Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/243 E. 2019/1903 K. 23.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/243
KARAR NO : 2019/1903
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2017
NUMARASI : 2016/777 2017/773
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/09/2019
İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 22/09/2017 tarihli ve 2016/777 Esas, 2017/773 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Eyüp, Kemerburgaz, Çiftliğinde Köyü Ergene çiiftliğinde bulunan 199,200,201,202,208,209 parsellerin merhum …’a ait olduğunu, müvekkili …’ise …’ın varisi olduğunu, taşınmazların kıyı kenar çizgisi dahil olmak üzere denizin bir kısmı ile birlikte davalılar tarafından hafriyat toprağı ve inşaat artıkları ile doldurulması, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve aynı kanunun uygulama yönetmeliği ile 18.3.2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ” Hafriyat Toprağı, inşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne açıkca aykırı olduğunu, ivedilikle durdurulması gerektiğini, davalıların plansız ve izinsiz olarak taşınmazların hafriyat alanı haline getirdiğini, Taşınmazların…Tic.Ltd.Şti.’nin işletme ve imtiyaz hakkına sahip bulunduğu maden sahası içinde yer aldığını, anılan Şirket ile merhum … arasında Beşiktaş …Noterliğinin 20.6.1994 tarih ve 23474 yevmiye no.lu sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 3/b maddesi uyarınca çıkarılacak kömürün % 90’ının taşınmaz malikine ( hafriyatçı ) % 10’nun ise Kutman…Ltd.Şti.ye ait olacağını, kutman ..Ltd.Şti. Müvekkilinin hissedarı ve yönetim Kurulu başkanı olduğu….ve Dış Tic.a.Ş. ile 1.10.1993 tarihinde bir sözleşme yaptığı, bu sözleşmeye göre kömür çıkartılan alanların düzeltilmesi, çukur ve göl kısımların doldurulup eski hale getirilerek ağaçlandırılması; …Turizm…A.Ş. tarafından yapılacağını, …Ltd.Şti. Kömür ve diğer madenler çıkarttığı ve yer yer çukurlar ve gölcükler oluşturduğu alanların bir kısmını müvekkili …A.Ş, ye doldurtmamış ve kalan büyük kısmını sözleymelere aykırı olarak … ile anlaşarak birlikte doldurmaya başladıklarını, … A.Ş. nin taşınmazı hafriyat döküm alanı olarak belirlediği ve hafriyat yapan kişi veya kuruluşlardan 1 mekreküpü 100-150-TL bedelle hafriyat döktürmüş ve döktürmeye devam ettiğini, müvekkilinin burada en az 100.000.000,00-TL zararı oluştuğunu, sözleşmeye sadakat yükümlüğünün açıkca ihlal edildiğini, döküm işlerinin acilen durdurulmasını, doldurulan alanların mümkünse boşaltılarak eski hale getirilmesi bu mümkün değilse doldurulan alanlar için alınan bedellerin tamamının tespit edilerek müvekkili şirkete verilmesi, belirtilen taşınmazlara döküm yapılmasının önlenmesini, davalıların dava konusu taşınmazların Karadeniz ile olan bağlantısını koparttığı ve araya takriben 500 m mesafe girdiğini, Kıyı Kanununa da açıkca muhalefet ederek kıyı çizgisini ortadan kaldırarak sahil şeridini tamenen dolgu alanı galine getirdiğini, ayrıca müvekkiline ait taşınmaz ile deniz arasında tepeler oluşturarak deniz manzarasından yararlanma imkanını da ortadan kaldırdığını, taşınmazlar takriben 50.000.000,00-TL değer kaybına uğradığını, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 24.2.2003 tarih, 2003/1262 E., 2003/1668 K. Sayılı kararından da bahsetmiş, davalıların hukuksal dayanağı olmadan müvekkilinin taşınmazını ve denizi hafriyat döküm alanı olarak kullandıklarını belirterek, sonuç olarak, davalıların müvekkili şirket ile yapılan sözleşmeye aykırı olarak dava konusu alana döktüğü inşaat molozlarının tamamının kaldırılarak taşınmazın eski hale getirilmesine,eski hale getirmek mümkün olmaması halinde dava konusu parsellere dökülen hafriyatın metre küp ve 1 mekre küp için alınan bedelin tespit edilerek şimdilik 10.000,00-TL nin ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, taşınmazların kıyı şeridine kadar olan sınır ile deniz arasında oluşturulan takriben 500 m mesafesindeki alanın kaldırılarak eski hali getirilmesine,mümkün olmadığı takdirde taşınmazlarda meydana gelen değer kaybının tespiti ile şimdilik 10.000,00-TL nin ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkili Mehmet’e verilmesine, fazlaya ilişkin her türlü alacak ve dava haklarının saklı tutulmasına, hafriyat döküm işlerinin açılacak davalar sonuçlanıncaya kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesine, davalıların taşınmazlara ve denize döküm yapmalarının vaki müdahalenin önlenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … ..LTD.ŞTİ. vekili cevap dilekçesinde: dava dilekçesinin gerek sonuç ve istem kısmında, gerekse dava konusundan anlaşılacağı üzere davanın men’i müdahale ve buna dayalı tazminat istemine ilişkin olduğunu, dava dilekçesinde davacı vekili tarafından davanın konusunu da açıkca meni müdahale ve tazminat olarak nitelendirildiğini, HMK’nun 2.maddesi gereğince, mal varlığına ilişkin davaların Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, mal varlığından kaynaklı işbu davada görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, mirasçıların Türk Medeni Kanunu hükümleri gereğince iştirak halinde malik oldukları için ortak hareket etmeleri gerektiğini, davacı Mehmet Koçarslan’ın tek başına dava açma ehliyeti olmadığını, yine aynı kanunun 146.maddesi gereğince 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dolduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı Şirkete ilişkin iddiaların zaman aşımı nedeni ile dinlenemeyeceğini, müvekkili şirketin 100.000.000,00-TL zarar verdiği iddiasının ise yürürlük tarihi 18 yıl önce bitmiş olan sözleşmeye dayalı olarak delilendirmeden söz konusu astronomik rakama nasıl ulaştığını, maddi zararın açıkca belgeler ile ispat edilmesi gerektiğini, buna ilişkin davacının hiçbir belge sunmadığını belirterek, sonuç olarak, görevsizlik kararı verilerek, dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, tek başına davacının dava ehliyeti bulunmadığından, husumet yönünden davanın reddine, davacının iddialarını ispatlayamamış olması nedeni ile esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini savunmuştur.Davalı …..A.