Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/2670 E. 2022/1212 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2670
KARAR NO: 2022/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2015/265 Esas – 2019/752 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 27/05/2022
İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 15/05/2019 tarihli, 2015/265 Esas, 2019/752 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili mahkememize verdiği 15/12/2010 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı firma ile davalı idare arasında “Götürü Bedel Hizmet Alımı Tip Sözleşmesi” imzalandığını, tarafların sözleşme ile yükümlendikleri edimleri yerine getirdiklerini, davalı idarenin davacı firma ile bağıtladığı sözleşmede yer alan hakedişlerin yükleniciye, söz konusu sözleşme bedeli üzerinden eksiksiz olarak ödenmesine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmeyip hak edişlerde yersiz ve hukuksuz kesintiler yaparak davacı firmayı zarara uğrattığını, Davalı idarenin haksız kesintiye dayanak olarak “Kamu İhale Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğin 4.maddesi”ne dayandığını, bu kapsamda; “506 sayılı Kanun gereğince işveren nam ve hesabına hazinece yapılacak olan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle bu esasların 7. maddesi uygulanmaksızın ve ödenir ve kesilir” hükmünü öne sürdüğünü, davalı İdarenin Hazine desteğini kesme hakkının bulunmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL nin sözleşmede belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 08/12/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini bilirkişi raporuna istinaden alacak miktarını 4.708,00 TL.’den 10.000,00 TL. artırarak 14.708,00 TL.’ye yükselterek davasını ıslah etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır. Davalı vekili mahkememize verdiği 10/03/2011 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davalı usul yönünden yetki itirazında bulunduğunu, esas yönünden de açılan davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, yapılan kesintilerin 506 sayılı Kanun gereğince işveren nam ve hesabına Hazinece yapılacak olan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle bu esasların 7.maddesi uygulanmaksızın ödenir veya kesilir hükmü icabına göre Hazine tarafından karşılanan prim tutarının idare tarafından yüklenicinin hak edişlerinden kesildiğini iddia ederek davanın reddini talep etmiştir. İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 15/05/2019 tarih, 2015/265 Esas, 2019/752 Karar sayılı “Davacı tarafça açılan davanın kabulü ile; davacı tarafın toplam 14.708,01-TL alacağının dava tarihi olan 15/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,” kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı, red kararı verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı, 5510 sayılı yasa gereği hazine tarafından karşılanması gereken %5’lik kısmın davalı tarafından hak edişlerinden kesilmesinin doğru olmadığı istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunun 81/1 maddesi 5763 Sayılı Kanunun 24/ı bendi ile, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarı Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. “hükmünün getirildiği, bu hükme göre oluşan sigorta primi indirimin işsizliğin azaltılması ve yatırımların istihdam odaklı arttırılması amaçlı teşvik olması nedeniyle fiyat farkı olarak nitelendirilemeyeceği, oluşan indirimin, sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek adına kanunda belirtilen vasıflara haiz işverenlere Hazinece sağlanan ek bir katkı olduğu, dolayısıyla davalı kamu iştiraki olan şirketin %5 lik hazine yardımının davacı yüklenicinin hak edişlerden kesilemeyeceği açık olup, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunan uzman bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacı yüklenicinin Ocak-2009/Aralık-2010 döneminde 24 aylık sürede kesilen faturalardan Ocak 2009 ayı hariç diğer dönemlerde haksız kesinti yapıldığı, söz konusu dönem faturalarından yersiz şekilde yapılan kesinti miktarlarının davacı tarafça davalı şirketten iadesi talebinin yerinde olduğu, bu şekilde oluşan davacı alacağının 14.708,01-TL olduğu ve dava tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte davalı şirketten talep edilebileceği tespit edilmiş olup, söz konusu prim teşvikinin sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek adına devlet tarafından yasa gereği şirketlere tanınmış bir imkan olması nedeniyle davalı şirket tarafından davacının hak edişinden kesilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davalının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yoluna başvuran davacı/davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 27/05/2022