Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/3166 E. 2018/2072 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3166
KARAR NO : 2018/2072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2018
NUMARASI : 2017/390 2018/456
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/04/2018 tarihli, 2017/390 Esas 2018/456 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
Davacı kurumun, tüzel kişiliğe sahip faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesi ile sınırlı bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, kuruluş tarafından temizlik ve salon hizmetleri işi firmalardan hizmet satın alınarak, firmalarla yapılan sözleşmelerin eki teknik şartnamelerin Yasal sorumluluk başlıklı 13. Maddesi: “Şartnamenin konusu işin ifası firmanın bu işle ilgili olarak çalıştıracağı elaman ve araçlar bakımından, iş kanunu, vergi kanunları, SSK Mevzuatı, belediye tüzükleri ile ilgili kanun ve mevzuat hükümlerinin uygulamasından doğacak her türlü hukuki ve cezai sorumluluk doğrudan firmaya aittir.”
Aynca yapılan sözleşmelerin eki Teknik Şartnamenin “Yüklenicinin yükümlülükleri” başlıklı 8. Maddesinin 8. Bendi “ Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı mevzuatı ile hür türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre işçi alınması, işçi haklarının ödenmesi, işçi çıkarılması ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye ait olup, idare bu konuda sorumlu tutulamaz.” Hükmünü içerdiğini, İş akdi fesih edilen Ahmet Bozacı tarafından İstanbul 6. İş Mahkemesi 2012/427 E Sayılı dosyası ile kuruluş aleyhine feshin geçersizliği ve işe iade talepli dava ikame edildiği, yerel Mahkemenin kuruluşun asıl işveren olması nedeniyle davayı kabul ettiği, İstanbul 6. İş Mahkemesi 2012/427 E-2014/646 K Sayılı kararın Yargıtay 9. HD. 26.05.2015 tarih ve 2015/11970 E-2015/19057 K Sayılı karan işe onandığını, anılan kararın İstanbul 30. İcra Müdürlüğü 2015/17742 E sayılı dosyasından icraya konulduğunu, icra emrinin stopaj kesintisi yapıldıktan sonra 11.097,17 TL icraya ödendiğini,belirterek ; Kuruluşça davalı yüklenicilerin işçisi Ahmet Bozacı’ nın açtığı davada yargı kararı gereğince ödenen 11.097,17 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte sorumlu olduklan dönemler itibariyle rücuan davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 29.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, işçilik alacaklarının 6552 sayılı kanun emredici hükümleri çerçevesinde idareye ait olduğunu, imzalana sözleşme ile kanunun emredici hükümlerinin bertaraf edilemeyeceğini, kıdem tazminatının rücusuna ilişkin açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerekeceği, rücu ilişkisine gerekçe olarak gösterilen sözleşme maddeleri “genel işlem koşulu” olup, mezkur maddelerin yok hükmünde olduğu, kıdem tazminatı ödemesi yapılan işçinin hukuksal ve ekonomik bağımlılığı bulunan iki işvereni olmadığım, işçilik alacaklarından sadece asıl işverenin sorumlu olduğunu, davalının tüm işçilik alacaklarından sorumlu olamayacağı, sorumluluğun ihale dönemi ile ilgili olduğunu, davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, davanın esasına girilmesi halinde tarafların % 50 kusurlu sayılması nedeniyle dava dışı işçinin alacaklarından müvekkil firmanın kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu olduğu miktarın müşterek müteselsil sorumlu sıfatıyla iş veren olan davacı kurum ile birlikte sorumluluğuna karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/04/2018 tarihli, 2017/390 Esas 2018/456 Karar sayılı “davanın kabulü ” kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı verilen kararın yerinde olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur.
Davacı, davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçinin işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olması gerektiğini, ancak dava dışı işçi tarafından açılan davada kesinleşen karar ile kendilerinin 11.097,17 TL ödemek zorunda kaldıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri değerlendirilerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda üst işveren davacının dava dışı işçiye ödediği işçilik alacaklarından davalı alt işverenin sorumlu olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının istinaf talebinin incelenmesinde, Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Tüm dosya kapsamına göre eldeki bu davanın ticari bir dava niteliği taşımadığı, taraflar arasındaki ilişkinin ticari ilişki olmadığı, TTK.4 ve 5.maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, görev hususunun re’sen göz önüne alınması gerektiğinden, taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin TTK’nun 4.maddesinde yazılı olan başka bir deyişle TBK’nuna atıf yaptığı sözleşmelerden olmadığı gibi bu davada davacı tarafın tacir olmayıp bir kamu kurumu olduğu, hal böyle olunca da TTK 4.maddesinde tarif edilen her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olma şartının bulunmadığından nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün bulunmadığından ticaret mahkemesi eldeki davada görevli değildir. Dava, asıl(üst) ve alt işveren arasındaki sözleşmeden doğan rücuen tazminatın tahsili talebine ilişkin olup, davaya bakmakla görevli mahkeme genel nitelikteki Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenle istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görevsiz mahkemece, davanın görülerek sonuçlandırılmış olması nedeniyle kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açılanan nedenlerle:
Davalının istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
HMK 353/1/a/3 maddesine göre İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/04/2018 tarihli, 2017/390 Esas 2018/456 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın gerekçede belirtilen sebeplerle görevsizlik kararı verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararımızın taraflara tebliği ve HMK 20/1 maddesi gereğince işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İstinaf kanun yolu başvurusu için yatırılan harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına, istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,
İstinaf başvurusu nedeni ile yapılan yargılamanın niteliği ve A.A.Ü.T. hükümleri göz önünde bulundurularak davalı vekili için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların ve vekillerinin yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi.22/11/2018