Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/2857 E. 2021/154 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2857
KARAR NO: 2021/154
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI: 2014/18 Esas – 2018/483 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/02/2021
İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/06/2018 tarihli, 2014/18 Esas, 2018/483 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili ile davalı arasında vekil – müvekkil ilişkisi bulunduğunu, müvekkiline karşı 17/06/2013 tarihinde davacılar İstanbul … İcra müdürlüğünün … es sayılı dosyasına ilişkin ödeme emrini tebliğ edildiğini, akabinde o dönüme avukatları olan alacaklı ile görüşmek üzere yazıhanelerine gittiklerini, yazıhanede bir takım belgeler imzalatıldığını, İmzalanan bu belgelerin arasına konulan boş kağıda imza attırıldığını ve bunun daha sonra kambiyo senedi dönüştürülerek icra takibine geçildiğini, yapılan işlemin vekil, müvekkil ilişkisi etik kurallarına uymadığını, kaldıki vekillik görevini yürüttüğü müvekkili hakkında icra takibi başlatması avukatlık yasası ve mesleki kurallara uymadığını, takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde olmadığı gibi müvekkillerinin iş bu belgeden doğan herhangi bir borcu da bulunmadığını, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es dosyası ile takibe konulan belgenin kambiyo senedi niteliğinde olmadığına ve davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep ile dava ettiği anlaşıldı. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar ile 16/02/2010 tarihinde ceza ve tapu iptali tescil davası için bu yönde avukatlık ücreti sözleşmesi imzaladıklarını tarafına 130.000 TL tutarındaki bu borcu vade tarihi olan 15/02/2011 tarihinde ödememeleri üzerine iki buçuk seneye yakın bu borcun ödenmesini beklediklerini ancak ödememeleri üzerine 13/06/2013 tarihinde İstanbul … İcra müdürlüğünün … Es sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davacıların kendisine gelerek borcu ödemek istediklerini ancak taksit yapılmasını talep ettikleri, taraflar arasında 17/06/2013 tarihinde protokol gereği tarafına 09/07/2013 tarihinde 1.000 TL ve ayrıca yine 09/07/2013 te 3.500 TL ödemeler yaptığını, daha sonra …’in kendisine 12/07/2013 te 1.000 TL, 15/07/2013 te 2.005,50 TL, 24/07/2013 te 4.000 TL 07/08/2013 te 23.500 TL ödediğini bunları şikayet dilekçesinde ikrar ettiğini, …in bir sonraki ödemenin 19/09/2013 tarihinde alacağı kıdem tazminatı ve işçilik alacakları ile yapacağını söylediğini, ödeme yapılmadığını, 20/09/2013 tarihinde keza gidilerek evinde haciz işlemi yapıldığını, daha sonra kendisini 03/10/2013 tarihinde yapılan haciz işlemlerinden dolayı kendisini savcılığa şikayet ettiğini, davacının 200.000,00 TL’yi aşan borcunu ödemediğini davacıların kendisine olan borçlarının 100.000,00 TL sini ortada avukatılık sözleşmesinde bulunan alacağının olduğunu bunu inkar edemediğini, bu nedenle davanın reddini yargılama giderleri ve ücreti vekaleten karşı tarafa yüklenmesini talep ile cevap everdiği anlaşıldı. İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/06/2018 tarih, 2014/18 Esas, 2018/483 Karar sayılı ” Davacıların davasının kabulü ile davaya takip konusu 15/02/2011 vadeli 130.000 TL bedelli bono nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasındaki takip nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, kabul edilen 175.263,47 TL %20 tekabul eden 35.052,70 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” kararı davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı, kararın kaldırılması gerektiği gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/06/2018 tarihli, 2014/18 Esas, 2018/483 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 355/1 maddesinde aynen “İnceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, istinaf başvuru dilekçesinde herhangi bir sebep ya da gerekçeye yer verilmemiştir. Kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hataya da rastlanmamıştır. Davalı tarafın istinaf başvurusunun gerekçe ve sebep içermemesi kararda kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hataya da rastlanmamış olması nedeniyle dosyanın esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. İstinaf sebepleri ve dosya kapsamında yapılan incelemede verilen karar ve gerekçesi göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf talepleri yerinde görülmemiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalının istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 8.979,18 TL’nin davalıdan ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere sonucunda HMK 361. madde uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2021