Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/2496 E. 2019/2067 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2496
KARAR NO : 2019/2067
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
NUMARASI : 2003/1083 Esas – 2018/1354 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/10/2019
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/12/2018 tarihli, 2003/1083 Esas, 2018/1354 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi. Davacı … Tic.Ltd.Şti vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın hastalarına doktorlarının kullandığı protezlerden dolayı, sanki hiç işlem yapılmamış, hastalara herhangi bir protez takılmamış gibi davacı şirketten o döneme ilişkin ödediği tüm paraları geri istediğini, davacı şirket ile davalı arasında o dönemde yapılmış bayilik anlaşması bulunduğunu, bu anlaşmaya dayalı olarak davalı yanın hastalarına doktorlarının talebi üzerine servis yapıldığını ve davacı şirket tarafından temin edilen malzemelerin hastalarda kullanıldığını, ancak kullanılan malzemeler ile faturalar arasında uyuşmazlık çıktığını, bu nedenle davalı tarafın doktorların kullandığı malzemelerin bedellerini yok kabul ederek faizi ile birlikte 444.506.597.000 TL’yi geri istediğini, ancak davacı şirketin davalı yan hastalarına doktorları kanalıyla yaptığı servisin, malzemelerin, protezlerin bedeli düşüldükten sonra arta kalan borçtan daha fazlası borca mahsuben davalı yana 127.152.216.000 TL olarak davacı şirket tarafından ödendiğini, davacı şirketin davalı tarafından bildirilen alacak ve ferileri tutarında borçlarının bulunmadığını, anılan nedenlerle davacı şirketin davalı …. Genel Müdürlüğü’ne 444.506.597.000 TL yada USD cinsinden herhangi bir borcu olmadığının tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tacir olmayan davalı … Genel Müdürlüğüne tabbi cihaz ve malzemelerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğunu, davalı kurumun 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kanunu 1.maddesine göre bir sosyal güvenlik kuruluşu olduğunu, bu nedenle her iki taraf için ticari sayılan hususlardan doğan bir davanın söz konusu olmadığını, bu nedenle TTK 4.maddesi anlamında ticari bir dava söz konusu olmadığından iş bölümüne ilişkin itirazları bulunduğunu, yine bu davaya bakmakta İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olmadığını, sandığın kanuni ikametgahının Ankara olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davanın esası hakkında ise davalı sandık ile davacı şirket arasında 16/12/1999 tarihinde müştereken imzalanmak suretiyle sözleşme akdedildiğini, yapılan sözleşmenin “kapsam” başlıklı 2.maddesi ile sandıktan emekli, adli malullük yada vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanlar ile bunların kanunen bakmakla yükümlü bulundukları eş, çocuk, ana ve babaları ile dul ve yetim aylığı alanların ayrıca sandık çalışanlarının ve bunların bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin muayene ve tedavilerinde kullanılmasına gerek görülen tıbbi malzeme, tıbbi cihaz, ortez ve vücut organ protezlerinin firmaca temin ve teslimi ile fiyat listelerinde belirtilen bedellerin ödenmesi ile ilgili hükümlerin taraflarca kabul edildiğini, anılan sözleşme hükümlerinin sandığın anlaşması bulunmayan bir malzemenin bedelinin ödenmesine imkan tanımadığı gibi firmanın kendisine satış yetkisi verilmeyen ve sandığın bayilik anlaşması yapılmayan herhangi bir malzemeye ait bedelinin ödenmesine de imkan vermediğini, bu yükümlülüğün firma tarafından ihlali halinde ise ödemesi yapılmış olan malzeme bedellerinin firma tarafından sandığa ödeneceğinin sözleşme ile hüküm altına alındığını, sandık müfettişleri tarafından yürütülen soruşturma neticesinde hastalara yapılan diz ve kalça protezi ameliyatında ucuz olan stelkast marka protezin kullanılmasına rağmen consensus marka protezin kullanılmış gibi gösterilerek sandığa fatura edildiği, dolayısıyla haksız maddi menfaat sağlandığının tespit edildiğini, davacı şirketin müfettiş raporu ile tespit edilen ve sözleşmenin “uygulama esasları” başlıklı 5.maddesine aykırı eylemlerini 14/05/2001 tarihli yazısı ile kabul ettiğini, soruşturma kapsamında ifadeleri alınan doktorlar ve hastaların da davacı şirketin sözleşmeye aykırı eylemlerini ispata yarar yönde beyanda bulunduklarını, bu nedenle işbu davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığını, anılan nedenlerle öncelikle görev ve yetki itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddi ile, her halukar da davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Birleşen Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/607 Esas sayılı dosyasında; (2002/607 Esas sayılı dosyasından tefrik edilen 2003/785, 786, 787, 788, 789, 790, 791 Esas) Davacı T.C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kurum ile davalı .. Paz.Tic.Ltd.