Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/2156 E. 2020/1797 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2156
KARAR NO: 2020/1797
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/06/2020
NUMARASI: 2018/827 Esas – 2020/230 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 01/12/2020
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/06/2020 tarihli, 2018/827 Esas, 2020/230 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili, İstanbul Anadolu … İcra Md. … E. sayılı dosyasından; müvekkili şirkete gönderilen yenileme emri ‘nin 06.04.2018 tarihinde tebliğ olması üzerine, icra dosyasının; 16.04.2012 tarihinde Üsküdar … İcra md. … E sayısı ile açıldığını öğrendiğini, İcra dosyasını incelendiğinde; Alacaklı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Md. … E sayılı dosyası ( Yenileme Öncesi İcra Dairesi Ve Dosya No: Üsküdar … İcra md. …E) ile İcra takibi başlattığı, İcra Müdürlüğünce düzenlenen 16.04.2012 tarihli ödeme emri, “Tebliğ evrakı PTT dağıtım merkezinde muhatap firmanın daimi muhasebecisi … imzasına tebliğ edildi” şerhi ile 03.05.2012 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğünü, Ancak, Müvekkili şirketin, hali hazırdaki ortakları tarafından, ödeme emri tebliğ tarihinden çok önce 07.05.2007 tarihinde devralınmış olup; tebliğ tarihi itibari ile adresi de; … mah. … sok. No: … Beyoğlu olduğunu, Müvekkilinin sözkonusu icra takibinden 06.04.2018 tarihinde, yenileme emri tebliği ile haberdar olduğunu, İş bu 03.05.2012 tarihinde, tebliğ tarihinde şirket ile hiç bir surette bağı ve ilişkisi olmayan şahsa, tebliğ edilen usulsüz tebligat ile kesinleştirilmiş olan, icra dosyasına konu faturalardan dolayı, müvekkili şirketin bir borcunun olmaması nedeni ile Evvelemirde takdir edilecek teminat karşılığında, icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi için tedbir konulmasını, müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespit edilmesi ile İcra takibinin iptaline, Çok açık ve bariz şekilde kötü niyetli olarak takip yapan davalının alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takip dosyasında borçlu bulunan … Ltd. Şti. firması adına başlatılan icra takibinde, borçlu şirketin ünvan değişikliği sistem üzerinden otomatik olarak değiştiğini, Yani, davacı tarafın iddia ettiği gibi 2007 yılında devir işlemi olsa idi, takip açıldığında borçlu taraf sistemde … olarak görünmeyeceğini, Kaldı ki; İcra takibi usulüne uygun olarak borçlu şirketin çalışanına 03/05/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, bu durumda davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, davacı tarafın 29.02.2012 tarihli 1.770,00-TL bedelli ve 29.02.2012 tarih ve 4.015,00-TL bedelli faturalara ilişkin hizmetlerin davacı şirket tarafından alınmadığını, hizmetlerin alınmasının şirketin ana sözleşmesi gereği mümkün olmadığını belirttiğini, Ancak, davacı tarafça belitilen hususlar gerçeği yansıtmadığını, Zira, … firması davacı tarafça devralınmış olsa dahi, davacı şirketin takibe konu faturalarla ilgili borcu bulunmadığını, müvekkili kurum kayıtları incelendiğinde, söz konusu faturaların ödenmemiş olduğu ve davacı şirketin borçlu bulunduğu açıkça ortaya çıkacağını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir. İstinafa konu karar, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/06/2020 tarihli 2018/827 Esas, 2020/230 Karar sayılı davanın kabulüne yönelik kararıdır. Davalı vekili, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemeye sunulan delillerin yok sayıldığını, incelenmeksizin rapor düzenlendiğini, davacı borçlunun defterlerinin incelenmemesinin eksiklik olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, icra dosyasına konu edilen faturalar sebebiyle davacı şirketin davalıya borcunun bulunup bulunmadığı, miktarı hususundadır. Açılan dava İİK’nun 72.maddesine dayalı icra dosyası sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, menfi tespit davasına konu olan icra dosyası celp edilmiş, ticaret sicil kayıtları dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişiden hesap yönünden rapor alınmıştır. İlk derece mahkemesince, ” ….Davanın İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davası olduğu, davalı alacaklı tarafından davacı hakkında fatura bedelinden dolayı takip başlatıldığı, takip faturaya dayalı alacağa dayanmış olması ve ilamsız takip olması nedeni ile HMK 190 maddesi gereğince ispat külfetinin davalı taraf üzerinde olduğu, tarafların kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, denetime olanak verecek şekilde düzenelenen rapora göre ispat yükü altında bulunan davalı şirketin, alacak talebinin dayanağı olan fatura içeriği belge hizmetlerinin davacı şirketçe talep edildiğine ve işbu talep sonucu yapılan gerekli işlemler neticesinde faturalar kapsamında yer alan TSE-TSEK belgelerinin hazırlanılarak davacı şirkete verildiğine ve bu hizmetten kaynaklı fatura bedellerine hak kazanıldığına ilişkin ispat yükünü yerine getiremediği, davalı yanca herhangi bir bilgi ve belge sunulmamış olması nedeniyle davacının takip konusu faturalardan kaynaklanan bir borcuda bulunmadığı…” gerekçeleriyle davanın kabulü ile davacının İst. And. … İcra Md. nün … E. sayılı dosyasında takip konusu alacakla ilgili olarak borçlu olmadığının tespitine, davacının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine, karar verildiği görülmüştür. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olması sebebi ile de tarafların itirazları olmasa dahi mahkemece resen nazara alınması gerekir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/2091 Esas, 2014/6831 Karar sayılı ilamında, TSE ile … Ltd. Şti. arasındaki uyuşmazlıkta ” …Türk Ticaret Kanunun 4.maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunun 3.maddesinde, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda, uyuşmazlık,davacı TSE’in faturaya dayalı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın davacının ticari faaliyeti ile ilgili olmadığı….” gerekçesiyle görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesini belirlemiştir. Somut olayda da, TSE’nin fatura alacağına dayalı davalı şirket hakkında yapmış olduğu takibe ilişkin açılan menfi tespit davası söz konusudur. Davacının tacir olmadığı, Yargıtay ilamıyla da anlaşılmıştır. Bu nedenle esasa yönelik istinaf talepleri incelenmeksizin görev yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talepleri incelenmeksizin, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/827 Esas 2020/230 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE, 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 01/12/2020