Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/3582 E. 2022/2035 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3582
KARAR NO: 2022/2035
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2018/180 2019/601
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/10/2022
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/180 Esas, 2019/601 karar sayılı kararı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin reklam, tanıtım ve basın danışmanlığı alanında faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin başvurusu ve talebi ile … kanalında yayınlanan … isimli programa davalı borçlu şirketin sahibi Dr. …’ın katılarak faaliyetlerinin tanıtımını yapması için gerekli olan işlemleri yapmak üzere davalı ile anlaştıklarını, tüm işlemlerin tamamlanmasından sonra 17/10/2017 ve 26/10/2017 tarihlerinde yayınlanan programlara davalı şirketin yetkilisi Dr. … katılarak tanıtımlarını gerçekleştirdiğini, müvekkil ile 2 adet yayına çıkması karşılığında 6.000,00-TL + KDV ödemek üzere davalı şirket ile anlaşılmasına rağmen 30/10/2017 tarihli 7.080,00-TL bedelli bir adet faturanın müvekkile ödenmediğini, ödenmeyen bu faturadan dolayı alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu şirket aleyhine 15/12/2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve mesnetsiz olarak yaptığı itiraz ile takibin durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; müvekkil şirket yetkilisi ile davacı ise ortak bir arkadaşları vasıtası ile tanıştığını, davacının müvekkilinin sağlık sektöründe hastane tıp merkezi estetik ve cerrahi merkezi gibi sağlık alanında faaliyette bulunduğunu öğrendiğini ve bunun üzerine müvekkilini bir televizyon programına konuk etmek istediğini belirttiğini, müvekkilinin yoğun işleri arasında davet üzerine bu programa katıldığını, daha sonra davacının bu işi profesyonel olarak yaptığını çeşitli televizyon programlarına ve medyada röportajlar ayarlayabileceğini belirtmiş ve müvekkiline bu hizmeti vermeyi teklif ettiğini, müvekkilinin sahibi olduğu sağlık grubunun yönetimini yürüttüğünden yoğun şekilde çalışmakta olduğundan ve hastanelerinde SGK lı hastalara hizmet verdiği ve yoğunluğu sebebi ile davacının bu teklifini kabul etmediğini, bunun üzerine davacı esasen herhangi bir bedel talep etmeden davet ettiği program için bedel istediğini, müvekkili ile davacı arasında dava dilekçesinde bahsedildiği şekilde bir anlaşma yada sözleşme yapılmadığını, taraflar arasında yeni programlara dair anlaşma sağlanamadığında ise davacı bu kez icra takibine konu edilen faturayı müvekkile gönderdiğini, söz konusu fatura müvekkili tarafından davacıya iade edildiğini, davacının faturaya dayanarak müvekkile karşı başlattığı icra takibi açıkça kötüniyetli olduğunu, davacının icra inkar tazminatı talepleri de açıkça mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu olmadığını, takibe de bu nedenle itiraz edildiğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkmesesince; ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının savunmasının ticari hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere aykırı olduğunu, faturanın düzenlenmesine sebep olan TV programına çıkmasının ücretiz ve davet üzerine olduğu yönündeki savunmasının kabul edilemez olduğunu, Whatsap yazışmalarının mahkemece dikkate alınmadığını, reklam ve pr hizmetlerinde yüksek maliyetli olmayan anlaşmalarda fatura düzenleme usulü ile tarafların hizmet aldığı/sunduğu, dolayısıyla borç alacak ilişkisinin doğmuş olduğu yönündeki beyan ve iddialarının dikkate alınmadığını, tanık …’ın genelde bu tarz küçük işlerde sözleşme olmaz şeklinde beyanda bulunduğunu, tüm hususların mahkemece dikkate alınmadığını, … programının yapımcısının tanık olarak alınan beyanında, yaptıkları programın içeriğinde masraflarını içeriğine katılan kişilerden dakika bedeli olarak aldıklarını, kişilerle değil kurumlarla çalıştıklarını, müvekkilinin reklam pr ve prodüksiyon şirketi olan … ile de cari hesap usulü çalıştıklarını, müvekkilinin aracı kurum olduğunu, … e sunulan programlar için fatura keşilmişse parası alınmıştır şeklinde beyanda bulunduğunu, mahkemece söz konusu cari hesap ve faturalara ilişkin hiçbir araştırma yapılmadan fatura kesildiği aşikar olduğu halde usul ve yasaya aykırı şekilde davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin yüzlerce kişiyle böyle çalıştığını, buna ilişkin tüm faturaları ve yazışmaları sunabilecek durumda olmasına, örnek işler ve neticesinde düzenlenen fatura örneklerini 23.10.2018 tarihli dilekçe ekinde mahkemeye sunmuş olmalarına rağmen mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davalarının ve icra inkar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Davacı/alacaklının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasında 7.080,00 TL’nin tahsili için 15.12.2017 tarihinde davalı/borçlu şirket hakkında ilamsız takip başlattığı, takip sebebi olarak ” 30.10.2017 tarihli, … Seri A Sıra No’lu, 7.080,00 TL tutarlı bir adet fatura alacağı ” açıklamasına yer verildiği; davalı/borçlunun 20.12.2017 tarihli dilekçesi ile takibe ve borca itiraz ettiği; eldeki davanın itirazın iptali istekli olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Dosyaya bir sureti sunulan 30.10.2017 tarih … Seri A Sıra No’lu, 7.080,00 TL tutarlı faturanın açıklama kısmında “…” ibaresinin yazılı olduğu görülmektedir. Davacı fatura konusu alacağın davalı borçlu şirketin sahibi Dr … isimli kişinin … kanalında yayınlanan “…” adlı programa katılımı ve faaliyetlerinin tanıtılması amacına yönelik tv kanalıyla yapılan görüşme sonucu 2 adet yayına çıkma karşılığında hak kazanılan ücret olduğunu bildirmiş; davalı ise iddianın asılsız olduğunu, yayınlardan sonra para talebinde bulunulduğunu savunmuştur. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK madde 190). Senede karşı ispat kuralı gereği iddia ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa davanın, ikrar (HUMK. md.236-HMK.md.188) yemin (HUMK.md.344-HMK.md227) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Somut olayda, ispat yükü davacıda olup, yayın sahibi ile görüşme sağlanması sonucu yayına çıkılması karşılığı davalıdan para alınacağına ilişkin iddianın kanıtlaması gerekmektedir. Talep konusu yapılan alacak miktarı gözetildiğinde davanın HMK’nın 200.maddesinde belirtildiği üzere yazılı delille ispatı mümkün olup, dosyaya buna ilişkin bir yazılı belge sunulamamıştır. Sunulan fatura tek taraflı bir belge olup, düzenleyen lehine delil mahiyetinde kabulü mümkün değildir. Diğer taraftan, bir hukuki işlem hakkında, HMK m. 202/2’deki şartlara uygun bir delil başlangıcı varsa, o hukuki işlem hakkında tanık dinlenebilir. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen Whats kayıtları yazılı delil başlangıcı olarak kabulü mümkün olmayıp, olayda tanık da dinlenemeyeceğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla artan 40,21 TL’nin davacı tarafa ilk derece mahkemesince iadesine, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile KESİN olarak karar verildi. 10/10/2022