Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/55 E. 2021/1222 K. 14.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/55
KARAR NO: 2021/1222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/09/2017
NUMARASI: 2009/425 Esas – 2017/716 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 14/06/2021
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/09/2017 tarihli, 2009/425 Esas, 2017/716 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin T.C. Maltepe Üniversitesi ile 26/05/2006 tarihinde sözleşme ve 09/06/2006 tarihinde ise bu sözleşmeye ek hususların belirlendiği ek sözleşme imzalayarak üniversitesinin MBA ve MYO programlarına ilişkin uzaktan eğitimde gelir paylaşımı modelli kayda dayalı tahakkuk esaslı bir çözüm ortalığı başlattığını, bu eğitimlerin elektronik ortamda uzaktan eğitim şeklinde verileceğinden elektronik ortama atıfta bulunacak şekilde e-MBA ve e-MYO şeklinde tanımlandığını, müvekkili şirket ile davalı arasında imzalı ve sözlü bulunan anlaşmalara uygun olarak tam ve yeterli bir alt yapı oluşturduğunu, verilecek olan hizmete uygun olarak çalışanlar istihdam edildiğini, müvekkilinin yazılı ve sözlü anlaşmalara uygun şekilde tam ve eksiksiz şekilde hizmet verdiğini, davalı kurumun 09/06/2006 tarihinde imzalanan ek sözleşmesi tek yanlı olarak ve hiçbir haklı sebep bildirmeksizin feshettiğini, 3 sene sonunda fesih tarafların faaliyetletlerinde veya hizmetlerinde ya da ödemelerinde acze düşmeleri halinde uygulama alanı bulacağını, müvekkili şirketin tüm alt yapı masrafını ve tanıtım çalışmalarını 6 sene faaliyet göstereceği ve hizmet vereceği düşüncesi ile yaptığını ve bu yapılan masrafın 6 sene içinde karşılanacağının hesaplandığını, bu nedenle davalının 25/06/2009 tarihinden sonraki üç seneye denk düşen kısmını karşılamak zorunda olduğunu, iş bu fesih ile müvekkili şirketin maddi açıdan ağır zarara uğratıldığını ve itibarının zedelendiğini bildirerek; müvekkili şirketin sözleşmelerin 26/05/2009 tarihinden sonraki 3 yıllık döneme denk düşen 87.465,25 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların Türk Lirasına uygulanmakta oldukları en yüksek ticari kredi faizinin şimdilik olmak kaydıyla 10.000,00 Tl’sinin dava tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların Türk Lirasına uygulanmakta oldukları en yüksek ticari kredi faizinin, 26/05/2006 tarihli sözleşme 09/06/2006 tarihli ek sözleşmeye istinaden 2006/2007/2008 seneleri güz ve ilkbahar kayıtları ile öğrencilerin aldıkları ek derslerden kaynaklanan 2008 güz döneminde kayıtları yapılan e-MBA programının 2009 güz dönemine denk düşen 3.dönemi de dahil olmak üzere davalı üniversitenin müvekkili şirkete olan bakiye toplam borç 1.851.600,32 TL sinin ihtarname tarihinden itibaren işletilecek olan en yüksek ticari kredi faizinin şimdilik olmak kaydıyla 60.000,00 TL sinin ihtarname tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların Türk Lirasına uygulanmakta olduğu en yüksek ticari kredi faizinin, müvekkili şirketin sözleşme ve ek sözleşmenin fesih tarihi olan 26/05/2009 tarihine kadar olan bakiye toplam alacağı ve öğrenci kayıtları, üniversitenin ödeme kesintileri ve öğrencilerin aldıkları ek dersleri ihtiva eden 937.857,57 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren ticari bankaların Türk Lirasına uygulanmakta oldukları en yüksek ticari kredi faizinin ve 26/05/2009 tarihinden sonraki 2008 güz döneminde kayıtları yapılan e-MBA programının 3 dönemine ilişkin olmak üzere şirketin mahrum kaldığı kar müspet zarar olarak 913.742,75 