Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/2293 E. 2023/784 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2293
KARAR NO: 2023/784
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2019/333 2020/406
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/04/2023
İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 09/07/2020 tarihli ve 2019/333 Esas, 2020/406 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 1980 öncesinden başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden gerek ticari gerekse dostane bir ilişki sözkonusu olduğunu, taraflar bu süreç zarfında bir çok iş yapmışlar ve bu işler neticesinde sözlü olarak ibralaştıklarını, müvekkilinin 2003-2006 yılları arasında davalının bir çok gayrimenkul almasına danışmanlık ettiğini, alınan bu gayrimenkullerden daire ve işyeri olanlarının dekorasyonunu yaptıklarını, bu alışverişlere ilişkin hesaplar 08.12.2006 da davalıya iletilmiş, 24.01.2007 bakiye ödeme müvekkiline yapıldığını, bu hesaplara varsa alınan borç paralar da dahil edilmiş ve karşılıklı olarak alacak borç kalmadığını, bu husus davalının Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/382 Esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu delil ile ikrar edildiğini, müvekkilinin İstanbul ili Beykoz ilçesi … mahallesi … ada … parseldeki … vasfındaki araziyi satın aldığını ve bu 5.300 metrekarelik bu arazinin 2.000 metrekaresine davalıyı ortak ettiğini, 17.03.2015 tarihi itibariyle bu gayrimenkul 4856 m2 olarak ve %50 paylarla taraflar adına tescil edildiğnii, daha sonra taraflar arasında gayrimenkul takasına ilişkin görüşmeler olduğunu, taraflar takas konusunda anlaşmış ancak … kaynaklı ortaya çıkan bir takım farklı sorunlar nedeniyle bu takas gerçekleşmediğini, buna rağmen davalı müvekkiline davalı adına tescil edilen fazla metrekare için ödeme yaptığını, bu takas görüşmeleri esnasında da hiçbir şekilde takibe konu senet gündeme gelmemiş hatta davalının müvekkiline mail yoluyla göndermiş olduğu protokol taslağında anlaşmaya varılması halinde tarafların birbirlerinden hiçbir hak ve alacağının kalmayacağı açıkça beyan edildiğini, ayrıca takasın gerçekleşmemesinden sonra taraflar arasında gerçekleşen whatsapp yazışmalarında da davacı yukarıdaki hususları teyid eden beyanlarda bulunduğunu ve hatta müvekkiline “sizin bende olan kısmı karşılayacak kadar ödeme yaptım zaten” beyanında bulunduğunu, bu beyanın geçtiği yazışmayı Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/144 esas sayılı dosyasına bizzat kendisinin koyduğunu, davalı bu aşamaların hiçbirinde senet alacağını gündeme getirmediğini çünkü olmayan bir alacağın gündeme getirilmesinin sözkonusu olamayacağını gayet iyi bildiğini, daha sonra yukarıda bahsedilen gayrimenkulün satışı sözkonusu olduğunu, davalıya Üsküdar … Noterliğinin 26.04.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile ön alım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorulduğunu, bu ihbarname davalıya 30.04.2018 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalı Bakırköy … Noterliğinin 04.05.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile cevap vererek bahse konu yeri rayiç bedeli üzerinden satın almak istediğini beyan ettiğini, bu ihbarnamede hiçbir şekilde vadesi geçmiş senede değinilmediğini, bu ihbarname 08.05.2018 tarihinde taraflarına tebliğ olduğunu, bunun üzerine Üsküdar … Noterliğinin 09.05.