Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/2949 E. 2019/2266 K. 30.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2949
KARAR NO : 2019/2266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2019
NUMARASI : 2018/842 Esas – 2019/242 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/10/2019
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/03/2019 tarihli, 2018/842 Esas, 2019/242 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde; davalının davacı müvekkiline 09.06.2014 tarihli 11.000,00 TL borcu bulunduğunu, söz konusu borcun müvekkili tarafından davalıyla çalışılan projeler için Kuveyttürk Mecidiyeköy Şubesi talimatıyla 09.06.2014 tarihinde ödendiğini, ancak borçlunun taahhüt ettiği işi yerine getirmediği gibi iş bu parayı da geri ödemediğini, bu sebeple davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından yasal süresi içerisinde borca ve takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek haksız maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun ve de kötü niyetli davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde “birlikte çalışılan projeler” bahsedildiğini ancak buna ilişkin herhangi bir sözleşme, fatura, iş listesi ya da sair başka bir belge sunulamadığını, müvekkili davalının, davacıdan alacağını tahsil ettiğini, davacı tarafın takipte asıl alacağın yanı sıra işlemiş faiz de talep ettiğini, takipte talep edilen faizin yasal bir dayanağı bulunmadığını, bir an için böyle bir borcun varlığı kabul edilse bile talep edilen alacak ile ilgili olarak yasal temerrüt koşulları oluşmadığını, bu nedenle talep edilen faize ve faiz oranına da itiraz ettiklerini, davacı tarafın borcunu ödemesinden yaklaşık 3 yıl sonra alacak talebinde bulunduğunu beyanla; haksız davanın reddi ile icra takibinde davacının iş bu davanın açılmasında kötü niyetle hareket ettiğini, bu nedenle İ.İ.K. gereği davacı aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 11/03/2019 tarih, 2018/842 Esas, 2019/242 Karar sayılı “Açılan davanın reddine” kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı, kabul kararı verilmesi gerekirken red kararı verilmesinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı, davalı tarafa 11.000,00 TL banka havalesi ile avans niteliğinde para gönderdiğini, davalının projeyle ilgili hizmet edimini yerine getirmediğini, alacaklarını tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanarak davacının davasını ispat edemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Dava alacak ilişkisine dayalı itirazın iptali davası olup mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.TTK’nun 4.maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1. fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12.maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1.fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise “davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Somut olaya bakıldığında ise; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davanın alacak davası olduğu ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.Davacı şirket davalının bizzat kendisine havale ile para göndermiş olup, davalının proje işini yerine getirmediği gibi iş bu parayı da geri ödemediği iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davacı şirket iş avansı olarak ödenen bedelin iadesini talep etmiş olduğundan ve davada bizzat gerçek kişi davalı aleyhine açılmış bulunduğundan davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğundan söz edilemez. Hal böyle olunca, davalının statüsünün mahkemece yeteri kadar araştırılmadığı, başka bir deyişle davalının tacir olup olmadığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı davalının tacir olup olmaması mahkemenin görevini etkilediğinden görev kamu düzenine ilişkin olduğundan davalı yönünden delillerin toplanmadığı anlaşıldığından davacının diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının esasa yönelik istinaf talepleri incelenmeksizin talebinin KABULÜNE,Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/03/2019 tarihli, 2018/842 Esas, 2019/242 Karar sayılı KALDIRILMASINA,Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,44,40 TL maktu karar ve ilam harcının ilk derece mahkemesince davalıdan tahsiline,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu.30/10/2019