Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/1615 E. 2018/1136 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
19. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1615
KARAR NO : 2018/1136
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/112
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 28/06/2018
İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarihli ve 2018/112 Esas, sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı.
Dosya incelendi.
Davacı, kimlik bilgileri kullanılarak sahte ve taklit imzalar ile tüketici kredisi sözleşmesi imzalandığını, kredi kullanıldığından ve kredi borcunu ödemediğinden bahisle davalı banka tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, oysa takibe dayanak olan tüketici kredi sözleşmesini imzalamadığı gibi davalı bankadan böyle bir kredi kullanmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini, aleyhindeki takibin iptaline, icra takibinin durdurulmasına, aleyhindeki haciz ve satış kararlarının kaldırılmasına, icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde teminatsız veya teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 02/02/2018 tarih, 2018/112 Esas sayılı “Takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesinin İİK 72 maddesi gereğince mümkün olmaması nedeniyle reddine, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesine yönelik tedbir talebinin celbi istenilen dosyaların dönüşüne müteakip değerlendirilmesine karar verildi.” kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı, davalı banka tarafından aleyhine tüketici kredi sözleşmesi ve ihtarnameye dayalı olarak yapılan takibin kesinleştiğini, oysa davalı bankadan kredi kullanmadığını, kimlik bilgileri kullanılarak sahte imzalarla kredi sözleşmesinin imzalandığını, bu yüzden geçerli bir tüketici kredisi sözleşmesinin bulunmadığını, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/58 Esaslı dosyada alınan bilirkişi raporunda da bu hususun ispatlandığının ve mahkemece 26/12/2017 tarihli kararın önemli delil niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle mahkemece sahteliği tespit edilmiş olan kredi sözleşmesine dayanılarak açtığı bu davada talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur.
Davacı, davalı banka tarafından tüketici kredisi sözleşmesine dayanılarak yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 Sayılı yasanın 73. Maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olayda davacı taraf davalı bankadan 17/01/2008 tarihli tüketici kredisi sözleşmesine dayanarak borçlu olmadığı istemiyle eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere tüketici kredisi sözleşmeleri yönünden yukarıda açıklanan bilgiler ışığında görevli mahkeme tüketici mahkemeleridir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese bile yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Davacının dava konusu ettiği tüketici kredisi sözleşmesinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca taraflar arasında düzenlenen tüketici kredisi sözleşmesi getirtilerek, kredi sözleşmesinin niteliği incelendikten sonra mahkemece görev hususunun tartışılması, tedbir konusunda karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz önüne alınmadan tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle davacının istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açılanan nedenlerle:
Davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 02/02/2018 tarih, 2018/112 Esas sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın, gerekçede belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,
İstinaf kanun yolu başvurusu için yatırılan harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. 28/06/2018