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile yer için teklifini sunmasını istediklerini, davalı yer ile ilgili teklifini sunmak yerine 15 Mayıs 2018 tarihinde müvekkili aleyhine ihtiyati haciz başvurusunda bulunulduğunu, arabuluculuk görüşmesinden de bir sonuç alınamaması üzerine huzurdaki davayı ihtiyadi tedbir talepli açma zorunluluğu hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının öncelikle teminatsız olarak, veya uygun görülecek teminat karşılığında durdurulmasını, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında alacaklı olarak görünen …’e borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiasına konu delil, görüntü ve ses kayıtlarının dökümünden ibaret olup davacı vekili tarafından iddiasına dayanak gösterilmeye çalışılan müvekkile ait ifadeler tamamen Sayın Mahkeme nezdinde farklı bir algı yaratmaya yönelik olduğunu, müvekkili …, … olarak bilinen firmanın neredeyse tamamının sahibi olduğunu, söz konusu konuşmalar da müvekkil ve iş arkadaşları arasında geçen görüşmeler olduğunu, davacı taraf, müvekkilin davacıya vermiş olduğu borca ilişkin olarak zikrettiği sözlerde kendi lehine manalar aramış, alacağın müvekkile değil müvekkilin şirketine ait olduğuna dikkat çekmek istediğini, oysa ki; bu görüşmelerden böyle bir mana çıkartılmasının mümkün olmadığını, davacı taraf söz konusu senede ilişkin olarak bugüne kadar onlarca iddiada bulunmuş son olarak son çare olarak da böyle tabiri caizse “zorlama” bir iddia ortaya attığını, müvekkiline ait ifadelerin mahkeme içi ikrar olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde yer alan senetteki yazıların … ve farklı farklı kişilere ait olduğunu, senedin aslında görüldüğünde ödenecek senetlerden olduğunu, süresinde ibraz edilmediğini, kambiyo vasfını yitirdiği ve ayrıca genel alacak zamanaşımına uğradığını bu nedenle vade tarihinin senede sonradan eklendiğini, senette tahrifat, sahtecilik bulunduğu iddiaları ise bugüne kadar pek çok kez ileri sürülen iddialar olduğunu, takibin iptali davasına ve sahtecilik şikayetlerine de konu olan bu iddialar davacı tarafça Sayın Mahkeme nezdindeki davada da yinelendiğini, davacı taraf, dava dilekçesinde her ne kadar senetteki imza kısmının sahteliğini başından beri iddia etmediklerini belirtmişse de İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/608 Esas sayılı dosyası imzaya itiraza dayalı olarak görülerek 22.01.2019 tarihinde reddedildiğini, işbu davada ise her nedense imzayı baştan beri inkar etmedikleri ifade edildiğini, davacı tarafın borcuna konu senet yönünden belirttikleri gibi daha önce de sahtecilik şikayetinde bulunulmuş olup bu kapsamda İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından inceleme yaptırılmış olup hazırlanan uzmanlık raporunda el yazıları ve imzaların davacının eli mahsulü olduğu belirtildiğini, senetteki yazıların bir kısmının o tarihlerde müvekkiline ait şirkette çalışan …’a ait olduğu iddiası yönünden … ve arkadaşları teşkil edilmiş suç örgütünün faaliyeti kapsamında müvekkilini dolandırmaktan İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yargılanmakta olan sanıklardan olup davacı vekilinin anılan ceza dosyasında …’ın özel müdafiisi olduğunu, müvekkili …, takibe konu senedin lehdarı ve haklı hamili olduğunu, alacağın muaccel olduğunu, vade tarihinin tarafların anlaşmasına aykırı olmamak üzere sonradan doldurulmasına yasal bir engel bulunmadığını, aksi iddianın senetle ispatı gerektiğini, dava dilekçesinde iddia edilen ticari alım satımlar, emlak komisyonculuğu yapılması, dekorasyon işleri yapılması, alınan arsaların paylaşımı gibi çok yönlü ticari ilişkilerin ise bu davanın konusu olmadığını, kaldı ki bu denli bir ilişki de yaşanmadığını, açıklanan nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/07/2020 tarih, 2019/333 Esas, 2020/406 Karar sayılı red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece iddialarının ispat edilemediği ifade ederek hüküm gerekçesini kurmuş olsa da; her bir iddiaya ilişkin sundukları delillerin incelenmediğini,dava konusu senet ttk/776 -778 hükümlerine göre kambiyo senedi olma vasfını yitirdiği gibi senetteki alacak var olsa dahi zamanaşımına uğradığını, davalı, senetteki alacağın şirkete