Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/548
KARAR NO: 2023/2045
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2020
NUMARASI: 2018/1089 2020/666
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1089 Esas, 2020/666 karar sayılı kararı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 166.810,00 TL bedel ödeyerek davalı şirketten satın aldığı aracın teslim alındıktan bir hafta sonra balata uyarısı vermesi nedeniyle aracı davalı şirketin Çorlu’ da bulunan servisine götürdüğünü, serviste yapılan inceleme sonucunda balataların değişmesi gerektiği söylenerek değişim yapıldığını, balatanın değiştikten birkaç gün sonra balatalarından tekrar ses geldiğini, ve devam eden süreçte araçtaki balata sorunu devam etmiş olduğunu, ve birtakım farklı problemlerinin devam ettiğini, araçtaki problemin imalat hatasından meydana geldiğini, tamirinin mümkün olmadığını, bu edenle aracın davalı şirkete iadesine, tüm değiştirme, devir, satış vb. İşlem masraflarının davalı tarafa ait olmak üzere ayıpsız sıfır kilometre yenisi ile değiştirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, yasanın öngördüğü yapı ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle dava hakkının ortadan kalktığını, davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken ayıp olarak nitelenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, dava konusu aracın 3. Kişiden satın alındığını. Araca verilen hasarların araca ait servis kayıtlarının ve kullanıcı hatalarının tespit edilmesi ve dava konusu arızaya neden olup olmadığının belirlenmesi gerekmekte olduğunu, davacının araç kullanımından meydana gelen değer kaybını iade etmesi gerektiğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ettiği görülmüştür. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/11/2020 tarih, 2018/1089 Esas, 2020/666 Karar sayılı “Davanın KABULÜNE, Dava konusu … Plakalı 2016 model … model … marka … şase numaralı araç ayıplı olduğundan davalıya iadesi ile davalı tarafça ücretsiz olarak misli ile değiştirilmesine, tüm masrafların davalı tarafça karşılanmasına, Aracın temin edilmemesi halinde İİK 24.Maddesi gereğince işlem yapılmasına” kararının davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kurduğu hükmün yerinde olmadığını, davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dosya kapsamında alınan raporun otomotiv sektöründe uzman bilirkişi olmadığı, araçta üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığı, bununla birlikte davacının onarım hakkını kullandığı, araçtaki sorunun tamamen giderildiği, aracın misli ile değişim yönünde hüküm tesis edilmemesinin hukuka aykırı olduğu, onarılacak bir arıza için misli ile değişim kararı verilmesinin Türk Medeni Kanunun 2.maddesine aykırılık teşkil ettiği, iddia edilen arızanın gizli ayıp niteliğinde olmadığı gerekçesiyle istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dosya incelendiğinde, davanın davaya konu aracın gizli ayıpla satıldığından bahisle aracın öncelikle ayıpsız misli ile değişim talebinden ibaret olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın araçta üretimden kaynaklı ayıp olup olmadığı ile ayıpsız misli ile değişim koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince “…dava konusu aracın ilk tescil tarihi 02/11/2016 olup, davacı tarafından ikinci el olarak satın alındığı, … Pazarlama ve Tic. A.Ş. tarafından hazırlanmış Garanti Belgesi incelendiğinde garanti süresinin 2 yıl sonunda biteceği anlaşılmaktadır. Dava konusu aracın garanti süresi içinde çeşitli şikayetlerle sık sık servise götürülmüş olması ve bilirkişi heyetince yapılan teknik inceleme sonucunda; Davacı … Reklam Gıda Nak. Tekstil ve … bulunan … plaka numaralı, 2016 model, sedan … BENZİNLİ marka hususi otomobilde değişik aralıklarda ve değişik ünitelerde ortaya çıkan arızaların kaynağının, (ayıp İddiasının) üretim hatası olarak değerlendirilmesi gerektiği ve niteliği itibari ile gizli ayıp olarak değerlendirileceğinin anlaşıldığı,Davacının aracını sürekli olarak servise götürdüğünün anlaşıldığı bu hali ile davacının araçtan beklenen faydayı sağlayamadığı ve bu hali ile aracı kullanmaya zorlanamayacağı ,araçtaki ayıpların aracın trafik tescil tarihi itibari ile 2 yıllık garanti süresi içerisinde defaatle tekrarlandığının ve servis kayıtları ile davalının ayıptan haberdar olduğunun anlaşıldığı bu hali ile davacının ikame araç talebinin TBK.’nun 231. Maddesi uyarınca yerinde olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Somut uyuşmazlıkta tarafların tacir olduğu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulama olanağının bulunmadığı anlaşılmıştır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 219/1 maddesinde; “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerinin ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur” aynı maddenin ikinci fıkrasında; “satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” 223. maddesinde; “alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” 231. maddesinde; “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz” şeklinde düzenlendiği, ayıplı satış durumunda alıcının haklarını düzenleyen 227. Maddesinde de, “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1.Satılanı seri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.2.Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.4.İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan yasanın 223. maddesinde belirtilen ihbar süreleri hak düşürücü süre niteliğinde olup ağır kusur halinde ise zamanaşımından söz edilemeyeceği, anılan hükmün uygulanması için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması nedeniyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.Taraflar tacir olduğu, ayıp ihbarının TTK’nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve gizli ayıp olması halinde BK’nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki belirtildiği üzere ihbar yapılması gerektiği, dava konusu aracın ilk tescil tarihi 02/11/2016 olup, davacı tarafından ikinci el olarak satın alındığı, … Pazarlama ve Tic. A.Ş. tarafından hazırlanmış Garanti Belgesi incelendiğinde garanti süresinin 2 yıl sonunda biteceği, dava konusu aracın garanti süresi içinde çeşitli şikayetlerle sık sık servise götürüldüğü anlaşılmıştır. Dava konusu otomobilde var olduğu iddia edilen arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetinde olup olmadığının tespiti ulaşılacak sonuç itibariyle büyük önem arz etmekte olup, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun tek bilirkişi tarafından hazırlandığı, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı eğitmenlerin bulunduğu teknik bölümlere haiz bir üniversiteden temin edilecek konularında uzmanların bulunduğu, akademik kariyere sahip 3 kişilik yeni bilirkişi kurulundan, tüm dosya kapsamı değerlendirilmek suretiyle, araç üzerinde gerekli inceleme ve testlerin de yapılması sonucu, teknik verileri gösterir, bu verileri yorumlar mahiyette ve bu yorumların nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarını karşılayacak ve mevcut iş emirlerini değerlendirecek nitelikte rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, bu nedenle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve belirtilen hususlarda yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının İstinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 2018/1089 Esas, 2020/666 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,269,85 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline,İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi.18/10/2023