Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/3609 E. 2020/164 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3609
KARAR NO : 2020/164
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/10/2017
NUMARASI : 2016/155 Esas – 2017/300 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/10/2017 tarihli, 2016/155 Esas, 2017/300 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirketin donatanı/işleteni olduğu … adlı yabancı bayraklı gemide (kimyasal tanker) güverte lostromosu olarak çalışırken 10/06/2009 tarihinde iş kazası geçirdiğini, kaza sonucu sağ gözünün tamamen kapandığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini ve gözü görmeyen müvekkiline kendisi işten ayrılmış gibi tutanak düzenlendiğini, meydana gelen olayda müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, tüm sorumluluğun gerekli iş güvenliği ve iş sağlığı önlemlerini almayan davalıya ait olduğunu, müvekkilinin gözünün kapanmasının ardından derhal hastaneye götürülmediğini, ilk tıbbi müdahalesinin yapılması için geminin seferini tamamlamasını beklenildiğini, müvekkilinin tedavi sonrası düzenlenen sağlık raporunda sağ gözünün geçirdiği iş kazası sonucu görme yeteneğini tamamen yitirdiğini, düzelme olasılığı kalmadığını ve %27 oranında malul kaldığının Rize Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu tarafından tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkili hakkında Rize Valiliği Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği tarafından gemi adamı olamaz kararı verildiğini, tek geliri maaşı olan müvekkilinin sağlığını ve mesleğini kaybetmesinden sonra ailesinin geçimini sağlayamaz hale geldiğini, işbu davada vekil olarak verilecek hizmet karşılığında vekil olarak ücret almayacaklarını, mahkeme masrafları bir yana geçimini dahi sağlayamadığını ispat ettiğinden adli müzaheret talebinin kabulünü, müvekkilinin maddi ve manevi zararının tazmini için davalı işverene başvurulmuş olmasına rağmen cevap alınamadığını, bu durum davalının müvekkilinin maddi ve manevi zararını karşılamak niyetinde olmadığını gösterdiğinden … adlı kimyasal tankerin seferden men edilmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu beyanla HUMK 465.maddesi hükümleri uyarınca adli müzaheret talebinin kabulüne, şimdilik 95.172,00 TL tutarındaki alacağın davalıdan tahsiline ve alacağın teminat altına alınması için “…” IMO numaralı … adlı geminin ihtiyati tedbir kararı verilerek seferden men edilmesine, TTK 1235.maddesi uyarınca … adlı gemiye kanuni rehin hakkı tesis edilmesine, davalı tarafından gemi yerine kaim olmak üzere teminat yatırılması halinde alacağın teminattan karşılanmasına imkan tanınması ve bu doğrultuda hüküm kurulmasına, alacağa iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 3095 sayılı kanun gereği işlemiş ve işleyecek en yüksek yıllık orana göre faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederek İstanbul 51. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduklarından bahisle görevsizlik kararı verilerek, dosya İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne tevzi edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yabancı bir donatana ait yabancı bayraklı bir gemide çalışması ve hadisenin gemide meydana gelmesinin davada yabancılık unsuru bulunduğunu gösterdiğini, MÖHUK çerçevesinde dosya hakkında yetkisizlik kararı verilmesinin gerektiğini, davacının 10/06/2009 tarinde iş kazası geçirdiğini iddia ettiğini, davanın açılış tarihine göre zamanaşımı def’i doğrultusunda davacı taleplerinin külliyen reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacının işvereni olmadığını, müvekkilinin pasif husumeti bulunmadığını, iş sözleşmesinin akdedilmesine müvekkili tarafından aracılık yapılmış olmadığından müvekkiline izafeten dahi olsa pasif husumet tevcih edilebilmesi mümkün olmadığını, davacı tarafından sunulan belgeler arasında herhangi bir kaza raporu olmayıp davacı tarafından gemide iş kazası geçirildiği yönündeki davacı beyanlarını ispat edebilir nitelikte hiçbir belge sunulmadığını, davacı tarafından işverenin kim olduğu hususunun da ispat edilemediğini, yasal düzenlemeler çerçevesinde işverenin sorumluluğunun ancak işveren ile ilgili olarak iddia edilen kusurlu hareket ve meydana geldiği iddia edilen zarar arasında illiyet bağının mevcut olmasına bağlı olduğunu, dava dilekçesinde işverene kusur atfedilmeye çalışılmışsa da, dava dosyasında illiyet bağının mevcut olmadığını, gemide iş güvenliğine ilişkin her türlü önlem alındığını, dava dosyasında mübrez sağlık raporları incelendiğinde, meydana geldiği iddia edilen hadisenin sebebinin davacının gördüğü iş ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı ve bizzat kendisinin sağlık sorunlarından kaynaklandığını, manevi tazminatın doğduğu varsayımında da davacı tarafından 50.000,00 ABD Doları tutarındaki manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu beyanla yetkili mahkemeler Majuro (Marşal Adaları) Mahkemeleri olduğundan yetki itirazları doğrultusunda dava dilekçesinin yetkisizlik yönünden reddine, zamanaşımı süreleri dolduğundan davacı taleplerinin tamamının zamanaşımı yönünden reddine, pasif husumet tevcihindeki hata nedeniyle derdest davanın reddine, sübut bulmayan davanın dava şartı noksanlığından reddine, her halükarda haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.İstinafa konu karar, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/10/2017 tarihli 2016/155 Esas, 2017/300 Karar sayılı davanın reddine yönelik kararıdır.Davacı vekili, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını, dosyada bir kusur raporunun bulunmadığını, alınan adli tıp kurumu raporlarının bu yönden eksik olduğunu, müvekkilinde meydana gelen maluliyetin geciken tıbbi yardım nedeniyle arttığı yönündeki iddiaların raporda değerlendirilmediğini, gemide geçirilen ani rahatsızlık üzerine hastaneye kaldırılmak yerine yatağa yatırılarak günlerce bekletilmesinin meydana gelen maluliyet ile nedensellik bağının incelenmediğini, davalı işverenin yabancı bayrak çekerek Türk iş ve sosyal güvenlik mevzuatının emredici hükümlerini bertaraf etmeyi amaçladığını, bu durumun da maluliyet nedeniyle sağlık hizmeti alamsına ve kendisine maluliyet geliri bağlanmamasına sebep olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE :Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının gemi adamı olarak çalıştığı dönemde gemi seferdeyken geçirdiği rahatsızlık nedeniyle sağ gözünün kapanması ve gözünün görme yetisini kaybetmesi arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığı, davalının söz konusu rahatsızlığın meydana geldiği tarihteki tutum ve davranışları nedeniyle zararın artıp artmadığı, bu nedenle davacının tazminat talebinin yerinde olup olmadığı hususundadır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller, rahatsızlığa ilişkin olay tarihinden önce ve sonraki hastane kayıtları celp edilerek adli tıp kurumundan ve yine itirazlar üzerinden adli tıp genel kurulundan rapor alındığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, ” …. açılan davanın davacısının, davalının gemisinde çalıştığı esnasında meydana gelen kaza neticesinde malul kaldığı iddiasına dayalı tazminat ve gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasına ilişkin olduğu, mahkememizce Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi’ nden ve Adli Tıp Genel Kurulundan aldırılan rapor içeriklerine göre, davacıda mevcut arızalarının olay tarihinden (10.06.2009)’ den önce kendinde mevcut olduğu cihetle iddia edilen iş kazası ile illiyet kurulamadığının ifade edilmesi karşısında, alanında uzman bilirkişi heyetlerinden alınan raporlara itibar olunarak davacının maluliyetinin olay tarihinden önce de kendisinde bulduğu, iş kazası ile uygun illiyet bağı bulunmadığı…” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verildiği görülmüştür. Tespit edilen uyuşmazlık noktaları ile istinaf sebepleri birlikte incelendiğinde, tazminata esas teşkil eden olayla meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kurulması gerekir. Alınan adli tıp raporlarının içeriğinde, açıkça kişide mevcut arazların olay tarihinden önce kendinde mevcut olduğu ve iş kazası ile illiyet kurulamadığı bu nedenle de maluliyet tayinine mahal bulunmadığı belirtilmiştir. Dosyada alınan bilirkişi raporları ve toplanan delillere göre çalıştıranın iş yerinde işletme tehlikesine karşı yeterli koruma önlemlerini almak, uygun ve sağlıklı çalışma yeri sağlamakla yükümlü olduğu gibi çalışanın da işi özenle ifa etmek iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü olduğu sabittir. Davacının tazminata konu ettiği olayla meydana gelen zarar arasında alınan bilirkişi raporları ile illiyet bağı kurulamadığı tespit edildiğinden ilk derece mahkemesince verilen ret kararı yerinde olduğundan davacının istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,Davacının İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesinin 2011/122 Esas sayılı dosyasında 21/03/2011 tarihli tensip zaptıyla adli yardım talebinin kabulü yönünde hüküm bulunduğu anlaşılmakla HMK.’nun 339/2. Maddesi gereğince istinaf başvurusu nedeni ile harç alınmasına yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda HMK 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu. 24/01/2020