Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/2641 E. 2021/1364 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2641
KARAR NO: 2021/1364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2017
NUMARASI: 2014/533 2017/391
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/06/2021
İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 09/03/2017 tarihli ve 2014/533 Esas, 2017/391 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın müvekkili …’ün kardeşi ile yakın arkadaş olduğunu, müvekkilinin maddi sıkıntı çektiği dönemlerde zaman zaman davalıdan ödünç olarak 42.800 TL ve 30.000 TL olmak üzere iki seferde toplam 72.800 TL para aldığını, davalının borcu kesin vadeye bağlamak istediğini ve müvekkilinin ortağı olduğu davacı şirket … Ltd. Şti.’ne ait … Bankası’nın 72.800 TL bedelli çekini imzalayarak kardeşi … ile davalıya gönderdiğini, ancak davalının 72.800 TL borca istinaden imzalanan sözleşmenin hükmünün kalmadığını ve sözleşmenin yanında olmadığını bilahare göndereceğini beyan etmesine rağmen sözleşmeyi göndermediğini, çekin vadesi geldiğinde müvekkilinin farklı farkı banka hesaplarından davalıya 45.660 TL kısmi ödeme gönderildiğini, ancak davalının kısmi ödemeyi mahsup ederek 27.140 TL için takip başlatması gerekirken, 66.460 TL için takip başlattığını beyanla; davalıya asıl borcunun 27.140 TL olduğunu, bakiye kısım yönünden borçlu olmadığının tespitini ve davalının kötüniyetli takip nedeniyle %20 den az olamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının ödeme iddiasını kabul etmediklerini, davacı ve kardeşinin dava dilekçesinde açıklandığı üzere parasal sıkıntı yaşadıkları dönemde zaman zaman müvekkilinden borç para aldıklarını, davacı … ile dava dışı kardeşleri … ve …’ün şimdiye kadar müvekkilinden 34.000,00TL, 5.300,00TL, 42.800,00TL ve son olarak da karşılığında dava konusu çek verilmiş olan 72.800,00TL olmak üzere 154.900,00TL borç para aldıklarını, alınan borçlara karşılık müvekkiline 29.08.2013 tarihinde 34.000,00TL, 13.09.2013 tarihinde 5.300,00TL banka kanalıyla ödediklerini, ayrıca 03.09.2013 tarihinde dava konusu çek için 3870,00TL, 11.09.2013 tarihinde 2495,00TL ödendiğini, dolayısıyla dava konusu çekten dolayı müvekkilinin bakiye alacağının 66.435,00TL olduğunu, bunun dışında 42.800,00TL ayrıca alacağının olduğunu, davacı tarafça iddia edilen ödemelerin davaya konu çek için yapılmadığını, başka borçların ödeme belgelerinin sunulduğunu, borç senedinin borçluya teslim edilmediği sürece ödemenin yapılmış kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin alacağının sabit olduğunu beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuş, kötüniyet nedeniyle davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep etmiştir. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi Mahkemesinin 09/03/2017 tarih, 2014/533 Esas, 2017/391 Karar sayılı red kararı davacılar tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, 19/08/2016 tarihli beyan dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandıkları halde yemin delinin kullanılmamasının hukuka aykırı olduğunu, alınan bilirkişi raporunda ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu belirtilmesine rağmen davalı tarafın bir belge ve evrak istenmeden raporun aksine hüküm kurulduğunu, açılan davada ispat yükünün davalı tarafa ait olduğunu ancak ilk derece mahkemesinin bunun aksine ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu gerekçesiyle davayı reddettiğini, verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE: Açılan dava, menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi yapılan yargılama sonucunda davacı tarafın 72.800,00 TL bedelli çeki yenilenen borca istinaden verildiğini iddia ettiğini, yeni borç ile birlikte eski borcun sona erdiğini ileri sürdüğünü, bu iddianın davacı tarafça yazılı delillerle ispatlanması gerektiğini, davacı tarafın bu hususta yazılı delil sunamadığını, davacı tarafın yapılan ödemeleri dava konusu çeki istinaden yapılmış olduğunu ispatlaması gerektiğini ancak buna ilişkin bir delil sunulamadığını, davacı tarafın yemin deliline açıkça dayanmadığını, bunun yanı sıra dava konusu çek takibe konu edildiğinde bedelsiz senedin tahsilen konma suçunun oluşma ihtimali bulunduğunda yemin deliline başvurulamayacağı gerekçeleriyle açılan davayı reddetmiştir. Taraflar arasında çeşitli tarihlerde davalıdan ödünç para alındığına ilişkin herhangi bir anlaşmazlık bulunmamakta, taraflar arasındaki anlaşmazlık 72.800,00 TL’lik çekin daha önce alınan ödünç paraları kapsayıp kapsamadığı, çeşitli tarihlerde yapılan ödemelerin dava konusu çeke ilişkin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamında bulunan dava konusu çek incelendiğinde, çekin 24/08/2013 keşide tarihli olduğu, keşide yerinin İstanbul olduğu, çek bedelinin 72.800,00 TL olduğu, çekin …Ltd. Şti’ye ait olduğu, çekin keşidecisinin … olduğu, çekin ciro yoluyla …’a geçmiş olduğu, çekte herhangi bir borcunun teminatı olarak verilmiş olduğuna dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı görülmektedir. Davalı taraf dava konusu çekin aralarındaki 24/01/2013 tarihli belge belirtilen ödünç para sözleşmesi dışındaki alacaklarına ilişkin olduğunu, davacı tarafça değişik tarihlerde alınan toplam ödünç miktarının 154.900,00 TL olduğunu ileri sürmektedir. Dosya kapsamında … Bankası vasıtasıyla davalının hesabına 34.000,00 TL’lik havale ve … vasıtasıyla yapılan 3 adet para yatırma işlemi bulunmakta ancak havale ve ödemelerin neye istinaden yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama yer almamaktadır. Dava konusu çek ödeme aracı olup çek üzerinde herhangi bir borcun teminatı olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Dava konusu çek keşide edilmeden önce taraflar arasında farklı tarihlerde ödünç para ilişkisi bulunmakta olup çekin bu bedelleri de kapsadığının ve ödemeler ile havalenin bu borç ilişkisine ilişkin olduğunun davacı tarafça yazılı delillerle ispatı gerekmektedir. Davacı taraf buna ilişkin iddialarını yazılı delillerle yerine getirememiştir. Bunun yanı sıra dava dilekçesinin deliller kısmında yemin delili açıkça belirtilmemiş olduğundan beyan dilekçesiyle yemin deliline dayanmak da mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun olduğundan isitnaf talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacıların istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 27,9 TL’nin davacılardan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacılar üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 29/06/2021