Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/775 E. 2020/769 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/775
KARAR NO: 2020/769
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2019/216 Esas – 2019/948 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/10/2019 tarihli, 2019/216 Esas, 2019/948 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili ile davalı arasında, davalının … Taşımacılık A.Ş’deki (… Kargo) hisselerinin satış sürecine ilişkin finansal danışmanlık ve hukuk süreci koordinasyonu hizmetleri kapsamında sözleşme akdedilmiştir. Davalı, sözleşmeden kaynaklı dört aylık danışmanlık hizmet bedeline karşılık gelen 60.000,00 TL + KDV (70.800,00 TL) bedeli müvekkiline ödenmediği, davalının sözleşme uyarınca yapması gereken ödemeleri tam ve eksiksiz şekilde yapmaması ve temerrüde düşmesi nedeniyle Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında davalı aleyhine haciz talebi ile takip başlatıldığını, ancak takip, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile durduğunu, bu nedenle, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi talebi ile dava ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, dava konusu alacağın ticari nitelikte olması nedeniyle Türk Ticaret Kanunu m. 5/A uyarınca dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, davalının Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında başlattığımız takibe yönelttiği itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki davanın 18/12/2017 tarihinde Hisse Satış Süreci Danışmanlığı ve Ücret Sözleşmesine dayalı alacak iddiası ile ilgili olarak açılmış bir itirazın iptali davası olduğunu, anılan sözleşmenin ağırlıklı olarak vekalet sözleşmesi olmakla birlikte istisna ve hizmet gibi TBK’da düzenlenen sözleşme türlerine benzeyen atipik bir sözleşme olduğunu, müvekkili … da gerçek kişi tacir olmadığını, şahsi olarak vergi açılışı ve ticari bir faaliyet söz konusu olmadığını, herhangi bir şirketin ortağı olması kişinin tacir olduğu anlamına gelmediğini, davacının da gerçek kişi tacir olmadığını, dolayısıyla uyuşmazlık konusu düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı ve mutlak ticari bir dava olmadığı gibi her iki tacir olan sözleşmede söz konusu olmadığını, bu nedenle huzurdaki davaya bakmakla görevli olan mahkeme ticaret mahkemeleri olmayıp, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir. İstinafa konu karar, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/10/2019 tarihli 2019/216 Esas, 2019/948 Karar sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararıdır. Davacı vekili katılma suretiyle yapmış olduğu istinaf başvurusunda, müvekkilinin tacir olduğunu, mahkemenin ilgili ticaret sicil müdürlüğünden ve vergi dairesinden gerekli bilgi ve belgeleri celp etmeksizin eksik inceleme neticesinde görevsizlik kararı verdiğini, taraflar arasındaki akdi ilişkinin ticari nitelikte olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olmadığını, davalının istinafının kötü niyetli olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, ilk derece mahkemesinin Asliye Hukuk Mahkemelerine vermiş olduğu görevsizlik kararının yerinde olmadığını, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, müvekkilinin hizmet alıcısı olarak nihai tüketici sıfatının taşıdığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE :Taraflar arasında hisse satış sürecine ilişkin danışmanlık yapılması konusunda akdi ilişki kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, bu sözleşmeden kaynaklı hizmetin davalıya verilip verilmediği, davacının sözleşmeden kaynaklı ücret alacağının bulunup bulunmadığı, uyuşmazlığın çözümünde hangi mahkemenin görevli olacağı hususundadır. İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’nun 4/1 maddesinde belirtilen ticari davalardan olmaması ve aynı zamanda nispi ticari dava niteliği bulunmadığından bahisle genel mahkemelere görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesi ile özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalarda tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari nitelikte olduğunu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise dava konusu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmalıdır. Davacı vekili her ne kadar müvekkilinin tacir olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuş ise de, dosya kapsamında toplanan deliller ve Yargıtay uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda, davacı gerçek şahsın TTK.’nunda sayılan tacir niteliği bulunmadığı gibi mutlak ve nispi ticari dava söz konusu değildir. Bu nedenle de bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca ” her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” bu kanun kapsamındadır. Kanunun 73/1. Maddesi uyarınca bu kanun kapsamında doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevlidir. 6502 sayılı kanunun 3/1-(k) maddesinde tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden ” gerçek veya tüzel kişi; tüketici işlemi ise ” mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına hareket eden kişilerle tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tarif edilmiştir. Davalının Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki istinaf başvurusu da yerinde değildir. Zira taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmenin konusu hisse satımına ilişkin olup ticari ve mesleki amaç söz konusudur. Bu durumda da davalının tüketici sıfatı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen karar yerindedir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacı ve davalının istinaf kanun yolu başvurularının ESASTAN REDDİNE, İstinaf başvurusu için davalı tarafından yatırılan peşin harcın mahsubuyla bakiye 10,00 TL harcın hazine adına davalıdan tahsiline, İstinaf başvurusu için davacı tarafından harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuranlar üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 04/06/2020