Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/1413 E. 2023/475 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1413
KARAR NO: 2023/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2016/385 2019/880
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2023
İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 06/11/2019 tarihli ve 2016/385 Esas, 2019/880 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasından 03/12/2009 tarihinde yapılan haciz esnasında verilen icra kefilliğine istinaden icra emri düzenlenerek tebliğe çıkarılmış olup, tebligatın müvekkiline 12/09/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin asıl dosya borçlusu …’ı tanımadığını, haciz yapılan adreste bugüne kadar hiç bulunmadığnı, haczin yapıldığı ve icra kefaletinin alındığı dönemde Antalya Manavgat’ta çalıştığını, haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, imzaya taraflarınca itiraz edildiğini, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1031 Esas sayılı dava dosyasından yapılan incelemede haciz zaptındaki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin TC kimlik numarasının kullanılarak hakkında işlem yapılmasına sebebiyet verildiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu ileri sürerek davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeniyle borcu olmadığının tespiti ile davacı hakkındaki icra kefaletinin ve takibin iptaline, davalının haksız ve kötü niyetli olarak işlem yaptığını, bu nedenle dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, icra takibine devam edilmesi halinde müvekkili mağdur olacağından HMK.209 md.gereğince takibin müvekkili hakkında tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava ile taraflarına husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu fiili haciz işlemi esnasında mahalde bulunan davacı …’ın dosya borcuna faizi ve tüm ferileriyle birlikte rızaen kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiğini, bunun üzerine icra müdürü tarafından davacının beyanının haciz zaptına geçirildiğini ve imzalı alındığını, haciz işleminin Adalet Bakanlığına bağlı icra organları vasıtasıyla yapılmakta olup, fiili haciz işlemi esnasında tanzim olunan zaptın icra memurunun da tevsiki ile resmiyet kazandığını, sunulan mesnetsiz gerekçelerle davacı hakkındaki icra kefaletinin ve takibin iptalinin talep edilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacının takibin tedbiren durdurulması yönündeki talebinin kabulü mümkün olmadığını, davacının müvekkilinin %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesine ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine, davacı tarafın dava konusu takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/11/2019 tarih, 2016/385 Esas, 2019/880 Karar sayılı kabul kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece yargılama gideri vekalet ücretinin davalının vekili üzerinde bırakıldığını, davalının davanın açılmasına ve bunca sene sürmesine sebebiyet vermediğini, hiçbir kusuru bulunmadığını, dava konusu icra takibinde haciz tutanağına kendisini … olarak tanıtan şahısın kefil olarak imzasının alınmasında davalının sorumluluğu bulunmadığını, alacağını uzun süre alamadığı için mağdur olduğunu, kararın kaldırılmasını öncelikle davanın reddine olmadığı takdirde davalı aleyhine yargılama gideri vekalet ücretine hükmedilmemesi şeklinde talep ederek kararı istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacının davalı tarafından başlatılan icra takip dosyasındaki haciz tutanağında yer alan icra kefili imzasının sahte olması, borçla ve kefaletle ilgisi olmaması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “…İhtilaf, 03/12/2009 tarihli tutanakta icra kefaleti sıfatıyla davacı adına atılan imzanın davacıya ait olup olmadığı ve bu sıfatla davacının kefil olunan borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İİK m.8/4’ün “icra ve iflas dairelerinin tutanakları hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir.” şeklindeki hükmü ile icra tutanakları aksi sabit oluncaya kadar muteber kabul edildiğinden davacı icra tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat yükü altındadır. Ancak icra tutanağındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hal olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkeme tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi mümkündür. Bu amaçla İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 03/09/2019 tarihli bilirkişi raporu ile; inceleme konusu haciz tutanağında yediemin bölümünde …’a atfen atılı imza ile …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği görülmektedir. Düzenlenen bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.Davalının istinaf talebi nedeniyle, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği hususu incelenmelidir. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. Davacı hakkındaki icra takibi nedeniyle işbu davayı açmakla takip alacaklısı olan davalıya husumetin yöneltilmesi yerinde olup dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davacının davasında haklı olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece haksız çıkan taraf aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi yerindedir.Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış olup, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davalının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davalının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 752,86 TL’nin davalıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 24/02/2023