ait bir alacak olduğunu yazışmalarında beyan etmiş olduğu halde ; dava konusu senet davalı gerçek kişi adına düzenlenmiş olduğundan senedin geçersizliğine karar verilmesi gerektiğini, imzanın ve senedin adres bölümündeki yazıların müvekkiline ait olduğunu diğer yazıların ise müvekkiline ait olmadığını, Senetteki diğer yazılar, 2000’li yıllarda şirket çalışanı olan …’a ait olduğunu, Bu da senedin şirket adına düzenlendiğini desteklediğini kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı tarafından başlatılan icra takibine konu senedin geçersizliği nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “…Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta senedin beyaza imza suretiyle düzenlediğinde ihtilaf bulunmamaktadır. Senede karşı bedelsizlik iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Beykoz 2. AHM 2018/382 esas sayılı dosyada 2000 yılında 100.000 dolar borcun şirkete karşı olduğunu ikrar edildiği iddia edilse de 2000 yılındaki hangi borcun şirkete karşı olduğu ikrarı bulunmadığı gibi, senedin lehdar kısmının da boş olarak açığa imza suretiyle düzenlendiği dikkate alındığında, bu şekilde tamamlanan senette, lehdarın isminin doldurulmasının anlaşmaya aykırı olduğu hususunun da yazılı olarak ispatı gerektiği; senedin görüldüğünde ödenecek bono olup, zamanaşımına uğradığı iddia edilmiş ise de açığa imza atılmak suretiyle düzenlenen ve dava tarihi itibariyle vade tarihi bulunan senedin, görüldüğünde ödenecek bono şeklinde düzenlenmesi anlaşmasının yazıl şekilde ispatı gerektiği, ancak ispat edilemediği; taraflar arasındaki gayrimenkul danışmanlığınıdan kaynaklanan alacak olduğu ve bu alacaktan, alınan borçlar mahsup edildiği, 2007’de alacak borç kalmadığı iddia edilmiş ise de alacak ve mahsubun ispat edilemediği; davacının 2015 yılındaki arsa alımında takasta takibe konu senetten kaynaklanan alacaktan hiç bahsedilmediği, ön alım hakkının kullanılıp kullanılmayacağı ihtarında rayiç bedelle satın almak istediği söylemiş,takibe konu senetten bahsetmediği davaya dayanak yapılmaya çalışılmış ise de yukarıda anlatılan ispat kuralı gereğince bu hususların davayı ispata yeterli olmadığı; taslakta tarafların anlaşması halinde tarafların birbirinden hiç borcunun kalmayacağı açıkça beyan edildiği iddia edilmiş ise de bu sadece bir taslak olduğu gibi hangi ilişkide tarafların birbirinden borcu bulunmadığının kabul edildiğinin tartışılması ve ispatı gerektiği anlaşılmış…” gerekçesiyle davanın raddine karar verildiği görülmüştür.Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında bonoya dayalı takip yaptığını, davalı ile aralarında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, bonoda tahrifat yapıldığını, yazıların, imzaların, tarihlerin farklı zamanda atıldığını, bononun davalının ortağı olduğu şirkete destek amaçlı verildiğini, davalıya borçlu olmadıklarının tespitini, kötüniyet tazminatının tahsilini talep etmiştir.Davacının keşidecisi olduğu bononun, dava dışı şirkete destek amaçlı düzenlendiğini, açığa imza atıldığını ileri sürdüğü, TTK’nın 776/2-f ve 680. maddelerine göre, açığa bono düzenlenebileceği, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun yazılı delille ispatı gerektiği, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu, bononun düzenlenmesine neden olan hukuki ilişkinin ispat edilmesi zorunluluğu bulunmadığı, iddiaların yazılı belge ile ispatlanamadığı dosya kapsamından anlaşılmakla mahkemece verilen karar yerindedir.Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış olup, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davacının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 125,50 TL’nin davacıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere sonucunda HMK 361. madde uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/04/2023