Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/466 E. 2021/1061 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/466
KARAR NO : 2021/1061
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2014/1194 Esas – 2019/317 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/04/2019 tarihli, 2014/1194 Esas, 2019/317 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalı tarafın iki firması ile müvekkilinin alışverişte bulunduğunu, icraya verilmiş olan … San. Ve Tic. Ltd.Şti’ nin açık hesap olarak 2012 tarihinde muhtelif tarihte ekte sundukları faturalı alacakları ile bakiye yekün 443.749,94 TL borcunun doğduğunu, diğer firması … firmasına müvekkilinin 268.000,00 TL borçlu bulunduğunu, bu ikisi arasında takas mahsup yapıldığında, müvekkilinin 175.476,94 TL alacaklı durumda bulunduğunu ve bu alacakları için Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalı borçlu şirketin bu miktara borcum yoktur diyerek itirazda bulunduğunu, davalının ayrıca kendisine Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünden İİK 89/1 maddesine göre gönderilmiş bulunan ihbarnameye davacıya borcunun bulunduğunu ve bunu 89/1 gönderen üçüncü kişiye ödemeye amade olduğunu beyan ettiğini, borcu kabul ettiğine dair dilekçe vererek kısmen bu borcu kabul ettiğini beyanla itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatı ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asli müdahil vekili müdahale dilekçesinde özetle; Mahkememiz dosyasının taraflarına karşı asli müdahale davası açtıklarını, iş bu davada, davacı …’in alacaklı olduğu Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talep edildiğini, dava konusu alacak üzerinde müvekkilinin hak iddiasının olduğunu, müvekkili tarafından başlatılan icra takipleri dolayısıyla müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, söz konusu dosyalarda davacının alacakları üzerine hacizler konulduğunu beyanla asli müdahale talebinin kabulü ile fazlaya dair alacak ve hakları saklı kalmak üzere 175.476,94 TL’nin davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf itirazın kaldırılmasını talep etmiş ise de mahkememiz nezdinde itirazın kaldırılmasını değil iptalini talep etmesi gerektiğini, bilindiği üzere itirazın kaldırılması davasının İİK 68 maddedeki belgelere sahip olmak şartıyla İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde açılabilecek dava türlerinden olduğunu, bu sebeple mahkememiz nezdinde itirazın kaldarılması davası açılamayacağından davanın bu nedenle reddini talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde dava dışı 3. şahıs …. İsimli firmaya 268.000,00 TL borçlu olduğunu, bu firma ile müvekkili şirket arasında bağlantı olduğunu ileri sürdüğünü, davacı tarafın daha sonra müvekkili şirketten 443.476,94 TL alacaklı olduğunu iddia ederek işbu 268.000,00 TL yi 443.476,94 TL’ndan takas ve mahsup etmek suretiyle 175.476,94 TL üzerinden Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından müvekkili şirket aleyhine icra takibi yaptığını ve mahkeme nezdindeki davayı da 175.476,94 TL üzerinden açarak dava harcını da bu rakam üzerinden yatırdığını, davacı tarafça Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasından müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takip dosyasından dolayı davacı tarafa hiçbir borçlarının olmadığını, 443.476,94 TL tutarında dahi borçlarının olmadığını, davacı tarafın dava dışı 3. şahıs …. İsimli firmaya olan borcunu takas ve mahsup yapmasının hukuken mümkün olmadığını, her iki firmanın farklı tüzel kişiliklere sahip firmalar olduğunu, bu nedenle davacı tarafın dava harcını 443.476,94 TL’sı üzerinden tamamlaması gerektiğini, bu hususta davacı tarafa kesin süre verilmesini, kesin süre içerisinde harcı yatırmaması halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 89/1 ihbarnamesi gönderildiği hususununu doğru olduğunu, bu dosyadaki alacaklının dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti., borçlunun ise davacı olduğunu, dosya borçlusu davacının, müvekkili şirketten hak ve alacağı olması halinde üzerine haciz konulmasına karar verildiğini, 89/1 haciz ihbarnamesinin müvekkili şirkete 10/04/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, o tarihte davacının müvekkili şirkten olan alacağının 54.388,18 TL olduğundan