Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/957 E. 2019/514 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/957
KARAR NO : 2019/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/11/2017
NUMARASI : 2016/388 Esas – 2017/851 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/11/2017 tarihli, 2016/388 Esas, 2017/851 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı ile müvekkili arasında 25.12.2008 ve 05.03.2010 tarihli sözleşmelerin süresince 5510 Sayılı Yasada yapılan değişikliğin davalı tarafından yanlış yorumlandığını ve değişik zamanlardaki istihkaklarda haksız kesintiler yapıldığını, 01.10.2008 tarihinde 5510 Sayılı Yasanın 81 maddesine eklenen bende göre sigorta primlerini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri teşvik etmek amacı ile belirtilen vasıflara ait işverenlerin sigorta prim oranının %5 lik kısmının hazinece karşılanacağının belirtildiğini, müvekkili şirketin bu hakkını kullanarak hazinenin karşılayacağı indirimden faydalandığını, ancak davalı tarafın bu yasal hakkı istihkaklardan düşerek davacıya eksik ödeme yaptığını, sigorta primlerini ödemeyi üstlenmiş olan müvekkilinin kendi sorumluluğunu yerine getirirken, hazinenin sağladığı bu katkının idareye geçirilmesinin yerinde olmadığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin istihkaklardan haksız olarak kesilen toplam 63.416,35 TL alacağın kesinti tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı ile müvekkili belediye arasında 25/12/2008 tarihli 12 aylık ve 05/03/2010 tarihli 660 günlük “Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alım İşi” ne yönelik iki adet süreli sözleşme imzalandığını, belediyece yapılan işlemin usuli olduğunu, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın 81 maddesine eklenen (1) bendi ile SSK primlerini düzenli ödeyen, SSK borcu bulunmayan ve bildirgelerini zamanında veren işverenler için getirilen %5’lik teşvik indiriminin, 2011 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığını, davacının bu dönemde anılan yasadan yararlanarak SSK primlerini %5 indirimli ödediğini, belediyece bu indirim tutarları şirketin hak edişlerinden yasal olarak kesildiğini, dönem içinde belediyece davacı şirketten yapılan kesintilerin yasal mevzuat gereği olduğunu, davacı tarafın sözleşme imzanırken yasal mevzuata uymayı kabul ettiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İstinafa konu karar, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/11/2017 tarihli 2016/388 Esas, 2017/851 Karar sayılı davanın kabulüne yönelik kararıdır.Davalı vekili, ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde davacının hak edişinden kesinti yapılacağına ilişkin hüküm bulunmadığından bahisle davayı kabul etmesinin yerinde olmadığını, hazine tarafından karşılanan prim tutarının idare tarafından yüklenicinin hak edişinden kesilebileceğinin hüküm altına alındığını bu nedenle yapılan %5 lik kesintinin yerinde olduğunu beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı kurum tarafından davacının istihkaklarından kesilen %5 lik kesintinin yerinde olup olmadığı, davacı şirkete iadesinin gerekip gerekmediği hususlarındadır.İlk derece mahkemesince, ihtarname, davacı şirkete ait iş yeri kayıtları dosya arasına alınmış tarafların iddia ve savunmaları kapsamında hesap yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İlk derece mahkemesince, ” …. davacı ile davalı … arasında 25/12/2008 tarihli 12 aylık ve 05/03/2010 tarihli 660 günlük “Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alım İşi” ne yönelik iki adet süreli sözleşme imzalandığı, 26.05.2008 tarih ve 26887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5763 sayılı iş kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 24.maddesi ile 5510 Sayılı Yasanın 81 maddesine eklenen (ı) bendi ile SSK primlerini düzenli olarak ödeyen, SSK borcu bulunmayan ve bildirgelerini zamanında veren işverenler için SSK pirimlerinde %5’lik teşvik indirimi imkanı sağlandığı, davacının iş bu yasal imkandan faydalandığı, bu kapsamda işverenin SGK’ya olan borçlarını doğru ve zamanında yerine getirmesi sonrasında elde edeceği %5 lik indirimin işveren ile SGK arasındaki ilişki sebebiyle doğmuş bir indirim tutarı olduğu, ilgili yükümlülükleri zamanında yerine getirmemesi halinde bu indirimden faydalanamayacağı, davacının 2009 ocak ayından 2011 ocak ayına kadar (bu aylar dahil) toplam 64.660,63 TL indirimden faydalandığı, davalı belediyenin dosyada alınan bilirkişi raporuna göre 2009 ocak ayından 2011 ocak ayına kadar (bu aylar dahil) toplam 64.416,35 TL davacı kurum hakedişlerinde kesinti yaptığı, taraflar arasında akdedilen “Özel Güvenlik Personeli Hizmet Alım İşi” ne ilişkin sözleşmelerde SGK nın yapacağı pirim indiriminin davacının hakedişinden kesileceğinin yazılı olmadığı…” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. 5510 sayılı kanunun 81. Maddesinde düzenlenen %5 lik kesintiden iş verenlerin yaralanabilmesi için; iş verenin kuruma borcunun bulunmaması, kuruma olan prim borçlarının taksitlendirmiş ya da yapılandırmış olan işverenler aylık prim ve hizmet belgesini yasal süre içerisinde verilmesi ve yasal süre içerisinde prim borçlarının ödenmesi şartına bağlıdır. Bu indirim, işverenin SGK ile olan ve aralarındaki ilişki nedeniyle doğmuş bir indirim tutarıdır. Dosya kapsamında toplanan deliller ve taraf kayıtları incelenmesi sonucu alınan bilirkişi rapor içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı işverenin hak edişlerinden davalı kurumun kestiği %5 lik kesintinin yasal mevzuata uygun olmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine de aykırı olduğu anlaşıldığından davanın kabulü yönünde verilen ilk derece mahkemesi kararı yerindedir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda HMK 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu. 28/02/2019

.