Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/2815 E. 2021/364 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2815
KARAR NO: 2021/364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/03/2018
NUMARASI: 2016/767 Esas – 2018/233 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli, 2016/767 Esas, 2018/233 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.Dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili müflis şirketin borca batık olması sebebi ile hakkında başlatılan iflas yolu ile takip akabinde, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/182 E. Ve 2015/587 K. Sayılı karan ile 10.06.2015 günü saat 15:17 itibari ile iflasına karar verildiğini, tasfiye işlemlerinin, İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … İflas dosyası ile yürütülmüş olduğunu, mal varlıklarının paraya çevrilmesi akabinde, daha önce müvekkili şirkete karşı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. dosya numarası ile İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takibe girişmiş olan davalıya ait icra dosyasından güncel borç bilgisinin sorulduğunu ve 04.04.2016 tarihi itibariyle borç miktarının 282.597,22- TL olduğunun bildirilmesi üzerine bu bedelin, iflas masası tarafından 13.04.2016 günü işbu icra dosyasına ödenmiş olduğunu, taraflar arasında, 2009 yılında imzalanan, 14000003874903 numaralı kredi sözleşmesi ile müvekkilinin, 300.000,00 TL borcunun, 120 taksitte ödemesinin kararlaştırıldığını, ancak davalı bankanın, hesap kat’ı ve son kapak hesabında yansıttığı bedelin, haksız, dayanaksız ve fazla olduğunu, ödenmek zorunda kalınan bu fazla bedelin faizi ile birlikte iadesi gerektiğini, sözleşmeye istinaden ödemeleri yapan müvekkilinin verdiği otomatik ödeme talimatına rağmen 3 ayrı taksit, gecikme ile 26/11/2014 günü, 3 ayrı dekont ile 4.753,17 -TL 4.788,09 TL- 4.820,17 TL olmak üzere müvekkilinin mevduat hesabından tahsil edildiğini, tamamen kötü niyetli davranan davalı banka tarafından, hesap müsait olmasına rağmen ödemeleri gününden sonra tahsil ederek müvekkilini temerrüde düşürdüğünü ve hesap kat’ı yoluna gittiğini, bu kez bahsi geçen bu ödemeleri hesaba katmadığını, takip sonunda yeniden tahsil ettiğini, ödeme konusunda aksaması bulunmayan müvekkilinin borcunun, davalı bankanın re’sen yapılandırma yapması üzerine daha da yükseldiğini, 09.12.2011 günlü yapılandırma öncesinde 262.005,32 -TL. borçlu görünmekte iken, yapılandırma sonrasında 265.005,76 TL. borçlu hale geldiğini, aynı şey 09.07.2014 günlü yapılandırmada da yaşandığım, yapılandırma öncesinde 203.214,93 -TL. borçlu görünen müvekkilinin yapılandırma sonrasında 206.065,30 -TL borçlu hale geldiğini, bu yapılandırma öncesi, tahsil edilen faizli bakiye toplamı 77.219,17 TL iken, yapılandırma sonrası tahsil edilen faizli bakiye toplamının 78.062,12 TL olduğunu, tüm bu işlemlerin gayri kanuni olduğunu, kredi hesabından değil, mevduat hesabından çekilen bu 3 taksitin, kredi hesabından düşülmediğini, 91 taksit kalması gerekmesine rağmen, 94 taksit üzerinden yapılandırma yapıldığını, bu durumun dahi yukarıda bahsedilen 3 taksitin, müvekkilinden mükerrer tahsil edildiğinin ortaya çıktığını, Davalı banka tarafından gönderilen hesap kat ihtarının sözleşmede belirtilen adrese gönderilmeyerek kesinleşmeden icra yoluna başvurulduğunu, ödemeye konu hesap yapılırken de Temerrüde düşürülmüş olmamasına rağmen temerrüd faizi hesaplandığını, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu, ayrıca müvekkilinin usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmeden talep edilen temerrüd faizinin de yasal dayanağının bulunmadığını beyan etmiş, dilekçesinde geniş bir biçimde açıklamalarda bulunarak sonuç olarak; Tahsil edilen 5 taksitin dikkate alınmaması, faiz oranının fahiş olması, müvekkilinin temerrüde düşürülmeden temerrüt faizi hesaplanması, faize faiz yürütülmesi ve muvafakatname tanzimi için özelgeye rağmen 1.500 TL tahsil edilmesi, İpotek takibi anapara ve ferilerinin fazla hesaplanması nedeniyle, müvekkilinden fazla tahsil edilen tüm bu alacak kalemlerinin ve fazla tahsil edilen tüm sair bedellerin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesine, Hesaplanan tüm bedellerin alacağın türü ve dönemine göre, banka tarafından uygulanan akdi ve/veya temerrüd faizleri ile birlikte, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000.