Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2021/3167 E. 2021/2381 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/3167
KARAR NO: 2021/2381
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2021
NUMARASI: 2020/253 Esas – 2021/804 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 01/07/2021 tarihli, 2020/253 Esas, 2021/804 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağının tahsili amacı ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesi nezdinde 2018/131 Esas sayısı ile ikame edilen davada verilen 2018/141 K. sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiğini İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesinin 2018/422 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada verilen 2019/517 K. Sayılı kararla dava şartı arabulucuya başvurulmadan açılan davanın usulden reddine karar verildiğini, bunun üzerine Bursa Arabuluculuk merkezine başvurulduğunu, 2019/221002 sayılı arabuluculuk dosyasında yapılan görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine işbu davayı ikame etme zarureti hasıl olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile akdettiği sözleşme gereği 26.12.2005 tarihinden Eylül 2016 ayına kadar davalı şirket bünyesinde oluşturulan Sağlık Grubuna bağlı Bursa Hastanesinde Plastik ve Konstrüktif Cerrahi dalında tamgün hizmet verdiğini, bu süre içerisinde müvekkilinin ücretlerini 5510 sayılı Yasanın Ek 10. maddesi uyarınca davalı şirketin tahakkuk ederek müvekkile bildirdiği föydeki bilgiler doğrultusunda düzenlediği “Serbest Meslek Makbuzu” ile bilahare kurduğu “… Ltd. Şti.” tarafından düzenlediği “fatura” karşılığında tahsil etmekte olduğunu, ancak sözleşmenin imzalanmasından kısa bir süre sonra 2007 yılında davalı şirket müvekkilinin verdiği Poliklinik hizmeti ve yaptığı Ameliyatlardan hakettiği ücrettten %10 ila %15 oranında “Oransal Kesinti” adı altında kesinti yapmaya başladığını, müvekkilinin bu gibi durumlarda sözleşmenin IV/p bendinde açıklandığı üzere mesleki hata ihmal ve/veya acemilik nedeniyle hastalara verdiği zararlar sonucu hasta ve/veya yasal mirasçılarının tazminat taleplerine karşı kapsamlı “Mesleki Sorumluluk Sigortası” yaptırdığını, dolayısı ile ücretlerinden oransal kesinti yapılmasının hukuki olmadığını söylemiş ise de kabul ettiremediğini ve yapılan kesintinin bilahare kendisine iade edileceği sözüne de güvenerek aralarındaki ikili ilişkinin bozulmaması için çalışmasına devam ettiğini, davalı şirketçe haklı bir neden gösterilmeksizin müvekkili ile yapılan hizmet sözleşmesi tek taraflı olarak fesh edildiğini ve 31.08.2016 tarihi itibariyle hastane ile ilişiği kesildiğini, davalı şirketçe haklı bir neden olmadan sözleşmesi sona erdirilen müvekkilinin hakettiği ücretlerinden oransal kesinti adı altında yapılan kesintilerin ödenmesi müvekkiline sözlü olarak talep edildiğini ve fakat sonuç alınamadığını, talebe rağmen müvekkil alacağının ödenmemesi nedeniyle yasal yollara başvurma amacı ile Bursa … Noterliğinin 01.11.2017 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yazılı talepte bulunulduğunu, fakat 01.11.2017 tarihi itibariyle ve usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen ihtarnameye cevap verilmediğini ve herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini, yargılama sırasında tespit, ıslah ve harcı ikmal edilecek müvekkil alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000.