Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/3740 E. 2020/47 K. 10.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3740
KARAR NO : 2020/47
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2019
NUMARASI : 2018/853 2019/668
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/01/2020
İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 20/06/2019 tarihli ve 2018/853 Esas, 2019/668 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında güvenlik hizmetlerinin temini maksadıyla sözleşme düzenlendiğini, müvekkili tüm edimlerini yerine getirdiği halde davalı iş bu hizmetlerin bedelini ifa yükümlülüğüne yerine getirmediğinden müvekkil şirket tarafından İstanbul Anadolu …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile alacağın temini amacıyla ilamsız takip başlattığını, ancak davalı tarafın bu takibe haksız ve kötü niyetle itiraz ettiğini, borçlu icra takibine, dosya borcuna, faiz oranına, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz etmiş sözleşmedeki imzasına itiraz etmediğini, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali gerektiğinden bu davanın açıldığını, davanın kabulü ile itirazın iptali ve icra takibinin devamına, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz nedeniyle borçlu aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı ile site yönetimi bünyesindeki güvenlik hizmetini yürütecek personelin istihdamı hakkında sözleşme yapıldığını, öncelikle dosyanın İstanbul Anadolu İş Mahkemeleri’ne gönderilmesini talep ettiklerini, davacı firma tarafından faturalandırılan fakat işçilere ödemesi kendilerince yapılan tazminat kalemleri yönünden herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacı … yönetiminin üst işveren sıfatı bulunduğunu, alınan hizmete ilişkin memnuniyetsizliğine ilişkin sözleşmenin fesih iradesi ilgili firmaya 28.12.2017 tebellüğ tarihli iadeli taahhütlü mektup yolu ile bildirildiğini, site yönetimi yöneticisi ve vekili sıfatı ile bizatihi davacı firma yetkilisi …’A sözleşmenin feshi sebebiyle çalışan personellerin kıdem ve ihbar tazminatı hesabının yapılması, nihayetinde bu alacak kaleminin sözleşmelerin bidayetinden beridir faturalandırıldığı, davalı … yönetiminin sözleşmenin feshi ile ilgili ihbar öneline uyulduğu, personelin başkaca bir işçilik alacağı talebinin olmadığı, çalışan 3 personelin de iştirak edeceği toplantı sonrası hesap edilecek ve karşılıklı mutabakat ile anlaşılacak rakam sonrası personelin muvafakati ve ibrası sonrası işçilik alacaklarının personel hesabına ödenmesi, artık kalan bir rakam olması halinde firmaya bakiye hesabın kapatılması teklif edildiğini, ancak görüşmeden herhangi bir netice alınamadığını, akabinde işçilik alacaklarının tahsili maksadıyla çalışan personeller evvela site yönetimine yazılı müracaat ederek alacaklarının ödenmesini talep ve ihtar edildiğini, taraflarca İstanbul Anadolu Arabulucuk Bürosu’nun sırasıyla 2018/3531, 2018/3534 ve 2018/3532 arabulucu büro dosya numaralı dosyası üzerinden yasal arabuluculuk uzlaşma toplantısı yapıldığını, çağrılmasına rağmen davacının toplantıya icabet etmediğini, işçilik alacaklarının fesih anında nakden ve defaten ödeneceği iş kanunun amir hükmü gereği olduğunu, davacı firma ile yapılan hizmet sözleşmesinin 10. maddesine göre ödenmeyen tüm işçilik alacaklarından davacı firmanın münhasıran sorumlu olacağı da kayıt altına alındığını, dava dilekçesindeki alacak kalemini … A.Ş sıfatı ile 28.05.2015 tarihi ile 18.03.2016 tarihleri arası dönemin ödenmeyen borcu olarak ifade etmiş ise de dava dilekçesinde belirtilen dönemi kapsayan …Ltd. Şti imzalı güvenlik hizmet sözleşmesi de dilekçelerinin ekinde olduğunu, bu dönem itibarı ile hem … A.Ş hem de … Ltd Şti tarafından ayrı ayrı imzalanmış sözleşmeler bulunduğunu, davacının … Ltd Şti ile hem hukuki hem de organik bağı olduğunun en açık delili olduğunu her iki firma da aynı faaliyet kolunda hizmet verdiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen üç personel bu firmalarda sözleşmenin fesih anına kadar fasılasız çalıştığını, netice itibari ile davanın reddine, davalı lehine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davanın … ve …’a ihbarını işçilik alacağından kaynaklı talep olması nedeniyle dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu İş Mahkemeleri’ne gönderilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekâletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini savunmuştur.İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 20/06/2019 tarih, 2018/853 Esas, 2019/668 Karar sayılı usulden red kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, taraflar arasında hizmet sözleşmesi yapıldığını, tarafların tacir olan ve ticari işten kaynaklı bir alacağın varlığının söz konusu olmadığını, hizmet alımı sebebiyle müşterek işveren olan tarafların sonlandırılan sözleşme akabinde çalışan işçilerin işçilik hakları mevcut olup olmadığı ve bu meblağın takas ve mahsup konusu yapılıp yapılmayacağı noktasında düğümlendiğini, her ne kadar davacı yana bir hizmet alımı söz konusu ise de site yönetiminin üst işveren sıfatı bulunduğunu, bu nedenle iş mahkemelerinin görevli olduğunu, mahkemece verilen görevsizlik kararının kaldırılarak dosyanın görevli iş mahkemelerine gönderilmesini istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan güvenlik sözleşmesi kapsamında davalı … tarafından ödenmeyen hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın satıcı, sağlayıcı ya da müteşebbis olması, yapılan işlemin de tüketici işlemi niteliğinde bulunması gereklidir.Somut olayda, davalı … ile davacı arasında güvenlik hizmeti alım sözleşmesi imzalandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 25.02.2016 tarih, 2016/2053 Esas, 2016/5865 Karar sayılı ilamı, 10.05.2017 tarih, 2016/779 Esas, 2017/5751 Karar sayılı ilamı, 02.05.2014 tarih, 2013/32630 Esas, 2014/14235 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece, davada Tüketici Mahkemesi görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmadığından, mahkemece verilen görevsizlik kararı yerinde olup istinaf talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 10,00 TL’nin davalıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 10/01/2020