-TL’nin taraflarına iadesine, Yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacı vekilinin dilekçesinde de belirttiği üzere İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/182 E., 2015/587 K. sayılı ilamı ile 10.06.2015 günü saat 15:17 itibarı ile davacı şirketin iflasına karar verildiğini, tasfiye işlemlerinin, İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’nün … İflas dosyası ile devam etmekte olduğunu, İcra İflas Yasasına göre müflis firmanın aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davanın İflas Müdürlüğünce ikame edilmesi gerektiğini, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili Bankanın Ümraniye Şubesi tarafından kredili müşterisi …’a 08/09/2009 tarihli, 300.000.-TL bedelli Tüketici Kredisi Sözleşmesi gereğince bireysel kredi kullandırıldığını, iş bu kredinin teminatı olarak; … adına kayıtlı, İstanbul Ümraniye, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı …kat … ve … nolu bağımsız bölüm taşınmazlar üzerine 1.derecede 300.000-TL bedelli ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun zamanında ödenmemesi üzerine, Gebze … Noterliğinin 28.11.2014 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 207.829,18 TL olarak hesap kat’ı yapıldığını, ihtara rağmen borç ödenmediği için, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, iş bu takibin İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli, 2015/179 E., 2015/495 K. Sayılı ilamı ile iptal edildiğini, bu arada taşınmazın huzurdaki davacı şirkete devredildiği anlaşılmış olup, borçlu ve yeni malike, Beyoğlu … Noterliğinin 09.04.2014 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilmiş ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrinin davacı şirket iflas ettiğinden 09.10.2015 tarihinde, İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğüne tebliğ edildiğini, borçlu …’a gönderilen ödeme emrinin her ne kadar bila tebliğ iade edilmiş ise de 02.11.2015 tarihinde bir dilekçe sunarak icra dosyasının tamamından fotokopi alarak takibe muttali olduğunu, ayrıca borçlu … vekilince, İstanbul 13.İcra Hukuk Hakimliği’nin 2015/1027 E. Sayılı dosyası ile takibin ve ödeme emrinin iptali istenmiş ise de, Mahkemece icra müdürlüğüne itiraz edilmesi gerektiği gerekçesi ile şikayetlerin red edildiğini, takibe yasal süre içinde itiraz edilmediğinden her iki borçlu açısından da kesinleşmiş olduğunu, borçlunun ödemelerini gününde yaptığı iddialarının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, takibe konu kredi borcuna mahsuben en son Temmuz 2014’de taksit ödemesi yapıldığını, bu zamana kadar ödenen 32 taksitten 10 adedinin de geç ödenmiş olduğunu, ödendi iddialarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, beyan etmiş, dilekçesinde açıklamalarda bulunarak sonuç olarak; davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddi ile masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İstinafa konu karar, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli 2016/767 Esas, 2018/233 Karar sayılı davanın reddine yönelik kararıdır. Davacı vekili, ilk derece mahkemesinin davanın reddine yönelik vermiş olduğu kararın yerinde olmadığını, mükerrer tahsil edilen üç taksit ve hesaplamada dikkate alınmayan iki taksit ile birlikte davalı bankanın beş taksit miktarını fazla tahsil ettiğini, bankanın resen yapılandırmalar yaptığını, bu nedenle müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, bu nedenle temerrüt faizinin istenmesinin yerinde olmadığını, alınan bilirkişi raporunda fazla tahsil edilen bedele ilişkin değerlendirme yapılmadığını, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını beyan ederek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE: Dava, fazla ödendiği ve mükerrer