Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2022/764 E. 2022/1277 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/764
KARAR NO: 2022/1277
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2021/34 Esas, 2021/785 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ‘ın davacı …A.Ş.’nin hissedarı olduğunu, ayrıca Yönetim Kurulu görevinde bulunduğunu, davalının davacıdan hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, davalının davacı hakkında icra takibi başlattığını ve ödeme emri göndermiş olduğunu ve bu takibin hukuka uygun bulunmadığını ve haksız olarak gönderildiğini belirttiklerini, bahse konu icra takibine konu borcu olmaması nedeniyle işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davacı ödeme emrinden 1.5 yıl sonra bilgi sahibi olması nedeniyle takibe itiraz edemediğini ve iş bu davayı açmak zorunda kaldığını, davacının icra dosyasından davalı tarafından … Bankası AŞ’ye gönderilen 24.12.2020 tarihli birinci haciz ihtarnamesinin banka tarafından bildirilmesi üzerine bilgi sahibi olduklarını, davalı tarafın hissedarı olduğu şirketten alacağı bulunmamasına rağmen önceden alacağını talep etmeden, ihtarname gönderilmeden, davacı şirket aleyhine icra takibi başlattığını ve davacı ticari hayatını ve itibarını zedelediğini, davacının çalıştığı diğer bankalar, açmış oldukları tüm kredilerinin geri çağrılma durumu ile karşı karşıya kaldığını ve bankadaki hesaplarına haciz konulduğunu, açıklanan nedenlerle icra takibini durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde icra veznesine yatırılan ve yatırılacak paranın alacaklıya verilmemesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, icra takip dosyasının durdurulması ve iptaline karar verilmesini, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında “danışmanlık sözleşmesi” olduğunu, sözleşmenin 5.maddesine göre danışanın davalıya sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren üç yıl süre ile her ay için net 1.500,00 TL danışmanlık ücretini her ayın ilk haftası ödeyeceğini ve davalıya 2017 Mayıs ayı dahil 2020 Nisan ayı dahil toplam 36 aylık ödeme yapılması gerektiğini, davacının 2017 Mayıs-2017 Ağustos aylarına ait 4 aylık danışmanlık ücretini ödediğini, 2017 Eylül ayı dahil bir daha ödeme yapmadığını, aylık ödenmeyen 32 aylık danışmanlık ücretinin toplam 48.000,00 TL olduğunu, ödemelerini yapmayan davacı şirketin belirtilen sözleşmeyi ihtarname ile sözleşme hükümlerine aykırı şekilde feshettiğini, ödeme yapılmadığından 48.000,00 TL tutarındaki danışmanlık ücretinin tahsili sebebiyle icra takibi başlatıldığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine kötü niyetli davacının %20 oranından az olmamak kaydıyla icra tazimatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacının davasının REDDİNE” yönelik karar tesis edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında 28.04.2017 tarihli “danışmanlık sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmede belirtilen ücretlerin ödendiğini, davalının Beşiktaş …Noterliği’nin 27.02.2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile danışmanlık sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesi gereğince sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesi borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa, borçlu o yükümlülüklerini yerine getirmekten kurtulur hükmü gereğince, davalının danışmanlık hizmeti vereceği Ordu Limanı’nın işletmesine yönelik affedilen Ordu Limanı işletme hakkı devir sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak 16.12.2013 tarihi itibari ile feshedildiğini ve Ordu Limanı 16.12.2013 tarihinde … AŞ’ye ye devir ve teslim edildiğini, … AŞ ile ilgili İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 1.03.2018 tarih 2014/990 esas, … karar sayılı ilamı ile iflas kararı verildiğine, iflas eden Ordu Limanı’nda ticari faaliyetlerin yürütülmesinde ve oluşacak sorunların çözümünde danışmanlık yapma imkanının fiilen bulunmadığı ve ifa imkansızlığının gerçekleştiğini, davalının danışmanlık hizmeti vereceği Giresun Limanı’nda ticari faaliyetlerinin yürütülmesinde ve oluşacak sorunların çözümünde danışmanlık yapma koşullarının ortadan kalktığını, davalının dahil … AŞ’ye olan şirketin tüm hisselerini anonim şirket pay devri sözleşmesi ile şahsına ait hisselerle birlikte tüm hisselerini devredildiğini, yeni hissedarların davalının danışmanlığını ihtiyaç duymamaları nedeniyle hisse devir tarihi itibari