Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2023/747 E. 2023/647 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/747
KARAR NO : 2023/647
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/12/2022
NUMARASI: 2022/524 Esas 2022/880 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Taraflar arasındaki davasında; mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Başkanı … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu… hakkında, 08.03.2022 tarihinde İstanbul Anadolu 6. İcra Dairesi’nin …Esas sayılı dosyası ile 2.398.840,00 TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı borçluya henüz tebliğ edilmemişken borçlu vekili tarafından 07.04.2022 tarihinde;”Müvekkilin alacaklı görünen tarafa ödeme emrinde belirtildiği şekilde herhangi bir borcu bulunmadığı” gerekçesiyle haksız ve kötü niyetli olarak borca ve borcun ferilerine itiraz ediliğini, icra takibinin durduğunu, bu nedenle eldeki davayı açtıklarını, davalı borçlunun müvekkilinin kayın biraderi olup müvekkilinin yıllardır yapmış olduğu ticaret neticesinde elde etmiş olduğu birikimini kendisine göndermesi halinde; bu birikimi borsada değerlendirerek anaparasını müvekkilimize iade edeceği, bu ana paradan borsada katbekat kar elde edeceği ve elde elde etmiş olduğu karı ise yarı yarıya bölüşerek müvekkilimize kar ettireceğini vaad ettiğini, bu kapsamda müvekkili tarafından davalı borçlunun şahsi banka hesabına ve Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak aracılık faaliyetleri yürüten A1 Capital Yatırım Menkul Değerler Anonim Şirketi bünyesindeki 37740 müşteri nolu hesabına; 19.06.2020 tarihinde 100.000,00 TL, 08.07.2020 tarihinde 100.000,00 TL, 27.07.2020 tarihinde 400.000,00 TL, 11.09.2020 tarihinde 600.000,00 TL, 10.11.2020 tarihinde 500.000,00 TL, 25.11.2020 tarihinde 430.000,00 TL , 15.12.2020 tarihinde 1.000.000,00 TL 21.01.2021 tarihinde 300.000,00 TL ödemede bulunduğunu, davalı tarafça ise, müvekkilinin kendisine yapmış olduğu işbu ödemelere istinaden; 01.09.2020 tarihinde 640.000,00 TL 14.10.2020 tarihinde 30.000,00 TL, 31.03.2021 tarihinde 15.160,00 TL, 28.04.2021 tarihinde 30.000,00 TL, 24.06.2021 tarihinde 316.000,00 TL geri ödemede bulunduğunu, bakiye 2.398.840,00 TL’nin geri ödemesinin ise 15 Aralık 2021 tarihinde yapılacağı kararlaştırıldığını, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kar elde edilmesi amacıyla davalı borçluya gönderilen ana para vadesinde müvekkilimize geri ödenmediğini, davalı borçlunun, müvekkilinin eşi ile boşanma sürecine girmesi hasebiyle müvekkilinin kendisine yapmış olduğu ödemeleri vadesinde geri ödemekten imtina ettiğini, arabuluculuk faaliyetinden sonuç alınamadığını belirterek re’sen göz önünde bulundurulacak sebepler muhavecesinde her türlü dava açma hakkımız saklı kalmak kaydı ile; haklı davanın kabulü ile, davalı borçlunun borca haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası üzerinden takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayın ticari bir iş olmadığını, müvekkilinin tacir olmadığını, öğretmen olduğunu, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek görev yönünde davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin davacının kayın biraderi olduğunu, davacı ile müvekkilim borsada beraber yatırım yapmaya karar verdiklerini, davacı müvekkilimin hesabına bir kısım paralar gönderecek müvekkilimde kendi parasını koyacak ve gerekirse hisse senedi alınacak olan yatırım hesaplarından kredi ile de hisse senedi alınabileceğini, bu alım satımlardan elde edecekleri kârı ve zararı 15 Aralık 2021 tarihinde hesaplayarak hesaplaşacaklarını, hesaplaşmanın: 15.12.2021 tarihine kadar toplam elde edilen kâr ve zarardan herkesin yatırdığı para oranında ve hisse senedi alınırken kullanılmış kredilerin bedelleri ve faizleri de düşüldükten sonra kalan bakiyeden kâra ve zarara ortak olacak şekilde yapılacağını, davacının iddia ettiği gibi borsada, hisse senedi alım, satımında sadece kâra ortak olmak hayatın olağan akışına aykırı bir durum olduğunu bu nedenle kabul edilemeyeceğini, söz konusu paraların müvekkilinin davacıya belirli tarihlerde elden borç olarak verdiği paraların geri iadesi için müvekkiline gönderilen paralar olduğunu, müvekkilinin davacıdan alacağını geri istemiş ve davacıda müvekkİlinin bu isteği üzerine müvekkilimin 1.300.000 TL alacağını yine müvekkilimin istek ve talebi doğrultusunda … A.