Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2021/1607 E. 2021/1444 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1607
KARAR NO: 2021/1444
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2019/169 Esas – 2020/1042 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/07/2021
İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/12/2020 tarihli, 2019/169 Esas, 2020/1042 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline satışı yapılan taşınmaz malın 37 aylık süre ile geç tesliminden dolayı taraflar arasında imzalı ve geçerli sonuçlarını doğurmuş Sözleşme’nin m. 4.6’da belirtilen her gecikilen ay için sözleşmenin bedelinin binde iki buçuk (%0.25) oranında cezai şarta tekabül eden 37 aylık gecikme bedeli 21.922,50-TL cezai şartın ödenmesi ve taşınmazın eksik ve ayıplı ifa sebebi ile taşınmaz malın satış bedelinde hakkaniyet ve nesafete ve rayiç bedele uygun olarak 1/3 oranında bedel tenzili ile 79.000,00 TL bedelin iadesi olmak üzere toplam 100.922,50-TL’nin temerrüt ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 08/12/2016 tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın annesi … ile İstanbul İli Pendik İlçesi … Mahallesi …/… pafta … ada, … parselde müvekkili şirket tarafından tarafından inşaa edilen rezidans projesindeki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin satın alınması ile ilgili olarak Konut Satış Sözleşmesi imzalandığını, 05.05.2016 tarihli Ek Protokol ile 9 nolu bağımsız bölümün …’a, 10 nolu bağımsız bölümün …’a, 11 ve 88 nolu bağımsız bölümlerinde …’a devir ve tescili hususunda anlaşıldığını, davacının tüketici sıfatı taşımamasından dolayı dava dilekçesinin görevsizlik sebebiyle reddine ve dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, açılmış olan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 15/12/2020 tarih, 2019/169 Esas,2020/1042 Karar sayılı “Davacının cezai şarta yönelik talebinin aktif husumet yokluğundan reddine, Davacının ayıplı ve eksik ifaya yönelik talebinin esastan reddine,” kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı, kabul kararı verilmesi gerekirken red kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Dava, davacı tarafından davalıdan satın alınan bağımsız bölüme yönelik olarak taşınmazın geç teslim edilmesine dayalı tazminat ve eksik ve ayıplı teslim dolayısıyla bedel de indirime dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, uyuşmazlığın esası incelenerek, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir. Bir davada öncelikle mahkemenin davaya bakmakla görevli olup olmadığının incelenmesi gereklidir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, Her ne kadar eldeki dava Ticaret mahkemesince görülmüş ise de yargılama sırasında davacının sıfatı başka bir değimle tacir olup olmadığı araştırılmamıştır. Hal böyle olunca, davalının sıfatı araştırılarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar incelenmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından davacının istinaf talepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açılanan nedenlerle: Davacının istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK 353. maddesine göre İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 15/12/2020 tarih, 2019/169 Esas, 2020/1042 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dosyanın gerekçede belirtilen sebeplerle sonucuna uygun bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararımızın taraflara tebliği ile gerekli işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, İstinaf yargılaması esnasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; tarafların ve vekillerinin yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi.05/07/2021