Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/1724 E. 2019/1534 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1724
KARAR NO : 2019/1534
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHK
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI : 2016/78 Esas – 2018/1371 Karar
DAVANIN KONUSU Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/07/2019
İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 27/12/2018 tarihli, 2016/78 Esas, 2018/1371 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacılar vekili, davacılardan … eşi, diğer davacının ise babası olan … 05/06/2008 tarihinde rahatsızlandığını ve Afyon Kocatepe Üniversitesi hastanesine kaldırıldığı; orada ameliyat edildiğini ve 8 gün sonra öldüğünü, davacıların Afyon Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak hastane ve ilgililer hakkında şikayette bulunduklarını; ATK 3. İhtisas dairesinden alınan 2009/74445-3425 sayılı 7217 nolu ve 14/07/2010 tarihli raporda “hastaya yapılan uygulamalar tıp kurallarına aykırı” dendiğini; bu durumun tespit edildiğini; bunun üzerine davacıların davalılardan …’e vekalet verdiklerini; avukat … tarafından müvekkilleri adına idari yargıda tam yargı davası açtığını; İdare Mahkemesi “ön karar başvurusu” yapmadan bu davayı açtığı için; “önce idareye git” gerekçesi ile davayı reddettiği; bu ret kararı üzerine davalı avukatın idareye başvurduğunu, tazminat talebini idareye ilettiğini ama olumlu cevap alamadığını, idarece bir ödeme yapılmadığını, bu esnada 60 günlük dava açma süresinide geçirdikten çok sonra idari yargıda dava açtığını; bu kez idari yargı tarafından açılan tam yargı davasının “60 günlük süre geçti” gerekçesiyle reddedildiğini; olayda davalı avukatın açık ve ağır kusuru bulunduğunu bu nedenle müvekkillerinin zararını gidermekle hükümlü olduğunu; diğer davalının ise davalı avukatın meslek sigortası olduğunu; davalı avukatın sorumluluğundan dolayı onunda zararı ödemekle yükümlü olduğunu belirterek her bir davacı için şimdilik 5.000,00’er TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş bilahare dava değerini 350.000,00 TL olarak artırdığından dosya heyete tevdi olunmuş; yargılaması heyetçe yürütülmüştür. Davalı … vekili, davanın vekalet ilişkisine dayalı olarak alacak davası olarak açıldığını; mahkememizin yetkisiz olduğunu, Afyon Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu; kaldı ki, Avukatlık Yasası 40. Maddesi gereğince bu tür davalarda zaman aşımının 1 yıl olduğunu; BK’nun 70. Maddesinde ise 2 yıllık bir süre bulunduğunu, bu sürelerin ziyadesiyle geçtiğini çünkü davacılar yönünden zararın 23/09/2011’de öğrenildiğini, bunuda dava dilekçesinde bizzat iddia ettiklerini; kendileri davadan azil edildikten sonra idare aleyhine açılan davaları bir başka avukatın yürüttüğünü; davacıların her aşamada avukatlarıyla görüştüklerini; 03/05/2012’de müvekkilinden dosyanın yazılı belge ile alındığını, 07/05/2012’de müvekkilinin azledildiğini; davanın ise 22/06/2016’da açıldığını savunmuş ayrıca davacıların 03/05/2012 tarihinde idare mahkemesi kararını temyiz edecekleri sebebiyle müvekkilini ibraa etmek suretiyle dosyayı aldıklarını; ceza davasının sonuçlanmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunduğu görülmüş; Davalı … şirketi vekili de, poliçe tarihinin 26/03/2014 olduğunu, zarar veren eylemin çok önce gerçekleştiğini bu nedenle zarardan kendilerinin sorumlu olmadığını davanın reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/12/2018 tarih, 2016/78 Esas, 2018/1371 Karar sayılı ” Davalılardan … yönünden açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, Diğer davalı olan sigorta şirketi aleyhine açılan davanın ise, mesleki sorumluluk sigortası genel şartlarının A.1-B maddesi gereğince dava şartı oluşmadığından dolayı Reddine, ” kararı davacılar tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar, kabul kararı verilmesi gerekirken verilen red kararının yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuşlardır. Davacılar, davalı avukata vekalet verdiklerini, davalı avukatın vekalet akdini kötüye kullandığından bahisle zarara uğradıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Dava, davacılar ile davalı arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacılar ile davalılardan … arasındaki ilişki vekalet akti niteliğindedir. Vekalet akti ise 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı yasa kapsamına alınmıştır.Dava 22/01/2016 tarihinde açılmıştır. 6502 sayılı tüketici kanununun geçici 1. maddesinde “Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemede görülmeye devam eder. Bu açık düzenleme ile yürürlüğe girmeden önce açılan davalar yönünden görevsizlik kararı verilemeceyeği” belirtilmiştir. Kanunun yürürlülük tarihinin 28/05/2014 olması sebebiyle dava açıldığı tarihte 6502 sayılı kanun yürürlükte olup 3. maddesinin I bendinde de tüketici işleminin tanımı yapılmış gerçek ve tüzel kişilerininde tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, vekalet, simsarlık, sigorta, bankacılık vb. sözleşmelerde tüketici kapsamına alınmıştır. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak olmaz. Dava tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda; davacılar ile davalı avukat arasında kurulan vekalet ilişkisi gereğince davalı avukatın vekalet akdini kötüye kullandığından bahisle uğradıkları zararın tazmini istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davacı ile davalılar arasında, vekalet sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde belirtilen davacı ile davalılar arasındaki vekalet sözleşmesinin kaynağı olan davaların incelenmesinde davacıların tüketici konumunda oldukları, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Bu noktada davaya bakmaya tüketici mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekirken davaya genel mahkeme sıfatı ile bakılması usul ve yasaya aykırıdır. O halde mahkemece, o yerde müstakil tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi, müstakil tüketici mahkemesi yoksa Tüketici Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından davacıların istinaf taleplerinin esasa ilişkin hususları incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacıların istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurularının KABULÜNE,HMK 353. maddesine göre İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 27/12/2018 tarih, 2016/78 Esas, 2018/1371 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,Dosyanın gerekçede belirtilen sebeplerle işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararımızın taraflara tebliği ile gerekli işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,İstinaf yargılaması esnasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,Dair; tarafların ve vekillerinin yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi.01/07/2019