Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3404
KARAR NO: 2022/2074
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI: 2017/145 2019/937
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 16/07/2019 tarihli ve 2017/145 Esas, 2019/937 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 667 sayılı Karar sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. Maddesinin 3. Fıkrasının hükmü uyarınca … Vakfının kapatıldığını, Kapatılan … Vakfının her türlü taşınır ve taşınmaz malları ile her türlü mal varlığı alacak ve hakları, belge ve evrakları, davacı idare tarafından 23.07.2016 tarih, 7258 sayılı onay ile oluşturulan komisyon tarafından 28.07.2016 tarihinde teslim alındığını, İcra takibine konu … Bankası A.Ş. İmes Şubesi’ne ait … Tic. Ltd. Şti. tarafından keşideli, 31.08.2016 keşide tarihli, … çek no’lu, 110.000,00- TL bedelli çek aslınında 28.07.2016 tarihinde davacı tarafından teslim alındığını, davacı idare tarafından kapatılan vakfa ait tüm belgeler, alacaklar ve taşınır mallar komisyon kararı ile 28.07.2016 tarihinde teslim alındıktan sonra dava konusu çeke ilişkin olarak 24.08.2016 tarihli, 8283 sayılı yazı ile davalı şirkete çek bedelinin 7 gün içinde ödenmesi için ihtarname gönderilmiş ve gönderilen yazı 26.08.2016 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, Davalı tarafın, davacı idare tarafından gönderilen yazı tarihi öncesinde el konulan vakfa karşı hiçbir davası veya itirazı bulunmadığını, Davalı tarafından çek bedelinin verilen sürede ödenmemesi üzerine davacı idarenin talimatı uyarınca davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak borçlunun kendisine gönderilen İlamsız Takipte Ödeme Emrine karşı borca haksız olarak itiraz ettiğini, Borçlunun itirazları yersiz olduğunu, Fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmasını, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu asıl alacağa ve fer’ilerine ilişkin borca haksız itirazlarının iptali ile takibin devamını, İcra takibi, borçlunun haksız itirazları neticesi durmuş olduğunu ve alacağın likit olduğunu borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, Yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının 11.05.2015 tarihli teslim makbuzuna istinaden 31.08.2016 vadeli, … numaralı, 110.000-TL bedelli çek ile … Vakfı’na elden bağışlama vaadinde bulunduğunu, davalı işbu bağışlama vaadinde 11.05.2015 tarihinde bulunmuş ancak, bu tarihten sonra davalı ticari hayatındaki esaslı bozulmalar ve çeklerinin dönmesi sebebiyle yaşadığı sıkıntılardan dolayı esaslı zarara uğratıldığını ve borçlarını ödeyemez hale geldiğini, bu nedenle ifa sorumluluğunun ortadan kalktığını, davalı içinde bulunduğu ekonomik tablo itibariyle vaadini yerine getirebilecek ekonomik imkanlara sahip olmadığını, Bu çerçevede İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1120 Esas sayılı dosyası ile bağıştan rücu istemli olarak dava ikame edilmiş olduğunu ve derdest olduğunu, İşbu davanın sonucunun huzurdaki davayı etkileyecek olmasından dolayı bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, İlgili vakfın fetö/pdy terör örgütü soruşturması kapsamında çıkarılan 667 sayılı khk kararname kapatıldığını öğrenmelerinden önce bu çek bağışlanan vakıf dışında şahıslarca bankadan sordulurulmaya başlandığını ve davalının öğrencilere burs olarak koşullu bağışladığı evrakın farklı saikler ile kullanılmaya çalışıldığını tespit etmesine rağmen karşısında somut muhatap bulup çekini iade alamadığını, davalı bunun üzerine, yasal imkanlarını kullanarak yazdırılmayan bu çeke ilişkin olarak çekten dönmüş ve bağıştan rücu talepli davayı açtığını, borçlu olmadığının tespiti, çekin istirdadı için huzurdaki davayı açmak zorunda kaldığını, bağışlamadan dönmüş işbu tek taraflı irade açıklaması ile bağışlamaya konu kıymetli evrakın iadesini veya ona tekabül eden bedelin sebepsiz zenginleşme uyarınca iadesi için İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1120 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalının ticari bir ilişkiye dayanmayan bu çeke ilişkin olarak dönme hakkı kanunen bir imkanı olduğunu ve davalının bu imkanı kullandığını, Bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, Bağıştan rücu talepli olarak ikame etmiş oldukları davanın sonucunun huzurdaki davayı etkileyecek olmasından dolayı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1120 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davalı tek taraflı irade açıklaması ile bağıştan rücu ettiği için ve borcu bulunmadığı için takibe itirazda haklı olup bu minvalde davanın reddine dair karar verilmesini, Yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine dair karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi Mahkemesinin 16/07/2019 tarih, 2017/145 Esas, 2019/937 Karar sayılı red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece eksik incelemeyle karar verildiğini, davaya konu çekin davalı şirket tarafından 11/08/2015 tarihinde dava dışı vakfa verildiğini, vade tarihinin 31/08/2016 olduğunu, davalı şirketin bu çeki dava dışı vakfa öğrencilere burs verilmek şartıyla bağışlanmadığını, bağışlamanın geri alınması şartlarının oluşmadığını, dava konusu çek vadesi geldiğinde tahsil edilmiş olsaydı davalı tarafın öğrencilere burs verilmesi yönündeki bağış şartın yerine getirilebileceğini, dosyaya sunulan tahsilat makbuzunun vakıf tarafından verildiğine dair bir emare bulunmadığını, sonradan eklenen kayıtları kabul etmediklerini, davalı tarafın beyanları doğrultusunda karar verilmesinin açıkça hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı tarafından dava dışı vakfa verilen çeke konu alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece davaya konu çekin davalı tarafından şartlı bağış olarak verildiği, şartın gerçekleştiğinin ispatlanamadığı, bu nedenle davalının bağıştan rücuunun şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de TBK’nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Somut olayda davalı davaya konu çeki, davacı kuruma, öğrencilere burs olarak kullanılması şartıyla verdiği ve bu durumu dosyaya ibraz ettiği makbuzla da ispatladığı anlaşılmaktadır. Çek kambiyo senedi vasfını kaybetmekle temel ilişkinin değerlendirilmesi gerekmektedir. KHK kapsamında kapatılan vakfın ticari faaliyette bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir iddia bulunmamaktadır. Davalının, söz konusu çeki başka amaçla verdiğine ilişkin davacının somut açıklaması olmayıp davalının savunmasına karşı bağışın şartına uygun kullanıldığını belirtmiş, bu hususta vakfın defterlerinin incelendiği görülmüştür. Davalının çeke ilişkin açtığı senedin iptali davası İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1120 esas 2018/21 karar sayılı kararıyla 675 sayılı KHK nın 16. Maddesi ve 670 sayılı KHK nın 5. Maddesi gereğince kesin olarak dava şartı yokluğundan usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Borca dayanak senet, senet lehdarı vakfın kapanmış olması ve şartın gerçekleşmesinin mümkün olmaması nedeniyle davalı lehine bağıştan rücu şartlarının oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemece davacının itirazın iptali talebinin reddine ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygundur. Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış olup, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davacının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince davacının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan harcın mahsubuyla eksik 36,30 TL harcın davacıdan hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere sonucunda HMK 361. madde uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/10/2022