Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/2503 E. 2023/1161 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2503
KARAR NO: 2023/1161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2018/448 2020/124
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/05/2023
İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 12/02/2020 tarihli ve 2018/448 Esas, 2020/124 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı müvekkil şirkette 7-8 ay çalıştığını, daha sonra müvekkilden bir daire satın almak istediğini beyan ettiğini, adi yazılı olarak daire satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre müvekkilinin daha önce kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı Kartal …Noterliğinin 2.3.2015 tarihli tarafları …, … olan … mah, … cad, … sok, N:… de bulunan inşaatı bitmek üzere olan 4 nolu bağımsız bölümü 190.000.00 TL bedelle davalıya satılması hususunda tarafların anlaştıklarını, müvekkil tarafından dairenin tapusunun davalılara verileceği taahhüt edildiğini ve senetin teminat senedi olarak davalıya teslim edildiğini, 350.000.00 TL bedelli teminat senedinin davalıya teslim edildiğini, müvekkilin sözleşmeye göre üzerine düşen edimlerini yerine getirdiğini, davalı tarafın kredi çekmediğini ve kalan bakiyenin de müvekkiline ödenmediğini, tapuyu teslim almadığını, başka bir projeden daire verilmesini talep edildiğini,davalının haricen satış sözleşmesine konu taşınmazı kredi faizi yüksek olması sebebiyle devralmaktan vazgeçtiğini, sözleşmenin konusunun değiştiğini, davalı tarafın talep ettiği … mah. … sok ,N:… Kartal -İstanbul projesinden verilmesini istediği daire için müvekkilinden sözleşme talep etmediğini, çek talep ettiğini, müvekkilinin davalıya teminat olarak 400.000.00 TL bedelli tacir çeki keşide ettiğini, ancak bu arada toprak sahiplerinin kendi aralarındaki uyuşmazlıklar sebebiyle anlaşamamaları sebebiyle projeye başlanamadığını, davalının başka bir proje için anlaşma yapalım ve orayı bekleyelim şeklinde talepte bulunulduğunu, bunun üzerine 350.000.00 TL senet ile 400.000.00 TL tacir çekini iade etmek hususunde yeniden ön ödemeli … ve … huzurunda müvekkilinin davalı taraf ile başka bir proje için sözleşme yapmak şartıyla senet ve tacir çekini iade etmek hususunda anlaşmak için görüştüklerini, fakat … kapandığı için tacir çeki geçersiz olduğundan anlaşmaya gerek kalmadığını, bunun üzerine davalı tarafın müvekkiline … kapandı artık tacir çeki geçersiz oldu beklemeye gerek yok ben bunları sana iade edeyim sen bana ruhsatı çıkan başka bir yerden teminat olarak sözleşme yap demesi üzerine … ile yapılacak olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden bir daire için tarafların Kartal …Noterliğinin Ön Ödemeli Konut Satış Vaadi Sözleşmesini akit altına aldıklarını, Sözleşme konusu dairenin İstanbul ili, Kartal ilçesi, … mah. … pafta, … ada, … parselde kayıtlı daire olduğunu, bu sözleşmeye göre davalı tarafından ödenen 100.000.00 TL peşinatın kabul edildiğini ve müvekkili firmanın her iki sözleşme için toplamda yalnızca 100.000.00 TL yi davalıdan aldığını, tarafların ikinci sözleşmenin yapılması ile birlikte senet ve çekin iade edileceği hususunda anlaşmış olmalarına rağmen davalı tarafın kötü niyetli davranarak senet ve çeki iade etmediğini ve İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile takibe konu edildiğini, iş bu takibe ve takip konusu senet yönünden, iş bu senet kambiyo vasfı taşımadığından İstanbul Anadolu 6. İcra hukuk mahkemesinin 2017/84 esas sayılı dava dosyası ile dava ikame edildiğini, davalı sözleşmesindeki imzaya kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, bunun sonucunda yapılan bilirkişi incelemesinde imzanın davalıya ait olduğunun tespit edildiğini, müvekkili tarafından davalıya verilen 400.000.00 TL değerindeki çekin ise İstanbul Anadolu … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini ve müvekkilinin tüm mal varlığına haciz konulduğunu davalı tarafça haksız olarak müvekkile ait tüm taşınmazlara haciz konulmuş ve satış işlemleri başlatılmış olduğunu, müvekkilinin yanında 6-7 ay çalışan birinin toplamda 350.000 TL lik bono ve 400.000 TL lik çek toplamı olan 750.000.00 TL alacaklı olmakının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, icra