Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/3757 E. 2020/43 K. 09.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3757
KARAR NO : 2020/43
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : 2018/1309 2019/945
DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 09/01/2020
BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 15/10/2019 tarihli ve 2018/1309 Esas, 2019/945 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
Davacı vekili özetle; müvekkilİ ile davalı satıcı arasında 07.05.2011 tarihli 2253/B10 sözleşme nolu N Merkez Konut/İşyeri Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre, … ili … İlçesi … ada … parselde kayıtlı … numaralı bağımsız bölümün müvekkilinesatışının gerçekleştirilmesinin kararlaştırıldığını, İş bu sözleşmenin eki niteliğinde düzenlenen 07.05.2011 tarihli ek maddeler başlıklı sözleşme ekinde “satıcı … Ticaret Ltd.Şti ile ALICI … arasında imzalanan 07.05.2011 tarihli … Standart Teknik Şartname ve Mahal listesine aşağıdaki maddeler eklenmiştir” denildiği, davalı yanca taşınmazda yapılması gerektiği halde sözleşmeye aykırı davranılmak sureti ile yerine getirilmeyen hususlar bakımından davacı tarafından ege sigorta eksperliğinden özel maliyet tespit raporu talep edilmiş, eksperlikçe düzenlenen 31.12.2017 tarihli maliyet tespit raporunda; … ili … ilçesi … ada … parselde kayıtlı … Mah. …. Cad. No:… Esenyurt adresinde bulunan … isimli inşaat projesinin 1. Katında bulunan 22 numaralı bağımsız bölümün 07.05.2011 tarihinde davalı tarafından müvekkile 200.000,00 TL bedelle satışının yapıldığı, satıcı ile alıcı arasında imzalanan 07.05.2011 tarihli … Standart Teknik Şartname ve Mahal listesine satıcı tarafından mekanik ve elektrik tesisatın çekilmesi, doğrama takılması, duvarların boyaya hazır hale getirilmesi, asma tavan yapılması ve zemine şap atılması maddelerinin eklendiği ve sözleşmenin bu hali ile alıcı ve satıcı tarafından 07.05.2011 tarihinde imzalandığı tespit edildiğini, davalı yanın sözleşmeye aykırı davranışı sebebi ile müvekkilinin uğramış olduğu zararın taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ek protokol kapsamında müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, davalının sözleşmeye aykırı davranışı sebebi ile müvekkilinin uğradığı zarar kapsamında şimdilik 30.000 TL ‘nin 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasında 07.05.2011 tarihinde Harici Konut/İşyeri Satış Vaadi Sözleşmesi ve 18.09.2013 trihinde ise ‘Ek Protokol”un imza altına alındığını, Davacının bu sözleşme ve Ek Protokok ile; müvekkili şirketin yapımını üstlendiği … İli, … İlçesi, … Ada, … Parsel’de kayıtlı, … Mah. … Cad. No:… Esenyurt/İSTANBUL adresinde bulunan … Projesindeki … Blok 1. Kat 22 Numaralı bağımsız bölümü peşin 200.000,00 TL bedelle satın almayı vaad ve taahhüt ettiğini, Davacıya 21.01.2014 tarihinde davet mektubu gönderilmiş ve 15 gün içinde sözleşme konusu taşınmazı teslim alması istendiği, Akabinde Söz konusu bağımsız bölümün kat irtifak tapusu davacıya 21.03.2014 tarihinde tapuda devredildiğini, sözleşme konusu taşınmazı devri ile birlikte 21.03.2014 tarihinde davacıya fiilen teslim edildiğini, dava konusu taşınmazın bu tarih itibari ile davacının tasarrufunda ve kullanımında bulunduğunu, somut olayda, Davacının “Tüketici” olduğu, taraflar arasındaki işleminde “Tüketici İşlemi” olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığında 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı, bu nedenle, söz konusu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektiğini, dolayısıyla huzurda görülen davada, Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığını, görevli ve yetkili Mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmesini savunmuştur. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 15/10/2019 tarih, 2018/1309 Esas, 2019/945 Karar sayılı görevsizlik kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu, taşınmazın kişisel amaçlar dışında belirli bir meslek icrası belirli bir üretimde kullanma, yeniden satış, kiraya verme, ticari olarak kullanma gibi mesleki veye ticari amaçlarla satın alanlar tüketici kabul edilmezler. Davacının taşınmazı teslim alması durumunda ticari faaliyet icra edip geçimini sağlamayı amaçladığını, tüketici olarak hareket ettiğinin kabul edilemeyeceğini, ilk derece mahkemesinin görevli olduğunu, bu nedenle kararının kaldırılmasını istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı tarafından davalı şirketten satın alınan dükkana ilişkin davalının sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle uğradığı zararın tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece davacının tüketici olduğu, taraflar arasındaki işlemin de tüketici işlemi olduğu gerekçesiyle tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verdiği görülmüştür. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacının satın aldığı dava konusu taşınmazın dükkan olduğu, davacının tüketici olmadığı tüm dosya kapsamıyla sabittir. Kaldı ki; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda davacının satın aldığı dükkanı davacı gerçek kişi olarak satın aldığından ticari nitelik arz etmeyen dava konusu olayda genel mahkemelerin görevli olduğu açıktır. Mahkemece asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi açıklanan nedenlerle yasaya aykırıdır. Davacı istinaf talebinde kısmen haklı olup kararın kaldırılarak belirtilen şekilde karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacının istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,İlk derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA, Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlara göre incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkemesine İADESİNE,İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı taraftan alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 10,00 TL harcın ilk derece mahkemesince davalıdan hazine adına tahsiline, İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 165,70 TL (istinaf başvuru harçları toplamı) ile 44,00 TL (posta masrafı) olmak üzere toplam 209,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 09/01/2020