Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2019/1064 E. 2019/999 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1064
KARAR NO : 2019/999
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHK
NUMARASI : 2018/1338 Esas –
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1338 Esas sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi.Davacı avukat olduğunu, davalı şirketin bir süre avukatlığını ve danışmanlık hizmetlerini yerine getirdiğini, 16/11/2017 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çekin bedelinin tamamen davalı şirkete ödenmesine rağmen davalı tarafından kötü niyetli olarak aleyhlerine icra takibi başlatıldığını, İİK nu 72/3 maddesi gereğince icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmemesi hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 13/11/2018 tarih, 2018/1338 Esas sayılı “davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine” kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı, İİK nu 72/3 uyarınca belirlenecek teminat mukabilinde “icra veznesinde bulunan paranın alacaklıya ödenmemesi” konusunda tedbir kararı verilmesi gerekirken bu taleplerinin reddinin doğru olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık icra takibinden sonraki dönemde açılan menfi tespit davasında icra dosyasına yatacak paranın İİK.nun 72. Maddesi uyarınca teminatsız olarak alacaklıya ödenmesinin karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir. Geçici hukuki korumalar; ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, yürütmeyi durdurma, tutuklama, el koyma gibi çeşitli hukuk dallarında düzenlemiş olan etkin hukukî koruma önlemlerine ilişkin üst kavramdır. Buna karşılık kesin hukuki koruma ise ancak açılan bir dava üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen karar ile sağlanabilir. Bu nedenle dava, “kesin hukuki koruma” olarak nitelendirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, Yargıtay ve öğreti tarafından böyle bir görüşün kabul edilmesi geçici korumanın niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbir ise ileride açılacak bir davanın veya açılmış bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemeye yarayan geçici hukuki korumadır. İİK’nun 72’nci maddesinin 2’nci ve 3’üncü fıkralarına göre, “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.-İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” Bu hükümde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulabileceği, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesine giren paranın takip alacaklısına ödenmemesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Menfi tespit davasının amacının belli bir borçtan dolayı borçlu bulunmadığına ilişkin kesin hüküm ve dolayısıyla kesin hukuki koruma temin etmek olduğu göz önüne alındığında, takibin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi şeklindeki ihtiyati tedbirin, asıl uyuşmazlığı çözecek veya kesin hukuki korumayı ikame edecek nitelikte bulunmadığı açıktır.Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık ilk derece mahkemesince verilen red kararının İİK nu 72/3 maddesinde açıklanan hükümlerine uygun görülmemiş olup bu yönüyle davacının istinaf talebi haklı görülerek kararın kaldırılıp, aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin KABULÜNE, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 13/11/2018 tarih, 2018/1338 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin ….Esas sayılı takip dosyasında borç miktarının % 30’u tutarında miktarın icra veznesine yatırılması halinde, icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmesini tedbiren durdurulmasına, İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan harçların talep halinde kendisine ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf başvurusu nedeni ile yapılan yargılamanın niteliği ve A.A.Ü.T. hükümleri göz önünde bulundurularak davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan harcın mahsubuyla eksik 8,50 TL nin davalı taraftan alınarak ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından karşılanan 134,00 TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu.17/04/2019