Ş’deki -37740- numaralı hesabına gönderdiğini, dekontlar incelendiğinde hisse senedi alınması için gönderilen toplamda 2.130.000 TL tutarındaki dekontların açıklama kısmında “borç verme ibaresi” yazmakta olduğunu, 3 adet dekontta ise müvekkilimin alacağı ödendiği için böyle bir ibare bulunmadığını, pandemi şartları ve ülkedeki ekonomik durumun kötüleşmesi üzerine hisse senetlerinin değeri çok fazla düştüğünü, 15.12.2021 hesaplaşılacak tarih itibariyle anlaşmaya göre kar değil zarar edildiğini, müvekkilinin davacıya borçlu değil edilen zarar nedeniyle davacıdan alacaklı durumda olduğunu, bilirkişi incelemesi yapıldığında durumun ortaya çıkacağını, belirterek davanın reddine, % 20 den aşağı olmamak kaydı ile karşı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; “1.Mahkememizin görevsizliğine, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,” karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki iddialarını tekrarla, yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, davalının SGK kaydının 14.12.2022 tarihli celseden sonra dosya arasına alındığını, 31.08.2021 tarihinden itibaren davalının öğretmenlik mesleğini yapmadığı gözetilmediğini, davalı … müvekkilinden 4.000.000 TL’yi borsada işlem yapmak için aldıktan sonra öğretmenlik mesleğini tamamen bırakarak borsada işlem yapmaya yöneldiğini, ancak yerel mahkeme tarafından eksik inceleme ve araştırma çerçevesinde verilen görevsizlik kararıyla dosyanın tek celsede karara çıkarıldığını, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olduğunu, dosya konusu alacağa esas ödemelerin bir kısmı davalının Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak aracılık faaliyetleri yürüten …Anonim Şirketi bünyesindeki 37740 müşteri nolu hesabına/ …A.Ş. 323375 no’lu hesabına/…Bankası 48804366 hesap numarasına bağlı 273501 Portföy hesap numarası…A.Ş 40213 nolu hesabına yapılması, alım satım işlemlerinin davalının dönemlik alacağı komisyonlara istinaden tesis edilmesi ve TTK dışında düşünüldüğünde dahş TBK uyarınca komisyonculuk işinin ticari işlemler kapsamında düzenlenmesi nedeniyle dosyanın ticari dava olduğunun gözetilmesi gerektiğini, belirterek, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.12.2022 tarihli 2022/524 E. 2022/880 K. Sayılı görevsizlik kararının kaldırılması ve görevli yargı yerinin Ticaret Mahkemeleri olduğunun belirlenerek talepleri doğrultusunda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki savunmalarını tekrarla, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.12.2022 tarihli 2022/524 E. 2022/880 K. Sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiğini, ancak lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmediğini, kararın bu yönüyle usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek,
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.12.2022 tarihli 2022/524 E. 2022/880 K. Sayılı ilamının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık;davacı tarafından davalı hakkında İstanbul Anadolu 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yapılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. icra takibi başlatıldığınıGörev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her safhasında re’sen gözetilir. 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 4/1-a maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır”. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK’nın 5. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü yer almaktadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/3. Maddesine göre de; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. TTK’nın 4. maddesinde nelerin ticari dava olduğu açıklanmıştır. Buna göre hükümde sayılan dava ve işlerin yanı sıra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar da ticari davadır. Anılan yasa hükümleri gereği, davalı tarafın ticari işletmesi bulunmadığından ve dava konusu da maddede sayılan mutlak ticari davalardan olmadığından davaya bakmaya görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır.(Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/19310 Esas, 2019/7331 Karar sayılı ilamı)6102 Sayılı TTK’nın 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de ” İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay 3. HD, 13.02.2019 tarih, 2017/12019E., 2019/1050 K.) Dosya kapsamında mevcut kayıt ve belgelere göre davanın taraflarının tacir vasfında olmadıkları,ticari nitelikte bir uyuşmazlığın sözkonusu olmadığı,,para alacağı için davacı tarafından davalı hakkında yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olduğu,bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Ticaret mahkemesi olmadığı,Asliye Hukuk mahkemesi olduğu davacı tarafın istinaf isteminin yerinde olmadığı,yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden görevli mahkemede değerlendirme yapılabileceği bu nedenle davalı tarafında istinaf isteminin yerinde olmadığı,ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle tarafların istinaf istemleri yerinde değildir.
Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda; davacı ve davalının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacı ve davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2.İstinaf incelemesinin duruşmasız yapılması nedeni ile AAÜT m. 2/2 hükmü uyarınca taraflar lehine ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
3.Davacı ve davalı tarafından alınması gerekli harç peşin olarak yatırıldığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına,
5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 16/03/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.