Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2022/3690 E. 2022/2762 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3690
KARAR NO: 2022/2762
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2022
NUMARASI: 2022/813 Esas, 2022/688 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Bakırköy İlçesi, … pafta, … ada, … parselde kain … adlı site içerisinde bulunan, … Blok, … daire nolu 5 adet taşınmazın davacıya satışı hususunda tarafların anlaştıklarını, bu konuda davacı ile davalı arasında bahse konu daireler için “ön ödemeli gayrimenkul satış sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin satıcının yükümlülükleri başlıklı 4.4 maddesinde gayrimenkulün teslim tarihinin 30/06/2017 olarak belinlendiğini, taşınmazların en geç belirtilen tarihte teslim edilmesi gerektiğini, yine aynı maddenin devamı niteliğinde olan Sözleşmenin 4.5. Maddesiyle “bu süre sonunda teslim edilmezse satıcı her geçen ay için alıcıya çevre kira oranına göre makul gecikme tazminatı ödeyecektir” düzenlemesinin bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmenin tüm gerekliliklerini yerine getirdiğini, ancak dava konusu taşınmazların sırasıyla; … Blok … nolu taşınmazın 12/04/2018 tarihinde, … Blok … nolu taşınmazın 15/05/2018 tarihinde, … Blok … nolu taşınmazın 15/05/2018 tarihinde, … Blok .. nolu taşınmazın 20/04/2018 tarihinde, … Blok … nolu taşınmazın 15/05/2018 tarihinde teslim edildiğini beyan ettiğini, izah olunan sebeplerle gecikme tazminatının net miktarını belirleyebilme olanakları olmadığından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL rayiç kira bedelinin taşınmazların teslim edilmesi gereken tarih olan 30/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte öncelikle huzurdaki davanın esasa girilmeksizin belirsiz alacak veya kısmi dava açılması mümkün olmadığından usule ilişkin itirazları doğrultusunda davanın usulden reddine; mükerrer gelir elde etmeye yönelik açılmış iş bu kötü niyetli davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil sözleşmeden kaynaklı tüm sorumluluklarını tam ve eksiksiz olarak yerine getirmiş bulunduğunu, defalarca dairelerin teslimi için davacı yan çağrılmış olsa da hiç bir şekilde davete icabet edilmediğini, neticede davaya karşı cevaplarının ve delillerinin kabulü ile, huzurdaki haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “HMK 20/1 maddesi uyarınca davacı tarafından açılan işbu DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA…” karar verilmiş olup, karar süresinde davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin istinaf mahkemesi kararı sonrasında dosyayı yeni bir esasa kaydedip görevsizlik kararı verdikten sonra taraflarca görevli mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine dair işlemleri doğrudan kendisinin yapması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin huzurdaki dosyada istinaf kararını eski esas üzerinden tebliğ etmekle kaldığını, usule aykırı olarak hareket ettiğini, bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olduğunu, tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediğinden ilk derece mahkemesince verilen açılmamış sayılmasına kararının yerinde olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Dava, alacak talebine ilişkindir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/538 E. 2021/766 K. Numaralı ilamı ile davanın 6325 Sayılı Yasa 18/a maddesinin 1.fıkrası gereğince arabuluculuğa başvurulmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karar istinaf edilmiştir. İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi’nin 31.03.2022 tarihli kararı ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/538 E. 2021/766 K. Numaralı kararın kaldırılmasına, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizliğine, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, ilk derece mahkemesince kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren 6100 sayılı HMK m.20’ye göre taraflarca başvurulması halinde davanın esasının görülmesi için Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine dair karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince; 31.03.2022 tarihinde İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi’nce kesin olarak görevsizlik kararı verilmiş olması sebebi ile kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 haftalık süre içerisinde tarafların başvurusunun bulunmaması sebebi ile davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiği görülmüştür.6100 sayılı HMK 20. maddesinde; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten,kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği,aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verileceği hüküm altına alınmıştır. HMK m.355 gereğince yapılan incelemede; ilk derece mahkemesi kararının istinaf edilmesi üzerine Dairemizce verilen kararın kesin nitelikte olduğu, bu sebeple ilk derece mahkemesince aynı dosya üzerinden taraflara BAM kararının tebliğ edilerek iki haftalık süre dolduktan sonra tarafların herhangi bir başvurularının bulunmaması sebebi ile HMK m.20 gereğince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşıldığından istinaf talebinin reddi gereklidir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken harçlar peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 09/11/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.