Ş. vekili cevap dilekçesinde: davanın ticari nitelikte olmaması nedeni ile davaya bakma görevinin 6100 sayılı HMK’nun 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin olduğunu, davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin faaliyet gösterdiği izinli orman alanının, davacının tecavüz edildiğini iddia ettiği taşınmazla fiziken/fiilen/hukuken hiçbir irtibatı bulunmadığından, müvekkili yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedenile reddine karar verilmesini, müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, müvekkilinin İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin iştiraki bir kamu şirketi olduğunu, müvekkilinin davacının murisine ait taşınmazlar üzerine hafriyat dökümü, dolgu veya başkaca bir faaliyeti olmadığını, müvekkilinin faaliyet gösterdiği izinli orman alanının, davacının tecavüz edildiğini iddia ettiği taşınmazla fiziken/fiilen/hukuken hiçbir irtibatı bulunmadığını, müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanın denize ve deniz kıyısı ile ilgisi olmadığı gibi faaliyetinin de kıyı kanunu ile bir ilgisinin olmadığını, iddiaların soyut ve gerçek dışı olduğunu belirterek, sonuç olarak; işbu davanın ticari dava niteliğinde olmadığından görevi ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar verilmesini, pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/09/2017 tarih, 2016/777 Esas, 2017/773 Karar sayılı red kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davalı … aleyhine açılan davanın zaman aşımı ve red kararının hatalı olduğunu, davalıların hafriyat dökümlerine ilişkin eylem ve işlemlerinin halen devam ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği maden sahasındaki çukurların doldurulması işinin davacı şirkete ait olduğunu, zaman aşımı süresinin dolduğundan bahsedilemeyeceğini, davalılar tarafından yapılan hafriyat dolum işlemlerinin yapılıp yapılmadığının tespit edilmediğini, mülkiyete ilişkin meni müdahale talepleri yönünden zaman aşımı süresinin söz konusu olmadığını, eksik tahkikat yapıldığını, davacıya ait taşınmazın deniz ile bağlantısının kesilmesi ve manzarasının yok edilmesi sonucu taşınmazın değer kaybına uğradığını, bu hususun değerlendirilmediğini, mahkemece araştırma yapılmadığını, davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığını, değer kaybına ilişkin tazminat taleplerinin göz ardı edildiğini, kararın kaldırılmasını istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı …’in murisi…ye ait taşınmazların da içinde bulunduğu sahada davalı … şirketinin maden alanı işletme ve imtiyaz hakkı nedeniyle davalı … ile muris arasında 20/06/1994 tarihli sözleşme ve davalı … şirketi ile davacı … turizm şirketi arasında imzalanan sözleşme gereği meni müdahale ve tazminat taleplerine ilişkin olarak açılmış, mahkemece davacı … ile davalılar arasındaki meni müdahale ve tazminat talebi tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş, istinafa konu dava davacı… Turizm şirketi ile davalı … şirketi arasındaki sözleşme kapsamında sözleşmeye aykırılık ve tazminat talepleri olarak yargılaması yapılmış ve mahkemece davacı antik turizm şirketi ile Kutman şirketi arasındaki sözleşmenin zaman aşımına uğraması nedeniyle reddi ile davalı …Ş. Yönünden sözleşmenin taraf olmaması nedeniyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. Davacı istinaf dilekçesinde gerek zaman aşımına ilişkin itirazlarında gerekse taşınmazın değerinin düşmesi ve komşuluk hukukuna ilişkin talepleriyle ilgili itirazlarında bu dosyadan tefrik edilen davacı …’in taleplerine ilişkin açıklamalar olduğu görülmüştür. Davacı … turizm şirketi ile davalı … şirketi arasındaki sözleşmenin dosyaya ibraz edildiği, 15/04/1996 tarihli hafriyat ve kömür iletim sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 5. Maddesinde sözleşmenin süresi düzenlenmiş, bakanlık tarafından onaylanması koşulu ile noterlikçe tasdik tarihinden itibaren 24/11/1998 tarihine kadar olduğu taraflarca kabul edilmiştir. Bu sözleşmeden sonra bu iki şirket arasında yeniden sözleşme yapıldığına ilişkin dosyada iddia, savunma ve bilgi bulunmamaktadır. Mahkemenin karar gerekçesinde tartıştığı gibi dava tarihi 21/07/2016 olmakla, TBK 146. Maddesi gereğince 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu açıktır. Sözleşme tarafı olmayan davalı … şirketinin hafriyat işlerine devam etmesi zamanaşımını etkilemez. Davalı … şirketine davaya konu sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle, bu dava yönünden husumet yöneltilemez. Mahkemenin karar ve gerekçesi yerinde olup istinaf taleplerinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harcın mahsubuyla eksik 13,00 TL’nin davacı ilk derece mahkemesince hazine adına tahsiline,
Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren HMK 361/1 maddesi gereğince iki hafta içerisinde yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu.23/09/2019