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların TL ‘ye uygulamakta oldukları en yüksek ticari kredi faizinin, şimdilik olmak kaydıyla 60.000,00 TL’sinin ihtarname tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların Türk Lirasına uygulanmakta oldukları en yüksek ticari kredi faizinin , davalı üniversitenin talebi ve müvekkili şirketin kabulü ile oluşan sözlü anlaşma kapsamında TTK madde 22 ye istinaden müvekkil şirketin vermiş olduğu ve davalı üniversitelerin kabul ettiği hizmetlerin masraf bedeli olan 11.529.674,48 TL’si ve yapılmış olan ek hizmetler için münasip bir hizmet bedeli olan %30 oranında ücret toplamı 458.902,34 TL’si olmak üzere toplam 1.988.576,82 TL’sinin bu miktar alacağa ihtarname tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların TL’ye uyguladıkların en yüksek ticari kredi faizinin şimdilik olmak kaydıyla 40.000,00 TLsinin vu bu miktar alacağa ihtarname tarihinden itibaren işletilecek olan bankaların TL ye uygulanmakta olan en yüksek ticari kredi faizinin, 50.000 TL manevi tazminatın ve bu miktara dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizin ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu 01/03/2017 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkili üniversite ile davacı arasında üniversite tarafından gerçekleştirilen ve uzaktan eğitim programları çerçevesinde açılan intenet bazlı meslek yüksekokulu ve internet bazlı işletme yüksek lisans programlarının yürütülmesinde şirket tarafından internet ve teknolojileri vasıtasıyla eğitim yönetim sistemi hizmetlerinin sağlanması hususunda tarafların sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin olarak 26/05/2006 tarihli ana sözleşme ile 09/06/2006 tarihli ek sözleşme imzalandığını, ana sözleşmenin 6.maddesinde iş bu sözleşme hükümlerinin 15/06/2005 tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği, taraflar arasında kabul ve beyan olunmakta ve 26/05/2006 tarihinden itibaren 6 öğrenim yılı için geçerliliğini koruyacağının kararlaştırıldığını, ancak 3 yılın sonunda 6 ay önceden ihbar etmek şartıyla tarafların fesih yetkisine sahip olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olarak 26/05/2009 tarihinde sözleşmenin sona ermesine ilişkin bir ikale sözleşmesi ve uzlaşma tutanağı taslağı hazırladığını, ve Kartal 3.Noterliğinin 19/11/2008 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, davacı yanın üniversiteden 6 yıllık bir masraf talebinde bulunması ya da sözleşmenin yürürlükte olduğu 3 yıla ait masrafları istemesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmenin gelir paylaşımı esasına dayandığını, davacının hizmet verdiği dönemlere ilişkin %70’lik gelir payı olarak toplam 7.051.222,35 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın fesih tarihinden sonraki dönemleri de kapsayacak şekilde hizmet vermediği halde gelir paylaşımının devam etmesi gerektiği yönündeki iddia ve taleplerinin dayanaksız olduğu, davacının sözleşmenin bitim tarihi olan 26/05/2009 tarihinden önce sanal sınıf hizmetini kestiniğini, bu durumun Kartal 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/86 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, müvekkilinin bu 2009 güz döneminde hizmete girmesini planladığı MUDES sistemini, öğrencilerin daha fazla mağdur olmaması amacıyla 2009 bahar döneminde devreye sokmak zorunda kaldığını, davacının manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu ve talep edilen faizlerin de fahiş bildirerek; davacının açmış olduğu davanın reddine, karşı davasında da; davacı karşı davalı şirketin verdiği