadığını, HMK’nın 114.maddesinde dava şartları belirlenmiş ve Mahkemenin görevi dava şartları arasında sayılmış olmakla birlikte 115.maddesinde de dava şartlarının bulunmaması halinde davanın usulden reddedileceğinin düzenlendiğini, TTK’ nun 5. maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerektiğini, huzurdaki davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, tarafların her iki tarafını tacir olmaması sebebiyle nisbi ticari dava olarak değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayıldığını, bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunduğunu, bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmadığını, ancak TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesinin yeterli olduğunu, bu davaların kanun gereği ticari dava sayılan davalar olduğunu, bu davaların arasında kamu tüzel kişiliğini haiz üniversite hastaneleri yer almadığını, en son İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/250 E. Sayılı dosyasından, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/162 E. Sayılı dosyasından, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/508 E. Sayılı dosyasından müvekkil kurum yönünden görevsizlik kararı verildiğini, bu nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın müvekkile sunduğu hizmet karşılığı sözleşme uyarınca kendisine ödenmesi gereken miktarların ödenmediğini ileri sürdüğünü, bu iddianın doğruluktan uzak olduğunu, banka kayıtları ve sözleşme incelendiğinde müvekkil kurumun sözleşmeden kaynaklı bütün ifa yükümlülüklerini yerine getirdiği açıkça görülecek ve davanın haksız olduğunun anlaşılacağını, bu nedenlerle görev ve dava şartı eksikiği itirazımız nedeniyle davanın usulden reddine, neticede esasa ilişkin açıklamaları nedeniyle esas yönüyle davacının tüm talepleriyle birlikte reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 27/09/2022 tarihli, 2022/298 Esas, 2022/594 Karar sayılı “Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE, Mahkememiz kararı kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,” kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı, husumetten red kararı verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı, davalı ile imzaladığı danışmanlık hizmet sözleşmesi uyarınca hak ettiği alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, TTK nun 16/2 maddesi uyarınca davalının tacir sıfatına haiz olmadığı taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca başlatılan eldeki davada genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçeleriyle görevsizlik kararı verilmiştir. Davalının istinaf taleplerinin incelenmesinde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda davacının satın aldığı taşınmaz incelenen tapu kaydına göre depolu dükkan vasfında olduğundan ve davacının gerçek kişi olarak tapuyu aldığından ticari nitelik arz etmeyen dava konusu olayda genel mahkemelerin görevli olduğuna dair görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Kaldı ki bir davada öncelikle mahkemenin davaya bakmakla görevli olup olmadığının incelenmesi gereklidir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda mahkemece, davanın Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. İstinaf sebepleri ve dosya kapsamında yapılan incelemede verilen karar ve gerekçesi, göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf talepleri yerinde görülmemiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan kısmen talep halinde kendine iadesine,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu.12/01/2023