Şti arasında 16/12/1999 tarihinde sözleşme imzalandığı, imzalanan işbu sözleşme hükümlerinin davacı kuruma anlaşması bulunmayan hiçbir malzemenin bedelinin ödenmesine imkan tanımadığı gibi firmanın kendisine satış yetkisi verilmeyen ve davacı kurumla bayilik anlaşması yapılmayan herhangi bir malzemeye ait bedelinin ödenmesine de imkan vermediğini, bu yükümlülüğün davalı şirket tarafından ihlali halinde ise ödemesi yapılmış olan malzeme bedellerinin firma tarafından Sandığa ödeneceğinin tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde sözleşme ile hüküm altına alındığını, davacı kurum müfettişleri tarafından yürütülen soruşturma neticesinde 25/07/2001 tarih ve M.27/4 sayılı soruşturma raporu ile … Hastanesi, PTT Genel Müdürlüğü İstanbul Bostancı Sanatoryum Hastanesi, İstanbul Beykoz Devlet Hastanesi, İstanbul Pendik Devlet Hastanesi, Tekirdağ Devlet Hastanesi, Sakarya Toyotasa Acil Yardım Hastanesi, Marmara Üniversitesi Hastanesi ve İstanbul Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi’nde yapılan diz ve kalça ameliyatları ile ilgili olarak düzenlenen reçete, heyet raporu ve firma faturalarında “…” marka protez kullanıldığının kayıtlı olmasına rağmen, hastalara davacı sandık ile anlaşması bulunmayan “…” marka protez, yine davalı şirketin bayilik anlaşması bulunmayan “…” ve “…” marka protezlerin kullanıldığının tespit edildiğini, bu nedenle sözleşmenin 5/8e.maddesi gereğince 246.894,77 ABD Dolar tutarlı 46 adet fatura bedelinin davalı şirkete ödenmesine imkan bulunmadığını, davacı kurum ile davalı ….Ltd.Şti’nin ve şirketin ortakları davalılar … ile … yatarak tedavi olan ve kendilerine kalça veya diz protezi ameliyatı uygulanan toplam 46 emeklinin tedavisinde, sandık ile anlaşması bulunmayan Stelkast marka protez ile … marka proteze göre çok daha ucuz olan … ve … marka protezin ve kalça kompresyon çivisinin kullanıldığı halde, konuya ilişkin olarak düzenlenen reçete, rapor ve firma faturasında … marka protezin kayıt edilmesinin evrakta sahtecilik olduğunu, anılan nedenlerle müfettiş raporu ile tespit edilen toplam 246.894,77 ABD Doları karşılığı TL’nin davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic.Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı Emekli Sandığının ileri sürdüğü alacak iddiasının dayanaklarını hastalarına doktorlar kanalıyla uygulanan protezleri yok sayarak hesap ettiğini ve çıkardığı sonuca göre istemde bulunduğunu, bu yöntemin adil olmadığı gibi hukuka ve nezafet kurallarına aykırı olduğunu, eğer davacının bu yönteminin doğru olduğu kabul edilirse doktorlarına emir vererek kullanılan malzemeyi hastalardan geri çıkarıp davalı şirkete iade etmesi gerektiğini, bu nedenle davacı kurumun hesaplama tarzının yanlış ve adalete uygun olmadığını, hastaları şifa bulmuş bir kurumun olaya etik açıdan bakması gerektiğini, hastalarına en gelişmiş ürünleri sunmak için çaba harcamak yerine protokolleri yıllarca durdurarak hasta hakları kurallarına aykırı davranışını sözleşmeyi de yanlış yorumlayarak davalı şirket aleyhine alacak iddiasında bulunmasının haklı olmadığını, anılan nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/12/2018 tarih, 2003/1083 Esas, 2018/1354 Karar sayılı ” asıl davada; Davacının davasının kabulü ile davacının davalıya Emekli Sandığının 02/10/2001 tarihli mektubu sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2002/607 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/785 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/786 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine,B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/787 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/788 