takibine konan senet nedeniyle davalıya 400.000.00 TL borçlu olmadıklarının tespitine ve dava sonuçlanıncaya kadar İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve 400.000.00 TL lik senet yönünden davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf cevap dilekçesinde; davacı tarafın müteahhitlik işi ile iştigal ettiğini, müvekkili ile daire satımı konusunda anlaştıklarını buna ilişkin daire bedelinin müvekkili tarafından ödenmiş olmasına karşı müteahhitin inşaatları tamamlayamadığını ve daire satışını gerçekleştiremediğini, dava konusu çekin müvekkilin ödemiş olduğu bedellere karşılık müteahhit tarafından düzenlenerek verildiğini, çek bedelinin vadesinde ödenmemiş olması karşısında takip başlatıldığını, takibin itiraz vaki olmaksızın kesinleştiğini, kıymet takdirlerinin alınarak satış aşamasına gelindiğinde davacı tarafça kötü niyetli olarak dava ikame edilmiş olup amacın tahsil sürecini uzatmak tan ibaret olduğunu,davacı tarafça tahsilatı uzatmak amacıyla birçok dosya açılmış olup, dosyada borcun olmadığına ilişkin somut delil sunamadıklarına, davacı tarafın haksız taleplerinin reddi gerektiğini savunmuştur. İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2020 tarih, 2018/448 Esas, 2020/124 Karar sayılı red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın kaldırılması gerektiğini, ticari defterlerin incelenmesi için kesin süre verilmiş ise de ticari ilişki olduğu hususununda bir iddialarının bulunmadığını, taraflar arasında ticari bir ilişkinin olmadığını, bu nedenle ticari defterlerin ispat delili olmayacağını, dosyada davalarını ispatlar nitelikte delillerin bulunduğunu, kaldı ki yeterli avansın yatırılmaması sebebiyle ancak gider avansı eksikliğinden davanın usulden reddine karar verilebileceğini, bu durumda nispi vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine, davalı tarafın tüm iddialarının afaki olduğunu, dosyaya herhangi bir belge sunamadığını, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşınmaz satışı ile ilgili teminat senedi olarak verildiği iddia olunan 400.000,00 TL bedelli çekle ilgili davalı tarafından başlatılan icra takibine dayalı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “…Dava, kambiyo senedine dayalı haciz yolu ile takibe dayanak yapılan bononun teminat senedi olduğundan bahisle senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, bono üzerinde teminat kaydının yada başka bir yazılı delil ile bononun teminat senedi olduğuna dair bir delil bulunmadığı , bu nedenle davacı şirketin ticari defter kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinin gerekli olduğu, davanın esasına etki edecek mahiyette olan bilirkişi incelemesinden süresi içerisinde delil avansı yatırılmadığından davacı tarafça vazgeçilmiş sayıldığı, bu haliyle ispatlanamayan davanın reddi…” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Taraflar arasında taşınmaz satış sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından davalıya taşınmazın tamamlanarak devir ve tesliminin yapılmadığı, davaya konu çekin taşınmaz satışı ile ilgili verildiği hususlarında ihtilaf yoktur. Davacı, davalının satış bedeli olarak 100.000,00 TL ödediğini, 350.000,00 TL bono ve sonrasında 400.000,00 TL bedelli çekin evin teslim edilmemesi halinde teminat senedi olarak verildiğini iddia etmekte, davalı ise davaya konu 400.000,00 TL bedelli çekin, ödediği satış bedeline karşılık verildiğini, satışın gerçekleşmediğini savunmaktadır. Dosyaya ibraz edilen adi taşınmaz satış sözleşmesinde 350.000,00 TL lik senetle ilgili teminat senedi açıklaması bulunduğu, davaya konu takibe dayanak senedin ise bu olmadığı, 400.000,00 TL lik çek olduğu, mahkeme gerekçesinde belirtildiği gibi teminat senedi olduğuna ilişkin açıklama yada kayıt bulunmadığı açıktır. Kaldı ki taşınmaz satışının da gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış olup, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davacının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 125,50 TL’nin davacıdan hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde yatırana iadesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere sonucunda HMK 361. madde uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/05/2023