Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/2481 E. 2022/1420 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2481
KARAR NO: 2022/1420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2017
NUMARASI: 2016/1014 2017/703
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1014 Esas, 2017/703 karar sayılı kararı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, … İstanbul İl Başkanlığı ile yaptığı anlaşma gereği kendi uhdesinde bulunan reklam alanlarını davalı partinin il başkanlığına tahsis edildiğini, bu işlem karşılığında davalı parti il başkanlığına 05/06/2015 tarihinde KDV dahil 118.000 TL tutarında fatura kesildiğini, peyder pey ödemeler yapıldığını, bakiye 56.000 TL kalan alacağın ödenmediğini, bir süre telefon görüşmesi yapılarak ödemenin yapılmasının beklendiğini, ödeme yapılmayın ilamsız takip başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız ve takibi sürüncemede bırakmak için yapıldığını, davalı yanın yetki itirazının yerinde olmadığını, şubenin yaptığı işlemlerden dolayı şubenin olduğu yerde davanın açılabileceğini, taraf defterler ve kayıtları ile de alacaklarının sabit olduğunu, davalının borcun itirazının yerinde olmadığını beyan ederek davalının yaptığı itirazın 56.000 TL’lik kısmının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Genel yetkili mahkemenin davalı veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin … Cad. No:.. Çankaya/Ankara olduğundan İstanbul Mahkemelerinin iş bu davaya bakmakta yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, davacı ile müvekkil arasında borç doğurucu hiçbir hukuki ilişkinin olmadığını, taraflar arasında sözleşme imzalanmadığını yada sözlü olarak anlaşma yapılmadığını, müvekkil parti yetkili organları tarafından anlaşmayı yapan İl Başkanına ve yetkililerine bu hususa ilişkin olarak verilmiş yazılı yetki olmadığını, müvekkilinin imzalamadığı/yazılı yetki vermediği bir anlaşmaya dayanarak müvekkilden alacak talep edilmesi hukuken mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 18/10/2017 tarih, 2016/1014 Esas, 2017/703 Karar sayılı “Davacının davasının İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı takip dosyasında davalı tarafın yetki itirazı yerinde görüldüğünden icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE” Kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin davalı siyasi partiye vermiş olduğu hizmete ilişkin olarak fatura kestiğini, ilk derece mahkemesinin İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olmadığından bahisle vermiş olduğu kararın hatalı olduğunu, davacı şirketin icra takip tarihi itibariyle adresinin Beyoğlu/İstanbul olduğunu bu nedenle İstanbul adli yargı çevresindeki İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, muhatap olan İstanbul İl Başkanlığının genel merkezin şubesi konumunda olduğunu, bu nedenle şubenin bulunduğu yerde de dava açılabileceğini, temel borç ilişkisinin delillendirildiğini, fatura ve cari hesap ekstresinin takip dosyasına eklendiğini, davalı partinin İl Başkanlığının müvekkile gönderdiği banka havalesinin de takip dosyasında olduğunu, bu sürede taraflar arasındaki akdi ilişkinin ispatlanmış olduğunu, para borçlarının alacaklının ödenme zamanındaki yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur. Açılan dava itirazın iptali davasıdır. Davacı açmış olduğu dava ile davalıya tahsis etmiş olduğu reklam panoları nedeniyle alacağı olduğunu, alacağının tamamen ödenmediğini, icra takip dosyasına yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesi yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafın siyasi parti olduğunu, bu nedenle tüzel kişiliğe sahip olduğunu, İl ve İlçe Başkanlıklarının herhangi bir tüzel kişiliklerin bulunmadığını, bu nedenle takip ve davalarda taraf olmalarının mümkün olmadığını, takip ve davaların genel merkeze yönlendirilmesi gerektiğini, İİK 50. ve HMK 447/2. Maddesi atfı ile HMK 6. Maddesi gereğince genel yetki kuralı göz önüne alındığında takibin siyasi parti merkezinin bulunduğu yer olan Ankara’da başlatılması gerektiğini, davalı tarafın icra takip dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının bu nedenle haklı olduğunu gerekçe göstererek icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Dosya kapsamında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası mevcuttur. Dosya incelendiğinde dosyanın cari hesap ekstresi ve faturanın mevcut olduğu, faturanın MHP İstanbul İl Başkanlığına düzenlendiği, %18 KDV ile birlikte fatura tutarının 118.000,00 TL olduğu, davacı tarafın davalı tarafa karşı fatura ve cari hesaptan kaynaklanan asıl alacak ve işlemiş faiz iddiası ile icra takibi başlattığı, davalı tarafın diğer itirazlarının yanı sıra yetkili icra müdürlüklerinin Ankara İcra Müdürlükleri olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğu ve takibin bu nedenle durduğu görülmektedir. HMK’nun 10. Maddesi; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” şeklindedir. İcra İflas Kanununun 50. Maddesi; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” şeklindedir. Türk Borçlar Kanununun 89. Maddesi; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” şeklindedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27/05/2021 tarih 2017/(19)11-889 Esas 2021/622 Karar sayılı ilamı; “….. HMK’daki yetki kuralları ilamsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlar da öncelikle incelenmelidir. HMK’nın 6. maddesine göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir. 22. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 23. Eldeki dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesine göre HMK hükümleri çerçevesinde hadise şeklinde incelenip değerlendirilmelidir. 24. Eş söyleyişle, mahkemece davalı tarafın yetki itirazı hadise şeklinde incelenip taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun tespiti hâlinde, davanın bir miktar para alacağına ilişkin olduğu gözetilerek TBK’nın 89/1. maddesi ve HMK’nın 10. maddesi hükümleri uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu Bursa İcra Dairelerinin de yetkili olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken; mahkemece yargı çevresi içinde usulüne uygun yapılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…..” şeklindedir. İcra takip dosyası ve dosya kapsamındaki belgelerden davacı tarafın davalı siyasi partiye sunmuş olduğu hizmete karşılık fatura düzenlemiş olduğu, İstanbul İl Başkanlığı ile davacı arasındaki havale ve ödemeler göz önüne alındığında İstanbul İl Başkanlığı ile davacı arasında hizmet akdinin bulunduğu , davacı tarafın MHP İstanbul İl Başkanlığının değişik tarihlerde yapmış olduğu ödemelerden sonra bakiye bedel için icra takibi başlatmış olduğu görülmektedir. Yapılan takip para alacağına ilişkin olduğundan Türk Borçlar Kanununun 89. Maddesi gereği ödeme zamanında alacaklının bulunduğu yer icra daireleri etkili olduğu gibi, İstanbul İl Başkanlığı ile davacı arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu dikkate alındığında HMK 10. Maddesi gereği sözleşmenin düzenlenmiş olduğu yer mahkemeleri de yetkilidir. Davacının icra takip tarihi itibariyle Beyoğlu/İstanbul adresinde bulunduğu dikkate alındığında İstanbul İcra Daireleri yapılan takipte yetkilidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin davalı tarafın esasa ilişkin itirazlarını değerlendirerek sonucuna göre bir hüküm kurması gerekirken, İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olmadığından bahisle açılan davanın reddine karar vermesi hukuka aykırıdır. Bu nedenle davacı tarafın istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılarak mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının İstinaf talebinin KABULÜNE, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1014 Esas, 2017/703 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE, 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davalıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu.16/06/2022