işbu bedelin kabul edildiğini, bu borcun da dava dışı alacaklı şirkete çek verilmek suretiyle ödendiğini, söz konusu çekin dava dışı şirket vekili Av. … taraflarınca teslim edildiğini, bunun haricinde davacının müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, çek bedelinin de dava dışı şirket tarafından tahsil edildiğini beyanla davanın reddine, davacı taraf kötü niyetli olduğundan %20 tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstinafa konu karar, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/04/2019 tarihli 2014/1194 Esas, 2019/317 Karar sayılı davanın kısmen kabulüne yönelik kararıdır. Asli Müdahil vekili, ilk derece mahkemesinin müvekkili yönünden hükmetmiş olduğu vekalet ücreti miktarının hatalı olduğunu, usulden verilen ret kararı nedeniyle nispi vekalet ücretinin verilemesinin yerinde olmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, asli müdahil hakkında kurulan hüküm gereği aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin nispi mi yoksa maktu mu olacağı hususundadır. İlk derece mahkemesince, ” ….davacının, Gaziosmanpaşa … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile davalıdan hesap sonu alacak iddiası ile takip başlattığı, alınan bilirkişi raporunda tarafların ticari defterleri ve davalı tarafından sunulan tahsilat makbuzları ve çeklerin incelendiği, buna göre davacı tarafından davalı adına ve davalı tarafından davacı adına düzenlenen faturaların, her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı her ne kadar kendi ticari defterlerinde alacaklı görünse de davalı tarafından yapılan ve tahsilat makbuzu ve suretleri sunulan bir kısım çek ile ödemelerin davacı tarafça defterlerine kaydedilmediği, yine davacı tarafça davalı adına keşide edilerek verilen ve bankadan gelen yazı cevapları doğrultusunda tahsil edildiği anlaşılan çeklerin davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı, ek raporda, davalı defterlerinde elden ödeme ve çek ile ödeme olarak kayıtlı olup kök raporda davacıya ödendiği hususunda belge olmadığı belirtilen toplam 63.850,48 TL’lik borçtan bu çekler ile yapılan ödemelerin düşülmesi ile yapılan hesaplama neticesinde hesap sonu bakiyesine göre davalının, davacıdan 2.499,52 TL alacaklı olduğuna dair tespitin Mahkememizce sehven davacının, davalıdan olan alacağı şeklinde anlaşılması neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Asli müdahale yönünden yapılan değerlendirmede ise, asli müdahil tarafından davacı hakkında başlatılan icra takip dosyalarının kesinleştiği ve bu dosyalardan iş bu davaya konu icra dosyasında talep edilen alacağa haciz konulduğu, bu nedenle asli müdahilin alacak talebinde hukuki yararının olmadığı anlaşıldığı….” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. HMK 298. maddesinde hükmün yazılması düzenlenmiştir. HMK. 298. maddesinin 2. fıkrasında “Gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” ibaresi bulunmaktadır. Dolayısı ile tefhim edilen karar ile gerekçeli karar çelişkilidir. Bu nedenle dosyanın davacının bu yöndeki istinaf sebepleri yerindedir. HMK.’nun 297. maddesi hükmün kapsamını düzenlemiştir. Bu hususta HMK.’nun 297/c maddesinde belirtilen tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların çekişmeli vakalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda tartışılması gerekir. Mahkemece kurulan hükmün gerekçesinden bilirkişi raporunun yanlış değerlendirildiği, davalının davacıdan 2.499,52 TL alacaklı olduğuna dair bilirkişi tespitinin yanlış yorumlanarak davacının davalıdan alacağı olarak değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulduğu ve bu yanlışlığının gerekçede açıklandığı görülmüştür. Bu haliyle ilk derece mahkemesince kurulan kısa karar ile bu karara ilişkin yazılan gerekçeli kararın çelişkiler içerdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle asli müdahilin istinaf başvurusu incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın yerel mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Asli müdahilin İstinaf sebepleri incelenmeksizin, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1194 Esas 2019/317 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,İstinaf kanun yoluna başvuran asli müdahil tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 28/05/2021