Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/3169 E. 2018/2294 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3169
KARAR NO : 2018/2294
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/04/2018
NUMARASI : 2014/1350 Esas – 2018/446 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2018 tarihli, 2014/1350 Esas, 2018/446 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı ile davacı arasında delil listelerinde sunmuş oldukları hizmet alımları tip sözleşmesinin imzalandığını, davacının belirtilen dönemlerde ihale konusu işi ihale sözleşmesinde yer alan süre içinde önceden belirlenmiş hak ediş tutarları üzerinden yükümlenen alt işveren şirket olduğunu, ihale kapsamında istihdam edilen personelin davalının hüküm ve kontrolü altında İtfaiye Destek Hizmetleri Müdürlüğünün itfaiye istasyonlarında görevlendirildiğini, 2010 yılına ilişkin ihaleyi davacının kazanamaması üzerine istihdam edilen bütün personelin özlük haklarının dava açılmadan ödendiğini, ihale konusu işin bitmesinin ardından dava dışı 3. Şahıs … tarafından davacıya ve davalıya İstanbul 13. İş Mahkemesinin 2013/322 E. Sayılı dosyası ile İBB ile Belediye İş Sendikası arasında akdedilen TİS hükümlerinden kendisinin de yararlandırılması gerektiği gerekçesiyle fark ücret ve sosyal haklara ilişkin dava açıldığını, davacının davasının kabul edilerek fark alacaklardan davalı ve davacının müteselsilen sorumlu kılındığını, kararın kesinleştiğini, karar neticesinde davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E: sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının borcu tek başına ödediğini, davacının TİS’e taraf olmamasına rağmen alacaktan sorumlu tutulduğunu, İş Kanunu uyarınca işçilik alacaklarından öncelikli olarak alt işverenin sorumlu tutulması gerektiğini, İstanbul 13. İş Mahkemesinin 2013/322 E: sayılı dosyasının gerekçeli kararında İK 2. Maddesi uyarınca alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğinin işçilerin baştan beri İBB’nin işçisi olduğunu ve dava dışı işçinin sendikaya üye olduğu tarihten itibaren TİS’ten faydalanması gerektiği ibarelerine yer verildiğini, TBK uyarınca payına düşenden fazlasını ödeyen müteselsil borçlunun diğer borçluya rücu edebileceğinin, davalının yayınladığı şartnamelerle davacının çalıştıracağı personele ne kadar ücret ödeyeceğinin davalı belediye tarafından belirlendiğini, bu şartnameyi kabul etmeyen şirketin ihaleye katılmasının mümkün olmadığını, bu durumda işçiye verilecek ücreti belirleyen davalının daha sonra TİS ile farklı tarifeler uyguladığını, aradaki farktan ise davacının da sorumlu olmak durumunda kaldığını, davalının TİS kapsamındaki bir işi kasten ve bilerek TİS hükümlerine aykırı şekilde ihaleye çıkardığını, böylece meydana gelen zarardan tek başına sorumlu olmaktan kurtulduğunu beyan ederek davacı şirketin ödemiş olduğu 33.133,29 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile tahsili, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; dava konusu alacağın kesin küküm ile sonuca bağlandığını, mahkemece müteselsil sorumluluğu hükmedilmesinin dayanağının İş Kanunu olduğunu ancak taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca sorumluluğun davacı tarafta olduğunu, sözleşme ve ihale şartlarında görüldüğü üzere maaş, sigorta, kıdem tazminatı v.b konularda her türlü yükümlülüğün davacı üzerinde olduğunu, davacının tacir olması nedeniyle yaptığı bütün işlerde basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, personelin işten ayrılması halinde tüm yasal haklarının mer’i kanunların amir hükümleri doğrultusunda davacı tarafından yerine getirilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine ve mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa konu karar, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2018 tarihli 2014/1350 Esas, 2018/446 Karar sayılı davanın reddine yönelik kararıdır.
Davacı vekili, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, kök ve ek raporların açık olmadığını ve çelişkiler içerdiğini buna rağmen mahkemenin ek rapora dayanarak hüküm tesis ettiğini, çelişkinin giderilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmede mali yükümlülüğe yüklenicinin katlanması yönünde açık bir ibare olmamasına rağmen kıyas ve geniş yorumla ile oluşan külfetten tamamen davacıyı sorumlu tutacak şekilde hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, hizmet alımlarına ilişkin sözleşmeden kaynaklı dava dışı işçinin iş mahkemesinde açtığı fark ücret ve sosyal haklara ilişkin ödenen bedellerin rücuen davalıdan talep edip edemeyeceği hususundadır.
İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller dosya arasına alınmış hesap yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese bile yargılamanın her aşamasında resen nazara alınır taraflar arasında tespit edilen uyuşmazlık noktaları ve dosyada toplanan deliller nazara alındığında davacı tarafından ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili talepli dava açıldığı anlaşılmıştır. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/11/2015 tarih 2015/10433 Esas 20915/10266 Karar sayılı ilamında TTK.’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri tarafların tacir olup olmamalarına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edileceği belirlenmiştir. Taraflar arasında tespit edilen uyuşmazlık noktaları göz önünde bulundurulduğunda, davalı belediyenin tacir olmadığı gibi ticari faaliyetleri konusunda açılmış bir dava da söz konusu değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi gerekirken işin esasına girerek karar vermesi yerinde görülmemiştir. Yargıtay ilamı da nazara alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemeleri değil Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının esasa yönelik istinaf talepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulüne,
İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1350 Esas 2018/446 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,
35,90 TL maktu karar ve ilam harcının davalıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yolu harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine,
İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin esas karar ile birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 20/12/2018