hizmeti süresinden önce kesmesi nedeniyle sanal sınıf uygulamasına girişleri engellediği, öğretim elemanlarının ücretlerini ödemediği, üniversitenin itibarını zedelediği, öğrencilerin mağdur olduğu, üniversiteye şikayet maillerinin gönderildiğini, üniversitenin logosunu kullanarak kendisinin haksız kazanç sağladığını, bu durumunun Kartal 3 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/132 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, manevi zarara uğrayanın davacı karşı davalı şirket değil müvekkilleri üniversite olduğunu bildirerek maddi zarara ilişkin 764.730,28 TL’nin ticari faizi ile 50.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davacı/karşı davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İstinafa konu karar, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/09/2017 tarihli 2009/425 Esas, 2017/716 Karar sayılı asıl dava ve karşı davanın ayrı ayrı reddine yönelik kararıdır. Davacı karşı davalı vekili, mahkemenin vermiş olduğu ret kararının yerinde olmadığını, davalı tarafça gerçekleştirilen feshin haksız, kusurlu ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.maddesindeki fesih maddesinin yanlış yorumlandığını, tarafların altı yıllık sözleşmede üç yılın sonunda haklı sebep ileri sürmeksizin sözleşmeyi feshedebileceğine ilişkin tespitin yerinde olmadığını, müvekkilince yapılan masrafların altı sene için hesaplanarak yapıldığını, müvekkilinin tam ve eksiksiz faaliyette bulunurken ve ödememe almamasına rağmen hizmetleri gerçekleştirdiğini dolayısıyla haklı bir sebep bildirmeksizin sözleşmenin feshedilmesinin yerinde olmadığını, teklif edilen ikale sözleşmesi ve azlaşma tutanağı taslağının ticari teamüllere, iyi niyet kurallarına hiç bir şekilde uymadığını, müvekkili şirketin e-MBA ve e-MYO programlarında ders verecek olan tüm öğretim elemanlarının ders teklif ücretlerini peşin ödediğini, üç yılın sonunda sözleşmenin haklı bir sebep olmaksızın feshedilmesi nedeniyle müvekkilinin zararının oluştuğunu, projenin tüm finansmanını üstlenen müvekkili şirketin kazançtan aldığı ve alması gereken %70 lik payın önemli bir kısmının teknik alt yapı, tanıtım, malzeme ve insan kaynakları masrafları ile şirket tarafından üstlenilen öğretim üyesi telif ve hizmet sözleşmelerine harcandığını, verilen bir kısım hizmetlerin bedellerinin ödenmediğini, davalının ikale sözleşme ile mevcut sözleşme şartlarının müvekkili aleyhine değiştirerek sözleşmeyi feshetme tehdidinde bulunduğunu bunun da TMK.’nun 2.maddesine aykırı olduğunu, yerel mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu müvekkilinin hak edişleri hususunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, davalının ihtarda kayıt esasına göre değil de tahsil esasına göre ödeme yapacağını ve bu ücretlerin sadece öğrencinin müvekkili şirketten hizmet aldığı döneme ait olacağını beyan eden ihtarına rağmen bilirkişilerin tahakkukun muacceliyet esasına göre tespit edilmesi gerektiği yönündeki değerlendirmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi raporlarının yeterli olmadığını, basit bir hesaplamayla bile müvekkilinin 1.378.172,00 TL alacağı bulunduğunu, sözleşmenin feshi nedeniyle hiç bir yerde kullanılmayacak on senelik olarak satın alınan hizmetin sadece üç senelik kısmının talep edildiğini, müvekkilinin taraflar arasında sözleşmede bulunmamasına rağmen davalı tarafça talep edilen hizmetleri yerine getirdiği bu sebeple de alacaklı olduğunu, davalı taraf ile yapılan ilk sözleşmede, davalı tarafın açıkça maliyeti daha az olan asenkron eğitim modelini benimseniş