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/789 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/790 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Ankara 16. AHM’nin 2003/791 Esas sayılı dava dosyası yönünden; A) Davalı … dava tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından ölü şahıs adına dava açılamayacağından bu davalı hakkında açılan davanın usulden reddine, B) Aynı dosyada diğer davalılar hakkında açılan davanın esastan reddine, ” kararı davalı (birleşen dava davacısı) tarafından istinaf edilmiştir. Davalı (birleşen dosya davacısı), alınan bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, birleşen her bir dava yönünden ayrı ayrı olmak üzere yargılama giderlerinin hesaplanması gerekirken bu kurala uyulmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı- birleşen dosya davalısı, davalı kurum ile imzaladığı sözleşme uyarınca kurum hastalarına davalı doktorların kullandığı protezlerden dolayı kullanılan malzemeler ile faturalar arasındaki uyumsuzluk gerekçeleriyle davalı SGK nın sanki hiç protez takılmamış gibi ödediği bedeli geri istediğini, dava açılmadan önce davalı SGK ile mutabakat yapılarak davalı yana ödemede bulunduklarını, bu nedenlerle davlı kuruma borçlu olmadıklarının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır. Birleşen davada davacı – asıl dava davalısı SGK, davalı şirket ile aralarında imzalanan tıbbi malzeme temin sözleşmesine aykırı olarak başka marka protezler kullanıldığını, reçete ve faturalarda sahtekarlık yapıldığını, zarara uğradıklarını ileri sürerek alacak ve tazminat davası açmıştır. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşme maddeleri incelenmiş, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/319 Esas, 2012/24 Karar sayılı dosyası incelenmiş, bilirkişi raporları alınmış, raporlara itiraz üzerine yeniden bilirkişi heyetinden rapor alınmış, 19/12/2018 tarihli celsede bilirkişi heyetinde bulunan SGK ve SUT uzmanı bilirkişi beyanı alınmış, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı … Ltd.Şti ile asıl davada davalı/birleşen dosyalarda davacı olan Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü arasında 16/12/1999 tarihli sözleşme imzalandığı, bu sözleşme ile SGK kapsamında bulunan SGK’ya tabi şahısların yada aile bireylerinin muayene ve tedavilerinde kullanılmasına gerek görülen tıbbi malzeme, cihaz, ortez ve vücut protezlerinin davacı firmaca temin ve tesisi hususunda anlaşıldığı, SGK kurum müfettişleri tarafından yapılan bazı denetimlerde bazı hastanelerde yapılan diz ve kalça ameliyatlarında kullanıldığı belirtilen yada reçetelerde kayıtlı olan protezlerden farklı protezlerin kullanıldığı, yine bazı vakalarda bayilik anlaşması bulunmayan farklı marka protezlerin kullanıldığının tespit edildiği, bu şekilde asıl dosyadaki davacı/birleşen dosyadaki davalı … Şirketi’nin sözleşme kapsamında bulunmayan bir kısım tıbbi malzeme bedelinin asıl dosyadaki davalı/birleşen dosyadaki davacı Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nden haksız olarak tahsil ettiğinin iddia edildiği, birleşen dosyadaki davalı gözüken diğer şahısların ise söz konusu ameliyatları yapan yada reçeteleri yazan doktorlar olduğu, bu zarardan bu doktorların da müteselsilen sorumlu olduğunun iddia edildiği, aldırılan bilirkişi raporu ve HMK 281.maddesi uyarınca SGK ve SUT uzmanı … resen duruşmada alınan tamamlayıcı beyanları dikkate alındığında, teftiş raporu ile tespit edilen ve SGK’yı zarara uğrattığı iddia edilen vakalarla ilgili yapmış oldukları inceleme ve düzenledikleri raporda, 3 farklı grup durum ve husus tespit ettiklerini, bunlardan birincisinin; sözleşme kapsamında ödenecek olan konsensusyada intraplant marka protez yerine stelcast marka protezin kullanıldığı iddiasının olduğu, stelcast marka protezin SGK tarafından sözleşme kapsamında ödenen konsensus marka ve intraplant marka protezden protezin kullanıldığı tarihler itibari ile daha pahalı olduğu, hastaların talebi üzerine fiyat farkı ödenerek fiilen bu marka malzemelerin ameliyatlarda kullanıldığı, dolayısıyla konsensus yada intraplant marka protezin fiyatının zaten SGK tarafından ödenmesi gerektiği, yine kurum tarafından ödenen bedellerin sözleşmede yer alan konsensus