Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/2971 E. 2019/295 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2971
KARAR NO : 2019/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI : 2014/339 2018/417
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 17/05/2018 tarihli ve 2014/339 Esas, 2018/417 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur arasında imzalanmış olan ve 7.11.2000 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ” Ortak Tedavi Protokolü” ne istinaden Kurumlarca malzeme fiyatlarının güncelleştirilmesi sonucunda tespit edilen fiyatlar baz alınarak, geriye dönük ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, her üç kurumun temsilcilerinden oluşan fiyat tespit komisyonunun oluşturulduğunu, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunca 19.6.2003-51 tarih-443 sayı ile kalp pilleri ve elektrodlarının yürürlükteki fiyatlarının SSK rayiç bedel tesbit komisyonunca tesbit edilen yeni tutarlarına çekilerek yeniden düzenlenmesine ve geriye dönük olarak 10.8.1998 – 5.6.2003 tarihleri arasında vekiledeni Emekli Sandığı aleyhine oluşan fiyat farklarının borç çıkarılmasına karar alındığını, bu nedenle söz konusu malzemeleri pazarlayan firmalara Emekli Sandığı Yönetim Kurulu kararı doğrultusunda geriye doğru borç çıkartıldığı, kurumlar arasındaki ortak tedavi uygulama protokolü hükümleri gereğince davalı ile Emekli Sandığı arasıda imzalanan sözleşmenin 5-UYGULAMA ESASLARI / B -ÖDEME ŞARTLARI bölümünün (h),(i) bentlerinde belirtilen hükümlere davalının aykırı davrandığı beyanla 667.337 USD,nin dava açma tarihindeki T.C Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden karşılığı olan 884.354.61 TL alacağın dava tarihinden itibaren TCMB tarafından tespit edilecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı kamu kurumunun tacir olan vekiledeni şirketle kurduğu ilişki ticari bir ilişki olup, dava, ticari dava niteliği taşıdığından görevli mahkemenin İstanbul (Merkez) Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, taraflar arasındaki ilişki, ticari alım-satım olduğundan, tacirler arasındaki alım satımlarda geçerli olan zamanaşımı süresine tabi olup, “ayıp” la ilgili hak düşürücü sürenin geçirildiğini, dava dilekçesine eklenmiş olan sözleşmede belirtilen imzanın şirketlerini temsil ve ilzam etmediğini, ancak vekiledeni şirket tarafından imzalandığı iddia edilen sözleşmenin geçerliliği bir an için kabul edilse bile, davacının ticari alım-satım faaliyeti sonunda kendisine gönderilen fatura kapsamına itiraz etmediğini, yasal süresinde herhangi bir ayıp itirazında bulunmadığını ve alım- satımla ilgili dava açma zamanaşımı sürelerini ve ihbarlarla ilgili hak düşürücü sürelerini geçirdiğini, davacının bu sözleşmeye dayanarak istirdat davası açma hakkı bulunmadığını, davacının dayanağı sözleşmenin (kabul edilmemekle birlikte) 5 B(h) bendinin vekiledeni şirketin başka kurumlara indirim yapması halinde bildirim yükümlüğü getirmekte olup, vekiledeninin davacının belirttiği gibi SSK ‘ya bir indirim yapmadığı için davacıya herhangi bir bildirim yükümlülüğü olmadığını, davacının dayandığı SSK kurumunun tek taraflı fiyat tespitinin hukuka uygun olmadığını, vekiledeni şirketin satmış olduğu iyileştirici nitelikteki sarf malzemeleri kalp pili olup, yüksek teknolojik ürünler olduğundan, aynı ürünün farklı modelleri arasında bile ciddi fiyat farklılıkları bulunduğunu, ürünler miadlı ürünler olup, miadlı ürünlerin son kullanma tarihinden sonra satılamamasının, davacının zamanında ödeme yapmayıp, çok geç ve sabit kurla ödeme yapmasının, ürünlerin Uluslararası onaylı ürünler olmasının, ürünlerin yüksek teknolojik ürün ve sağlıkla ilgili olması nedeniyle vekiledeni şirket kalifiye personel çalıştırmak zorunda olmasının, vekiledeninin sattığı