tahsil edildiği iddia edilen bedellerin iadesine yönelik alacak davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı … ile davalı banka arasında 08/09/2009 tarihinde imzalanan tüketici kredisi sözleşmesi nedeniyle kredi borçlusunun kredi teminatı olarak verdiği ve üzerine birinci derece ipotek tesis edilen taşınmazın davacı şirkete devredilmesinden sonra ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan takip nedeniyle davacı şirketin fazla bir ödemesinin olup olmadığı, bankanın mükerrer tahsilat yapıp yapmadığı ve iadesi yapılması gereken bir bedelin olup olmadığı hususundadır. İlk derece mahkemesince, tarafların sunmuş oldukları deliller, banka kayıtları, kredi sözleşmesi dosya arasına alınarak tarafların iddia ve savunmaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, ” … Borçluların borcu ödemekte sıkıntıya düşmeleri üzerine Gebze … Noterliğinin 28.11.2014 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 207.829,18 TL olarak hesap kat’ı yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu ihtara rağmen borç ödenmediği için, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, iş bu takibin İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli, 2015/179 E., 2015/495 K. Sayılı ilamı ile iptal edilmiştir. Bu arada taşınmazın huzurdaki davacı şirkete devredildiği anlaşılmış olup, borçlu ve yeni malike, Beyoğlu … Noterliğinin 09.04.2014 tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilmiş ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatıldığını, ödeme emrinin davacı şirket iflas ettiğinden 09.10.2015 tarihinde, İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğüne tebliğ edildiğini, borçlu …’a gönderilen ödeme emrinin her ne kadar bila tebliğ iade edildiği anlaşılmıştır. Takip kesinleştikten sonra kredi davacı şirketten tahsil edilmiştir. ….davalı bankanın RE’SEN YAPILANDIRMAYAPMASI ÜZERİNE, daha da yükseldiğini, 09.12.2011 günlü yapılandırma öncesinde 262.005,32 TL. borçlu görünmekte iken, yapılandırma sonrasında 265.005,76 TL. borçlu hale geldiğini, aynı şey 09.07.2014 günlü yapılandırmada da yaşandığını, yapılandırma öncesinde 203.214,93 TL. borçlu görünen müvekkilinin yapılandırma sonrasında 206.065,30 TL borçlu hale geldiğini, bu yapılandırma öncesi, tahsil edilen faizli bakiye toplamı 77.219,17 TL iken, yapılandırma sonrası tahsil edilen faizli bakiye toplamının 78.062,12 TL olduğunu, tüm bu işlemlerin gayri kanuni olduğunu,./’ iddiası ile ilgili olarak; Bu raporun, 6.ncı sahifesinden, 27.nci sahifesine kadar olan bölümde, müteselsil sıra takip ederek, tek tek yeniden yapılan Yapılandırmalara ilişkin, ödeme planlan, davalı bankanın ekstre kayıtlarına göre, tahsilatlar yapılarak hesaplanmış ve en son 09.11.2011 tarihli yapılandırmadan tarihli taksit ödemesi sonucu kalan anapara tutan; 203.602,60 TL. olarak belirlenmiş, ancak, 30.08.2014 KAT tarihi itibariyle, aylık %1,02 akdi faiz ve fer’ileri tahakkuk ettirilerek, davalı banka talebi gibi, 207.305,34 TL. Asıl alacak tutarı belirlenmiştir. Dolayısıyla, davacı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti nin iddiası yerinde bulunmadığından, davacıdan mükerrer veya fazla tahsilat yapıldığı kanıtlanamadığı…” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan ve davacı tarafın iddialarının değerlendirildiği 21/08/2017 tarihli raporda, banka kayıtları ve davacının iddia ettiği fazla ödemeye ilişkin banka kayıtları, yapılandırmaya ilişkin belgeler ve tahsilatların incelenmesi sonucunda, davacının fazla yaptığı bir ödemenin bulunmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla mahkemece, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve delillerin gerekçede tartışılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan dava hakkında davanın reddine yönelik kurulan hüküm yerinde olduğu anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,İstinaf başvurusu için yatırılan peşin harcın mahsubuyla bakiye 23,40 TL harcın hazine adına davacıdan tahsiline,Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 24/02/2021