ile davalının hiçbir hizmet vermediğini, Sinop Limanı’nın konumu itibari ile yük limanı olmadığını ve yolcu limanı işletme iznine bağlı olarak yolcu limanı olduğunu bu nedenle danışmanlık ihtiyacı doğmadığını, bu konudaki delillerin toplanmadığını, mahkeme tarafından eksik inceleme ile karar verildiğini, sözleşmenin haklı nedenle 24.08.2017 tarihi itibari ile sona erdiğini, davalının müvekkili şirketin hissedar ve yönetim kurulunda uzun bir süre görev yapmış olduğunda öncelikle alacağı olduğu iddiasında ise şirket yetkililerine sözlü ya da yazılı bildirimi yaparak alacağını talep etmesi gerektiğini, davalının bunu yapmadığı gibi 9.05.2018 tarihinde icra takibi başlattığını ve bu durumun şirket yetkililerinden gizlediğini, Tebligat Kanunu 35.maddesine göre tebligatın yok sayıldığını, itiraz edilmesinin önüne geçilmesinin yasaya aykırı olduğunu, icra takibi nedeniyle müvekkilinin ticari hayatı ve itibarını zedelediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; para borcunu yerine getirilmesinde ifa imkansızlığından söz edilemeyeceğini, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin mevcut olduğunu, danışmanlık hizmeti verilmesi davalıdan kaynaklanabilir nedenle imkansız hale gelseydi ifa imkansızlığından söz edilebileceğini, ifa imkansızlığından değil açıkça sözleşmeye aykırılıktan söz edilebileceğini, danışmanlık sözleşmesi açıkça her durumda 36 aylık danışmanlık ücretinin davacı tarafından ödenmesine emrettiğini, danışmanlık sözleşmesinin yedinci maddesine göre davacı taraf üç yıllık süre dolmadan sözleşmeyi feshettiği taktirde danışmanlık ücretinin tamamını davalıya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu nedenle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini; KARŞI İSTİNAF talebi ile, davanın reddine karar verilmiş olmakla cevap dilekçesinde belirtilen %20 tazminata hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, davacı aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe ilişkin menfi tespit davasıdır. 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Kanunun 5.maddesi uyarınca ticari davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olup, dava tarihi itibari ile de asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Somut uyuşmazlıklarda, davacı şirket, davalıdan alacağın tahsili talebiyle başlattığı takibe karşı menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davalının şirket ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olduğu iddia edilmiş ise de, tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda davacı ile davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan dolması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahutta açılan davanın TTK’nın 4.maddesinde altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Bu durumda genel mahkemeler görevli olduğundan asliye hukuk mahkemesi görevli olup, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; HMK m.353/1-a-3 gereğince esas incelenmeden mahkeme kararının kaldırılmasına, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oy birliğiyle varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1.HMK m. 353/1-a-3 uyarınca esas incelenmeden İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 19/10/2021 Tarih, 2022/282 Esas, 2022/203 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2.İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin GÖREVSİZLİĞİNE, 3.Dairemiz kararının ilk derece mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren taraflarca 6100 s.HMK’nın 20.maddesine göre 2 haftalık kesin süre içinde ilk derece mahkemesine DOSYANIN GÖREVLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ İÇİN müracaat edilmesi halinde davanın esastan görülmesi için DOSYANIN görevli İSTANBUL ANADOLU (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, Dairemiz kararının ilk derece Mahkemesince taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflarca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde ilk derece mahkemesince dosya esasa kaydedilerek 6100 s.HMK’nın 20.maddesi gereğince işlem yapılmasına ve karar verilmesine, 4.Avukatlık vekalet ücretlerinin ve yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece verilecek esas kararda değerlendirilmesine, 5.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 6.Tarafların yatırmış olduğu istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 18/05/2022 günü, oy birliğiyle, kesin olarak karar verildi.