Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2023/2557 E. 2023/1875 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2557
KARAR NO: 2023/1875
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2023
NUMARASI : 2022/405 Esas, 2023/250 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirket çalışanı olan davalının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile 06/01/2020 tarihine kadar müvekkili şirkette çalıştığını, bu süreç içerisinde davalının sözleşmelere aykırı şekilde kendi uhdesine birçok varlığı geçirdiğini, ilişkide olduğu şirketlere emsallerine göre bariz şekilde düşük oranda kiralamalar yaptığını, kurduğu şirketler vasıtası ile şirket karlarını diğer şirketlere aktardığını ve müvekkili şirketin zararına sebebiyet verdiğini, şirketin güvenini sarstığını, davalı borçlunun kar ve faaliyetleri ile ilgili bölge sorumlusu ve genel müdür yardımcısı olduğu sırada davalı borçlunun bu firmada üst düzey yönetici ve sorumlusu olma yetkisini kullanarak sahibi olduğu …A.Ş. tarafından 31/05/2017 tarihinden itibaren düzenli olarak danışmanlık bedeli adı altında fatura düzenleneceğini ve bu faturaların ödenmesi halinde hem Kenya Havaalanındaki işin devamı, hem de müvekkili şirketin başka ülkelerdeki projelerinden kendisine iş verileceği hususunda vaatte bulunulduğunu, davalı tarafından verilen talimat ile kendisine ait şirketi olan … A.Ş. firmasına danışmanlık bedeli adı altında paralar aktarıldığını, zararların tahsili için borçlu-davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra takibinin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; usule ve esasa ilişkin nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…1-)HMK’nun 114/(1)-c ile 115/(2) madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,2-)HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,..” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığını, görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı borçlu ve aynı zamanda birleşen davada davalı … Tic. A.Ş. kurucusu ve tek pay sahibi …’ın müvekkili şirkette 20.03.2007 tarihinden itibaren “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ile çalıştığını, 06.01.2020 tarihinde müvekkili şirketten istifa ettiğini, davalının müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca şirkete ait varlıkları kendi uhdesine geçirdiğini, ilişki içinde olduğu şirketlere “…” üzerinden piyasa değerinin çok altında ücretlendirmeyle kiralamalar yaparak güveni kötüye kullanmak ve görevini suistimal etmek suretiyle müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, dava konusu uyuşmazlığın … ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş olan belirsiz süreli iş sözleşmesinden değil, davalı borçlunun kendisine haksız şekilde kazanç sağlama amacıyla ve müvekkili şirkete zarar vermek suretiyle müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca ve daha sonrasında müvekkili şirketten edindiği know-how ve müşteri çevresini kullanarak müvekkili şirketi uğratmış olduğu zarara ilişkin olduğunu, söz konusu bu hususun açık şekilde yerel mahkeme tarafından göz ardı edildiğini, haksız şekilde görevsizlik verildiğini, itirazın iptali davalarında görevli mahkemenin Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun Genel Hükümlerine göre belirlendiğini, bu kapsamda görevli mahkemenin belirlenmesinde icra takibine konu alacağın kaynağının yönlendirici olacağını, dava konusu uyuşmazlığın dayanağı takibin haksız fiilden kaynaklı alacak olup, tarafların tacir olması ve haksız fiilin ticari işletme bünyesinde gerçekleşmesi nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmüş olan 2022/405 E. sayılı dosya konusu uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklı alacağa ilişkin olup mahkeme kanaatinin aksine görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu nedenle işbu dosya ile birleştirilmiş olan İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/726 E. Sayılı dosyasının tefrik edilmesi kararı hem hukuka aykırı hem de usul ekonomisi yönünden kabul edilemez nitelikte olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca; “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceğini, tefrik kararının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların tacir olduklarını belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İİK m.67 uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.Davacı vekili; davalının müvekkili şirkette çalıştığı süre içerisinde müvekkili şirketi zarara uğratma sureti ile kazanç elde ettiğini, görevini kötüye kullandığını, zararların tazmini için başlattıkları icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise; iddiaların dayanaksız olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, İş Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, usule ve esasa ilişkin nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince uyuşmazlığın işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı, davaya bakmakla görevli mahkemelerin İş Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. Maddesine göre; 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere İş Mahkemelerince bakılacağı hüküm altına alınmıştır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada re’sen düzenlenmelidir. Belirtilen nedenlerle; somut uyuşmazlıkta yanlar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılmakla davaya bakmakla görevli mahkemeler İş Mahkemeleridir. Mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf talebinin reddi gereklidir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız yapılması nedeni ile AAÜT m. 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye ‭‭89,95‬ TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18/10/2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.