kalp pilinin de bulunduğu kardiyoloji alanında bilgilendirme faaliyetine yönelik masraflar yapılmasının, vekiledeninin orjinal olmasına rağmen sorunlu olan malzemeyi geri alması ve bunu iade edememesinin ürünlerin maliyeti artıran faktörler olduğunu beyanla, öncelikle davada işbölümü itirazında bulunulduğundan işbulümü itirazının kabulü ile dosyanın yetkili Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine ve zamanaşımı defileri ve hak düşürücü süreler yönünden ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 17/05/2018 tarih, 2014/339 Esas, 2018/417 Karar sayılı red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin faturalar kapsamında bir inceleme yapması mümkün iken bundan sarfınazar edilmesinin hukuka uygun olmadığını, dava konusu alacağın dayanağı belgelerin davacı kurumun ilgili dairesi tarafından hazırlanmış olması nedeniyle resmi belge niteliği taşıdığı resmi nitelikteki belgelerin aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğu, bu nedenle bu belgelerin alacağın varlığını kanıtladığını, dava konusu alacağa ilişkin tüm bilgi ve belgelerin davacı kurum kayıtlarında yerinde incelenmesi ile alacağın varlığının tartışılması gerekirken davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ayrıca davalı şirket vekillerine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, kararın kaldırılmasını istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 07/11/2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ”Ortak tedavi protokolü” gereğince taraflar arasındaki faturaların incelenmesi sonucu tespit edilen 667.337,00 USD karşılığı 884.354,61 TL’nin tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece taraf delilleri toplanmış bilirkişi incelemeleri yaptırılmış ve davacının davasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Her ne kadar davacının tacir olmaması kamu görevi yerine getirilmesi nedeniyle asliye ticaret mahkemesi görevli değil ise de asliye ticaret mahkemesinin görevsizlikle dosyanın geldiği tarih olan 14/07/2010 tarihi 6102 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce olmakla davalının iş bölümü itirazının bulunmaması nedeniyle mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesi 6335 sayılı yasanın 38. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen 9. Madde hükümleri gereği usul ve yasaya uygun görülmüştür. Taraflar arasında 20/12/1999 tarihli sözleşmeyle davacı kurumda muayene ve tedavilerde kullanılmasına gerek görülen tıbbi malzeme tıbbi cihaz ortez ve vücut organ protezlerinin temin ve teslimine ilişkin sözleşme yapıldığı bu sözleşme gereğince davalı şirketten tıbbi malzeme satın alındığı, 07/11/2000 tarihli ortak tedavi protokolüne istinaden malzeme fiyatlarının güncelleştirilmesi sonucunda tespit edilen fiyatlar baz alınarak ödemeler yapıldığı, davalı şirket tarafından ödeme şartlarına aykırı hareket edildiğinin belirlenmesi üzerine fazla ödemenin davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Yapılan bilirkişi incelemelerinde ödemelere ilişkin karşılaştırmanın yapılması için davacı kurumdan bir kısım belgelerin celbinin istenildiği, davacı kurum tarafından bu belgelerin temin edilemediği görülmüştür. Mahkemece gerekçede belirtildiği gibi davaya konu alacağın olup olmadığının ve miktarının tespiti için bilirkişinin bildirdiği bu belgelerin bulunması gerektiği anlaşılmakla davacı tarafından iddianın ispat edilemediğine ilişkin mahkemenin takdiri yerindedir. Yine davacı tarafın vekalet ücretine ilişkin istinaf talebine gelince dava konusu alacağın miktarı ve nispi vekalet ücreti hesaplaması yönünden verilen kararın doğru olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren HMK 361/1 maddesi gereğince iki hafta içerisinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu. 06/02/2019