Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2021/1354 E. 2021/1415 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1354
KARAR NO: 2021/1415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2014/1015 2020/314
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 02/07/2021
İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 07/07/2020 tarihli ve 2014/1015 Esas, 2020/314 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17 yaşındaki oğlu …’ın 22/03/2007 tarihinde … LPG tüpü ile … marka şofbenin kullanıldığı banyoda banyo yaparken zehirlenerek öldüğünü, bu nedenle İstanbul 22. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/76 Esas sayılı dosyasından … ile sigortacısı … Sigorta Şirketi aleyhine maddi manevi tazminat davası açıldığını, davanın reddedildiğini, kişinin ölümünden bahsedilen her iki firmanın da sorumlu olduğunu, LPG tüpü gaz kaçırdığında koku ortaya çıkması gerektiğini, kaçak yoğun olduğunda boğulma meydana geldiğini beyan ederek 20.000,00-TL DYK tazminatı ve 40.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiğini, davacı vekilinin ikrarı üzerine açılan CBS’nın cezai takibat yaparak takipsizlik kararı vermiş olması olayda herhangi bir suç niteliğinin olmadığının kanıtı olduğunu, … marka olduğu iddia edilen dava konusu şofbenin ayıplı olduğunun ispatlanamadığını, şofbenin montajının müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, olayın sorumlularının davacılar veya davacıların tasarrufuyla işlem yapan yetkisiz ve ehliyetsiz üçüncü kişiler olduğunu, öncelikle davacının ağırlıklı kusurunun tespit edilmesi ve bakım veya onarım hizmeti verilmişse bu kişilerin tespit edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi Mahkemesinin 07/07/2020 tarih, 2014/1015 Esas, 2020/314 Karar sayılı red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Lpg tüplü şohbenlerden sorumluluk davalarıyla ilgili verilmiş BAM ve Yargıtay kararlarında adaletin gerçekleştirildiğini, hak sahiplerinin haklarına kavuşturulduğu kararları sunduğunu, dosyanın değerlendirilerek hak sahibinin hakkına kavuşturulmasına karar verilmesini talep etmiş, kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı firmaya ait şohbenin ayıplı olması nedeniyle davacının oğlunun ölümüne sebebiyet verdiğinden bahisle açılan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece taraf delilleri toplanılmış, bilirkişi incelemeleri yapılmış ve gerçekleşen olay nedeniyle davalı firmanın kusurlu ve ayıplı bir ürün imal ettiğinin ispatlanamaması gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacının satın aldığı dava konusu ürünün evde kullanılan şohben olduğu, davacının tüketici olduğu tüm dosya kapsamıyla sabittir. Kaldı ki; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda davacının satın aldığı şohbeni davacı tüketici olarak satın aldığından tüketici işlemi söz konusu olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup görev hususu kamu düzenine ilişkin olmakla istinaf edilmese dahi dairemizce resen gözetilmesi gerektiğinden davacının istinaf sebepleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacının İstinaf talebinin esası incelenmeksizin kamu düzeni nedeniyle ilk derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA, Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlara göre incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı taraftan yatırılan istinaf başvuru ve karar ilam harçlarının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 37,70 TL (posta masrafı) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 02/07/2021