Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/1104 E. 2022/633 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1104
KARAR NO: 2022/633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2018
NUMARASI: 2016/1081 2018/1028
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 17/10/2018 tarihli ve 2016/1081 Esas, 2018/1028 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı takip borçlusunun kimyevi madde ticaretiyle uğraştığını, bulduğu parti mallarını almak üzere sıkıştığında, işin kârından küçük pay vererek çevreden borç para alıp, alım satımını gerçekleştirdiğini ve böylece işlerinin büyümesini ve hızlanmasını sağladığını, bu süreç içerisinde, müvekkilinden de birçok kere para aldığını ve karşılık olarak ödemeleri çek ve senet ile yaptığını, 2005 yılından itibaren ödemelerini aksattığını, bu sürede ödenmeyen senetler yerine yeni senet vererek kazandığı zamanla faaliyetini sürdürdüğünü, bu aşamada borçlarını ödeyeceğini ve alıcı bulma konusunda yardımcı olmalarını söyleyerek ikna edip senet yenilemeye devam ettiğini, ancak ödemelerini iyileştirmediği için alacaklıların baskısına daha fazla dayanamayarak 2007 yılı ortalarında işyerini terk ettiğini ve piyasadan kaçtığını, davaya konu takibe dayanak toplamı 40.000,00TL olan senetlerde davalının ciranta olduğunu, senetlerin davalı tarafından ciro edilerek müvekkiline devredildiğini, söz konusu senet bedelleri vadesinde ödenmeyince senet bedellerinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/94E. – 2015/371K. sayılı kesinleşen ilamında davalı takip borçlusunun usulsüz tebligat şikâyetinin kabulü ile ödeme emrinin tebliğ tarihi 18.10.2012 tebliğ edilmiş sayılmasına karar verildiğini, davalı takip borçlusunun takip borçlusunun 19.10.2012 tarihli itiraz dilekçesi ile takibin durduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, davalının icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya gayrimenkul satıp borçlarını ödeyeceği şeklinde bir beyanı olmadığını, Müvekkilinin davacıya iş bu icra takipleri ile ilgili olarak hiç bir borcu bulunmadığını, Müvekkilinin “… Sok. No:… K:… D:… Eminönü/İSTANBUL” adresinde bulunan işyerindeki ticari faaliyetine 31.12.2007 tarihinde son verdiğini, Bu işyerini demirbaş ve müşterileri ile birlikte borçlarına karşılık olarak davacıya devrettiğini, Müvekkilim tarafından davacıya yazılan ekte sunulu bilgilendirme notu/mektubunda Devir yazısının aynı zarfta olduğu belirtildiğini, Taraflar borcun devir karşılığında ödendiği konusunda mutabık olduklarını, Bizzat davacı taraf iş bu bilgilendirme notu/mektubunu delil gösterdiğini, Mektubun içeriğinde büronun davacıya devride yazılı olduğunu, müvekkilinin davacıya gerek iş bu icra dosyaları nedeniyle gerekse başka bir neden ve icra dosyaları ile ilgili olarak her ne nam altında olursa olsun borcu bulunmadığını, davacı müvekkilinin işyerini demirbaş ve müşterileri ile devraldıktan sonra 01.01.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile iş bu işyerini kiraladığını, itirazın iptali davası niteliği gereği yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, Davacı tarafından müvekkili aleyhine birçok tasarrufun iptali davası açılmışsa da, açılan davaların huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını, Kaldı ki bu davaların bir kısmı müvekkili lehine sonuçlandığını savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi Mahkemesinin 17/10/2018 tarih, 2016/1081 Esas, 2018/1028 Karar sayılı ”Davanın KISMEN KABULÜ ile takibin 50.000,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak 40.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 oranındaki 10.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” kararı taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, bilirkişinin işlemiş avans faizinin 32.214,93 TL hesapladığını, kendilerinin 43.746,00 TL talepte bulunduklarını, dava dilekçesinde 50.000,00 TL yazılmasının önemi olmadığını, itirazın iptali talep edilmekle dava değerinin takip toplamı olan 83.746,00 TL olarak değerlendirilmesi gerektiğini, gerekirse harcın tamamlatılmasının mümkün olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, kararı istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, mükerrer icra takibi bulunduğunu, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, kararın kaldırılmasını talep ederek istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı tarafından davalıya verilen borçlar nedeniyle senede bağlanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine açılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış,icra dosyası celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yapılmış ve yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür. HMK 31.madde uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi olup, bu doğrultuda Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Eldeki davada, davacının dava dilekçesinde dava değerinin 50.000,00 TL olarak yer aldığı, talep sonucunda ise icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, celbolunan icra dosyasından, itiraz edilen alacak miktarının 40.000,00 TL asıl alacak, 43.746,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 83.746,18 TL olduğu, borçlunun alacağın tamamına itiraz ettiği görülmüştür. Yargılama sonucunda, dava dilekçesinin talep kısmına göre hüküm kurmak gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 119/ğ maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar sayılırken dava dilekçesinin diğer unsurları yanında açık bir şekilde talep sonucunu da içermesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenlerle, dava dilekçesinin en önemli unsuru olan talep sonucu açık olmalı, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacının mahkemeden hangi konuda ne miktarda talepte bulunduğu açıkça belirtmelidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, talep sonucunu 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hakimin davayı aydınlatma ödevi; hakim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; 50.000 TL olarak davacının talep ettiği toplam dava değeri üzerinden hüküm kurulması 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde yer alan “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmüne açıkça aykırı olmuştur. Mahkemece, öncelikle hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında yapılacak iş HMK 75/2. ve 179/3. (HMK 31 md) gereğince davacının talebi açıklattırılarak dava değeri belirlenmek ondan sonra talep ettiği miktarı belirlendikten sonra tespit edilecek dava değeri üzerinden hesaplanacak peşin nispi harcı yatırmak üzere süre verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki harca esas dava değeri ile talep sonucu kısmındaki uyumsuzluk giderilmeden ve dava değeri belirlenmeden hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olmakla davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesi, davalının istinaf talebinin de bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacının İstinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, İlk derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA, Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlara göre incelenerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, Davacının sair istinaf talepleriyle ilgili bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, Davalının istinaf talebinin kararın kaldırılması nedeniyle bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, Davacının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı taraftan alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 36,30 TL harcın ilk derece mahkemesince davalıdan hazine adına tahsiline, Davalının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle inceleme yapılamadığından davalının yatırmış olduğu istinaf harçlarının talebi halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, İstinaf kanun yoluna başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 24,38 TL istinaf posta masrafının kendi üzerinde bırakılmasına, İstinaf kanun yoluna başvurusu nedeniyle davacı tarafça yatırılan 165,70 TL’nin (istinaf harçları toplamı) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı tarafça istinaf gider avansı yatırılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu.23/03/2022