ve sözleşme buna göre düzenlenmişken davalı tarafın istekleri ile söz konusu eğitim modeli yapılan alt yapı, teknik ve hizmet masrafları ile senkron olarak müvekkili şirketçe yeniden düzenleme yapıldığını ve hizmet sağlamaya devam edildiğini, iki hizmet modeli arasında ciddi farklılıklar bulunduğunu, üniversitenin sözlü talebi üzerine hazırlanan ve verilen hizmetin bulunduğunu beyan ederek dava dilekçesindeki tüm taleplerinin kabulü gerekirken davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı – karşı davacı vekili, mahkemenin karşı dava yönünden vermiş olduğu ret kararının yerinde olmadığını, davacı karşı davalının taraflar arasında akdedilen sözleşmeyi ihlal ettiği dosya kapsamında yer alan bilgi belge ve bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu, bu nedenle müvekkili üniversitenin uğradığı zararların tahsil edilmesi gerektiğini, müvekkilinin eğitim gibi önemli bir kamu hizmeti yürüttüğünü, eğitim devamlılığını sağlamak amacıyla bir takım önemler almasının zorunlu olduğu hallerde davacı karşı davalı şirketten izin alınmasının gerektiği tespitinin yerinde olmadığını, mahkemenin üniversitenin kayıp ve zararlarına istinaden ileri sürdüğü taleplerin tahsilatı yapan üniversite olması nedeniyle tanzim edilen faturaların kabul edilmesi nazara alınarak taleplerinin haksız olduğunun belirlenmesinin yerinde olmadığını, müvekkili üniversitenin yönünden davacı karşı davalının sözleşme süresi sona ermeden önce sanal sınıf uygulanmasına girişleri engelleyerek rekabet halinde olduğu diğer vakıf üniversiteleri nezdinde vaad etmiş olduğu eğitim hizmetlerini sağlayamadığı yönünde bir izlenime sebep olduğunu bunun da itibar kaybına yol açması nedeniyle manevi tazminatın şartlarının oluştuğunu, davacı karşı davalının eylemleri nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını bu nedenle de sözleşmede yer alan hükümler kapsamında sözleşmeyi feshettiğini, bilirkişi raporlarının çelişkiler içerdiğini beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE:Taraflar arasında 26/05/2006 tarihli sözleşme imzalandığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, bu sözleşmenin davalı karşı davacı üniversite tarafından sözleşmenin 6.maddesi kapsamında fesih hakkını kullanmasının haklı bir sebebe dayanmasının gerekip gerekmediği, haklı bir sebep bildirmeden altı yıllık sözleşmenin üç yılın sonunda taraflara haklı sebep ileri sürmeksizin fesih hakkı tanıyıp tanımadığı, davacı karşı davalının fesih nedeniyle üç yıllık döneme ait uğradığı bir zararının bulunup bulunmadığı, bunu talep edip edemeyeceği, ek sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle zararın bulunup bulunmadığı, verilen hizmetlerin bedelinin alınıp alınmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmeye konu hizmetin hangi usul esas alınarak ödeneceği her iki tarafın sözleşmenin feshinden kaynaklı zararlarının oluşup oluşmadığı, talep ettikleri alacak kalemlerinin yerinde olup olmadığı, manevi zararın oluşup oluşmadığı hususundadır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, ” ….Sözleşmenin 6.maddesinde her iki tarafa da 3 yılın sonunda 6 ay önceden ihbarda bulunmak koşulu ile sözleşmeyi feshetme yetkisi verilmiş olup, fesih yetkisinin haklı sebeplerle kullanılabileceğine ilişkin herhangi bir şartta sözleşmede bulunmadığından davalı karşı davacının sözleşmeyi feshetmesinin usulüne uygun olduğu, usulüne uygun olarak bir hakkın kullanılmış olması sebebiyle davacı karşı davalının sözleşmesinin feshinden kaynaklanan kar kaybı, erken fesih tazminatı talep edemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Davacı karşı davalının sözleşmenin fesih tarihine kadar doğan alacaklarını talep edebileceği, bu talebe bağlı olarak da sözleşmenin 5 ve ek sözleşmenin 1.5 maddelerinin yorumlanması gerekmektedir. Sözleşmenin 5.maddesinde üniversitenin öğrencinin ödeme yükümlülüğünü kayıt esnasında belirleyeceği, şirkete karşı olan ödeme yükümlülüğünün de öğrencinin kayıt esnasında belirlenen ödeme yükümlülüğüne (peşin veya taksitle) ilişkin tarihi takiben 5 iş günü içerisinde doğacağı, ek sözleşmenin 1.5 maddesinde ise taraflar arasındaki paylaşımın belirlenen ücretler esas alınarak sözleşme ve eki protokol ile belirlenen indirim, burslar, kdv ve tahsil masrafları düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden hesaplanacağının düzenleme konusu yapıldığı, iki hükmün birlikte değerlendirilmesi sonucunda taraflarca gelir payı ödemesi bakımından tahsil esasının benimsendiği, sözleşmenin 5.maddesinde peşin veya taksitle ibaresi yer aldığından eğitim ücretinin kayıt esnasında değil daha sonraki bir tarihte tahsili anlamının kullanıldığı, yine tahsil masrafları ibaresinin ek sözleşmenin 1.5 maddesinde yer aldığı, tüm bu ibareler bir arada değerlendirildiğinde öğrencinin kaydedilmesi ile birlikte tahakkuk edecek ücretin paylaşıma konu olabileceğinin benimsenmediği, eğitim ücretinin öğrenci tarafından ödenmemesi ihtimalinde gündeme gelen tahsil masrafların da paylaşıma konu edildiği, bu sebeple davacı karşı davalının sözleşmenin yürürlükte bulunduğu dönem içerisinde muaccel hale gelerek tahsil edilmiş bir kısım gelir payının kendisine ödenmediğini ispat etmesi gerektiği, davalının ticari defterlerinde yapılan incelemeler sonucunda sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönem içerisinde toplam 5.319.847,24 TL’lik tahsilat sağlandığı, bu gelirlerin elde edilmesi için davalı üniversitenin 7.281,583,75 TL masraf yaptığı ve projeden zarar ettiği, sözleşmenin 5.maddesi uyarınca hizmet bedelinin gelir paylaşımı esasına göre belirleneceği üniversite tarafından açılacak programlara kayıt yaptıracak öğrenci sayısına bağlı olarak tarafların gelir oranlarının %30’unun üniversiteye, %70’inin de davacıya ait olacağının kararlaştırıldığı, aynı maddede gelir paylaşımında şirket payının hesaplanmasında üniversite tarafından ilan edilen ücretler, taksitle ödemeler, eki vade farklarının dahil tutarlarda dikkate alınacağı, ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen öğrencinin kaydı silindiği taktirde üniversitenin şirkete karşı bu öğrenciye ilişkin ödeme yükümlülüğünün olmayacağının kararlaştırıldığı, ek sözleşmenin 1.5 maddesinde de taraflar arasındaki paylaşımın belirlenen ücretler esas alınarak sözleşme ve eki protokol ile belirlenen indirim, burslar, kdv ve tahsil masrafları düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden hesaplanacağının kararlaştırıldığı, bu maddelere göre yapılan hesaplama sonucu sözleşmenin fesih tarihine kadar tahsil edilen 5.319.847,24 TL’den %8 oranındaki kdv’nin düşülmesi suretiyle bulunan 4.925.784,48 TL’nin %70 oranına tekabül eden 3.448.049,14 TL’nin davacı tarafından talep edilebileceği, davacının dava dilekçesinde 2006/2007/2008 dönemine ilişkin üniversitenin toplam borcunun 8.726.670,98 TL olduğu, bu borcun 6.875,070,66 TL’sinin davalı tarafından ödenmiş olduğunun beyan edildiği, bu durumda sözleşmenin fesih tarihi itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği ek bir hizmet bedelinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davacının talepleri arasında yer alan