-TL.nin kesintinin yapıldığı her ay itibariyle hesaplanacak faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline, davalı şirketin sözleşme dışı insiyatif kullanarak ve kötü niyetli olarak müvekkilinin hakettiği ücretlerinden %10 ve %15 arası oransal kesinti yapıp verdiği söze, tüm yazılı ve sözlü taleplere rağmen tamamen kötü niyetli olarak ödemeye yanaşmaması gözetildiğinde aynı saikle malvarlığını kaçırması da olası olduğundan davalı şirketin menkul ve gayrimenkul malları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve yargılama giderlerinin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının işten ayrıldığı tarihe kadar müvekkil hastanede hekim olarak hizmet verdiğini, bu süre içindeki eksik aldığını iddia ettiği alacaklarını talep ettiğini, talep edilen alacaklar bakımından zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı ve müvekkil arasındaki ilişkinin, iş hukukunun genel ilkeleri kapsamındaki işçi işveren ilişkisi olmaması nedeniyle İş mahkemelerin görevli olmadığını bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, davacıya talep ettiği her bedelin ödeneceği taahhüt edilmediğini ancak bugüne kadar talep ettiği tüm bedeller resmi olarak kendisine ödendiğini, davacıya ödenen hakedişler her dönem tarafların anlaşmasına uygun şekilde hesaplandığını beyanla, ihtiyati tedbir talebinin reddine, görev itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli ticaret mahkemelerine gönderilmesine ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 01/07/2021 tarih, 2020/253 Esas, 2021/804 Karar sayılı “Davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, Dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevli İstanbul Anadolu 8. İş Mahkemesine gönderilmesine,” kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı, verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı, davalı şirketle tam zamanlı hekimlik sözleşmesi akdettiğini, sözleşme uyarınca alacaklarının tahsili istemiyle davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının haksız itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacı tarafça davalı ile yapılan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan oransal kesinti alacağının tahsilinin talep edildiği, HMK’nın 114.maddesinde dava şartları düzenlenmiş ve 115.maddesinde de dava şartlarının bulunmaması halinde davanın usulden reddedileceği düzenlemesine yer verilmekle birlikte Mahkemenin görevi de dava şartı olarak belirtildiği, Mahkememizin görev alanı TTK’nın 4.maddesinde belirtilmekle birlikte bir davanın ticari dava olması için madde metninde yer alan davalardan olması veya her iki tarafın tacir olması ve davanın ticari işletmelerden kaynaklanıyor olması gerektiği, eldeki dava bakımından davanın dayanağını oluşturan hizmet sözleşmesinin madde metninde sayılardan davalardan olmadığı, bu hali ile mutlak ticari dava bulunmadığı, bununla birlikte davalının tacir olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte davacının doktor olarak davalı hastanede hizmet verdiği, doktor olan davacının tacir sıfatına haiz olmadığı, bu nedenle davanın nisbi ticari davalardan da sayılamayacağı, her ne kadar hizmet sözleşmesi ile davalının hastanesinde doktor olarak hizmet veren davacının kimi zaman serbest meslek makbuzu düzenleyerek, kimi zaman ise kendi kurduğu … Ltd. Şti. adına düzenlediği faturalar ile davalıdan alacağını tahsil ettiği iddia edilse de, davamızın davacısının gerçek kişi doktor olan ve davalı ile tam zamanlı hekimlik sözleşmesi imzalayan … olduğu, uyuşmazlığın da davacının kendisinin imzaladığı tam zamanlı hekimlik sözleşmesinden kaynaklandığı, bu hali ile somut uyuşmazlığın 7036 sayılı yasanın 5. Maddesinde İş Mahkemelerinin görevleri yönünde yapılan yeni düzenlemeler ile beraber değerlendirildiğinde iş hukukunu ilgilendirdiği, bu hali ile mahkememizin görevsiz olduğu, Görevli mahkeme bakımdan ise; iş bu davanın hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bir dava olduğu, davacının davalı şirket nezdinde doktor olarak ücret karşılığında çalıştığı, uyuşmazlığın hizmet sözleşmesinden kaynaklanmasına göre, somut olayda görevli Mahkemenin İş Mahkemesi olduğu, bu hali ile Mahkememizin görevsiz olduğu ve davaya bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemesine ait olduğu ve davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davacının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 17/12/2021