protez yada intraplant marka protez ücretlerine ilişkin olduğu, dolayısıyla daha pahalı bir malzemenin daha ucuza kullanılmış olmasında yada fiyat farkının hasta tarafından karşılanmış olmasında SGK kurumunun herhangi bir zarara uğramadığı, bazı ameliyatlarda ise konsensus marka yada intraplant marka protez kullanılmasının raporlarda düzenlendiği, yani reçete ve raporlamalarda kullanılan marka olarak konsensus yada intraplant marka protezlerin kullanıldığının belirtildiği, ancak fiilen ameliyatlarda hangi markanın kullanıldığının ameliyat kayıtlarına göre tespit edilemediği, böyle bir tespitin de bu aşamadan sonra mümkün olmadığı (ancak hastanın dizine yada kalçasına takılan protezin geri çıkartılması halinde tespit edilebileceği), 3.grupta ise reçete, rapor ve faturalarda kurum tarafından ödenen ve sözleşme kapsamında kalan konsensus yada intraplant marka protez kullanıldığı belirtilen fakat fiilen konsensus yada intraplant marka protezlerden daha ucuz olan thompson ve leinbach marka protez kullanıldığı, bu protezlerde yani fiiliyatta kullanılan ve SGK tarafından ödenen protez markalarından daha ucuz olan protezler kullanılması sebebi ile Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nün 34.758,60 USD zararının hesaplandığı, ancak Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından dava tarihinden önce asıl dosyadaki davacı/birleşen dosyadaki davalı ….Ltd.Şti’ne yine başka vakalar için ödenmesi gereken hakediş bedellerinden SGK’nin 91.762,33 USD mahsuplaşma yolu ile geri aldığı, bu kapsamda asıl dosyada davacının 02/10/2011 tarihli mektubu sebebi ile söz konusu vakalara ilişkin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği, birleşen Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin birleşen dosyaları yönünden ise; davalı … hakkında açılan davanın, bu davalının dava tarihinden önce ölmesi sebebi ile ölü şahıs adına dava açılamayacağı anlaşıldığından usulden reddine, yine diğer davalılar yönünden ise mahkememizce kabul gören ve yaptırılan bilirkişi incelemesine göre meydana gelen zararda davalı doktorların herhangi bir kast ve kusurunun bulunmadığı, doktor olarak hasta yakınları tarafından temin edilen protez, tıbbi malzeme ve cihazların doktorlar tarafından kullanılmasının olağan olduğu, tıp etiği gereği hastalar tarafından temin edilen bir malzemenin doktor tarafından reddedilemeyeceği, ayrıca söz konusu doktorlar hakkında açılan davaların da düşme, zamanaşımı ve beraat kararları ile sonuçlandığı, bu kapsamında söz konusu davalıların sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği, ayrıca kabul gören bilirkişi raporuna göre SGK’nın herhangi bir zararının bulunmadığı anlaşıldığından birleşen davalar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Davacı birleşen dosya davalısının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip, hükme esas alınmaya yeterli olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar istinaf sebeplerinde birleşen dosyalar hakkında ayrı ayrı yargılama giderinin hesaplanmadığı ileri sürülmüş ise de, bilindiği üzere davaların birleştirilmesi durumunda asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücreti ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, dosyanın incelenmesinde mahkemece asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulduğu gibi, ayrı ayrı yargılama giderlerinin de hesaplandığı anlaşıldığından mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğundan davalının istinaf talebinin reddi gerekmiştir. İstinaf sebepleri ve dosya kapsamında yapılan incelemede alınan bilirkişi raporu doğrultusunda verilen karar ve gerekçesi göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı – birleşen dosya davacısının istinaf talepleri yerinde görülmemiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı – birleşen dosya davacısının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,İstinaf kanun yoluna başvuran davalı – birleşen dosya davacısının harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davalı – birleşen dosya davacısının üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,Dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere sonucunda HMK 361. madde uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/10/2019