personel gideri, malzeme ve hizmet faturaları, öğretim elemanı ödemeleri ve telif ücretlerini ödeme yükümlülüğünün sözleşmenin 4,6 maddesi uyarınca davacı şirket tarafından gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı, bu sebeple davacının alacak talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. … Alacağını destekleyen herhangi bir delili dosyaya sunamamış olduğundan sözleşmenin 4.maddesinin değerlendirilmesi gerekmekte olup sözleşmenin 4.maddesi kapsamında bu işlerin yapılması gerektiği ve ek ücret talebine imkan vermediği, davacının aksini hukuken geçerli delillerle kanıtlaması gerektiği, buna ilişkin delillerin dosyada bulunmadığı, ayrı bir şifai sözleşmenin taraflar arasında akdedildiğine ilişkin yazılı bir belgenin de sunulmadığı anlaşıldığından davacının sözleşme dışı yaptığını iddia ettiği işlere yönelik alacak talebinde bulunamayacağı sonucuna varılmıştır. …Sözleşmede eğitimin uzaktan eğitim (sekron), veya asekron olarak mı verileceği konusunda herhangi bir belirlemenin yapılmadığı, sözleşmede sekron veya asekron eğitim sistemlerinden hangisinin seçildiği belirli olmamasına rağmen eğitimin asekron olarak başlatıldığı, davacı tarafından sekron eğitim hizmeti vermenin sözleşme kapsamında bulunmadığının iddia edildiği, sekron eğitimin sözlü anlaşmaya göre başladığı daha sonra da sonlandırıldığının bildirildiği, bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere sözleşmede hizmetin sekron eğitimi kapsadığı, net olmamakla birlikte sözleşmenin 4.1.2 maddesinin değerlendirilmesi sonucunda asekron eğitimin kapsamına girecek imalar barındığı, davacı tarafın sekron eğitimi vermesi daha sonra da kesmesi davalı karşı davacının bu hizmetin verilmemesi sebebiyle bizzat kendisinin bu hizmetin yürütülmesini sağlamak için başkalarına ödeme yapıp bu ödemelerle ilgili tazminat talebini ileri sürebilmesi için TBK.nun 113.maddesine göre davacı şirketten borcun kendisi tarafından ifasına izin verilmesini talep etmesi gerektiği, izin almaksızın işi kendisinin yaparak davacıdan bu bedeli talep etmesinin mümkün olmadığı, davalının sekron eğitim hizmeti verme yükümlülüğünün ifasında davacının temerrüt halinin varlığını ispat edemediği, ayrıca temerrüt halinin varlığını ispat etmiş olsa dahi TBK.nun 113.maddesi uyarınca gerekli izni almaksızın edimi kendisinin ifa etmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple davalı karşı davacının sözleşmenin sona ermesindeki 3 aylık dönemde bizzat yürüttüğünü iddia ettiği sekron eğitim hizmetinin yürütülmesi amacıyla yaptığı masrafların tazminini talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. …Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin değerlendirilmesinde, gelir paylarının belirlenmesine yönelik bütün sürecin davalı karşı davacı üniversite tarafından yönetildiği, tahsilatların kendisi tarafından yapıldığı, gelir paylarının da kendisi tarafından hesaplandığı, bu hesaplamalar dikkate alınarak davacı şirketçe faturaların düzenlenip davalı üniversiteye tebliğ edildiği, yine davalı üniversitenin bu fatura bedellerini ödediği dikkate alındığında davalı karşı davacı üniversitenin kendisini borçlu zannederek hataen ödeme yaptığını düşünmesi ihtimal dahilinde olmadığından fazladan ödemeyi hataen yaptığına ilişkin de davalı üniversite tarafından herhangi bir delil sunulmadığından bu talebin istenebilir olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı karşı davacı sözleşmenin ihlalinden dolayı manevi tazminat talebinde bulunmuş olup tüzel kişilerin ticari onur ve saygınlık, kişilik hakları zedelendiğinde manevi tazminat talep edebilme hakları mevcut ise de; davalı karşı davacı kişilik haklarının ne şekilde ihlal edildiğini bildirmediği gibi davacının sözleşmeden doğan borcunu ihlal etmesinin davalının ticari onur ve saygınlığını zedelediği ispat edilemediği….” gerekçeleriyle asıl ve karşı davadaki tüm taleplerin ayrı ayrı reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı – karşı davalının sözleşmenin feshinden kaynaklanan kar kaybı, erken fesih tazminatı talebi taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmenin 6.maddesinde altı ay önce bildirilmek kaydıyla üç yılın sonunda her iki tarafa da sözleşmeyi haklı bir sebep göstermeksizin feshetme yetkisi vermesi nedeniyle bu taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı – karşı davalı her ne kadar sözleşmenin fesih tarihine kadar vermiş olduğu hizmet bedellerini talep edebilecek ise de, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşme ve taraf kayıtlarına göre bilirkişilerce yapılan inceleme sonucunda fesih tarihi itibariyle davacının yapılan ödemeler nazara alındığında herhangi bir alacağının bulunmadığı tespiti karşısında bu yöndeki iddialar da ispatlanamamıştır. Yazılı sözleşme haricinde verildiği iddia edilen ve ayrı bir hizmet bedeli talep edilen sözlü anlaşmanın varlığı davacı tarafından ispatlanamamıştır. Sözleşmenin 4.maddesi kapsamında da davacının sözlü anlaşma kapsamında verdiğini belirttiği hizmetlerin zaten yapılması gereken işler olduğu ve ek ücret talep hakkının bulunmadığı bilirkişilerce tespit edilmiştir, bu nedenle bu yöndeki taleplerde yerinde görülmemiştir. Davalı karşı davacı üniversite, sözleşmenin feshinden önceki üç aylık döneme ilişkin davacı karşı davalının hizmet vermediği iddiasıyla bu dönemde üniversite tarafından verilen hizmet bedelleri talep edilmiş ise de, sözleşmenin 4.1.2 maddesinin asenkron eğitimini benimsemesi dolayısıyla senkron eğitim konusundaki üç aylık döneme yönelik üniversitenin davacıdan izin almaksızın edimini kendisi ifa etmesi nedeniyle bundan kaynaklı zararının bulunduğu yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir. Davalı karşı davacı üniversitenin fazla ödeme iddiasında bulunması, dosyada toplanan tüm deliller, üniversitenin gelir paylarını kendisi belirlemesi ve fatura etmesi, ödeme yapması nazara alındığında, hataen fazla ödeme yaptığına ilişkin iddia da dosyada toplanan deliller kapsamında soyut iddiadan ileri gidememiştir. Tüzel kişiler de manevi tazminat talep edilebilir ancak ne şekilde manevi zarara uğradığının da ispatlanması gerekir. Sadece sözleşmeye aykırılık iddiası manevi zararın oluşması için yeterli değildir. İspatlanmayan manevi tazminat talebinin reddine dair verilen karar da yerindedir. Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla tarafların tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür. Her iki tarafın dosyada davacı sıfatlarının bulunması nedeniyle aleyhlerine maktu istinaf harcına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacı – karşı davalı ile Davalı – karşı davacının istinaf kanun yolu başvurularının ESASTAN REDDİNE, İstinaf başvurusu için yatırılan peşin harcın mahsubuyla bakiye 23,40 TL harcın hazine adına davacı – karşı davalıdan tahsiline, İstinaf başvurusu için yatırılan peşin harcın mahsubuyla bakiye 23,40 TL harcın hazine adına davalı – karşı davacıdan tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuranlar üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda HMK 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu. 14/06/2021