Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2022/2861 E. 2022/2764 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2861
KARAR NO: 2022/2764
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2021
NUMARASI: 2021/811 Esas, 2021/908 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … arasında … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne müvekkil şirket tarafından kurulacak olan enerji santraline ilişkin olarak aracılık hizmeti sunmuş olmasında dolayı komisyon verilmek üzere anlaşıldığını, teminat amacıyla icra takibine konu 42.000,00 TL bedelli şarta bağlı ve vade tarihi olmayan teminat senedi düzenlendiğini, takibe konu senedin arka kısmına senedin geçerlilik şartları yazılıp taraflarca imzalandığını, anlaşmaya göre senedin müvekkili ile … Enerji’den santral bedelinin tamamını tahsil ettikten sonra muaccel olacağını ve bedelinin ödeneceğini, müvekkili şirket ile … Enerji arasında yapılan iş halen devam etmekte olup müvekkili şirket ile ödemesinin tamamını halen tahsil etmediğini, bu nedenle icra takibi konusu yapılan senedin muacceliyet kazanmadığı ve tahsil edilmesinin mümkün olmayacağını, iki şirket arasında yapılacak olan iş anlaşmasına aracılık etmiş ve bu sebeple de … Enerji tarafından kendisine aracılık hizmeti karşılığında 42.000,00 TL bedelli teminat senedi düzenlendiğini, vade tarihi olmadığı gibi senede şerh edilen şart nedeni ile muaccel hale gelmemiş olan bir teminat senedini icraya koymakla tahsil yoluna giden davalının müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibine itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, arz ve izah edilen nedenlerle İİK72.maddesi gereği davaya konu İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına müvekkili tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklı davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasını, kambiyo hukuku açısından kıymetli evrak niteliği bulunmadığından takibe konu senedin iptaline, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı tarafından kötü niyetle başlatılan takip nedeni ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin tarafları tanımadığı gibi aracılık da yapmadığını, dava konusu senedin müvekkiline verilmesinin şu şekilde olduğunu; davacı ile dava dışı … adındaki şahıs arasında iddia edilen komisyonculuk işi olduğunu, … adlı kişinin davacı ile … şirketi arasında enerji santrali kurma işinde aracılık ettiğini ve bu aracılık nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu, müvekkilinin ise davacıya komisyonculuk yapan dava dışı …’tan başka bir nedenle alacaklı olduğunu, … müvekkiline parasının olmadığını ancak davacı şirkete komisyonculuk etmesi nedeniyle davacı şirketten alacaklı olduğunu söylediğini, bu konuda isterse şirket yetkilisi …’la görüştürebileceğini söylediğini, müvekkilinin de davacı şirket yetkilisi ile telefonda görüştüğünü, bu telefon görüşmeleri üzerine davacı şirket yetkilisi dava dışı müvekkiline borçlu …’ın kendilerinde aracılık hizmeti nedeniyle alacağının bulunduğunu teyit etmiş ve en kısa sürede de bunu müvekkiline ödeyeceğini kabul ettiğini, telefon görüşmesinden sonra davacının iki defa da 20.000,00 TL olmak üzere toplamda 40.000,00 TL’yi müvekkilinin bildirdiği hesaba para gönderdiğini, kalan bakiye 42.000,00 TL için de en geç 5 ay içinde ödeyeceği vaadi ile dava ve icra takibi konusu senedi keşide ederek avukatı aracılığıyla müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin davacıya yaptığı herhangi bir aracılık hizmeti bulunmadığından davacı vekilinin iddiasının yerinde olmadığını, arz ve izah edilen tüm nedenlerle davacının haksız ve yerinde olmayan davasının reddine, %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Görev – dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE…” karar verilmiştir. 25.05.2022 tarihli ek karar ile de; davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı vekilinin dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi yönündeki talebine rağmen dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi ve davalı vekilinin dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebine ilişkin talepten feragati konusunda muvafakatlerinin alınmamış olması sebebi ile kararın yerinde olmadığını belirterek ek kararın müvekkili lehine ortadan kaldırılarak dosyanın görevli Asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmişti. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iyiniyetli hareket etmediğini, usul hükümleri arkasına sığındığını, davayı kendisinin bilerek ve isteyerek Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığını, davanın sürüncemede kalmasına sebep olduğunu, görevsizlik kararının tebliğinden sonra dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda müvekkili adına dilekçe sunduğunu, ancak yerel mahkemenin kararın kesinleşmesini beklediğini, davacı vekilince bu aşamada görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda bir talep bulunmadığından feragat dilekçesi sunduklarını, mahkemenin de bu konuda verdiği kararın yerinde olduğunu, feragatin tek taraflı bir usuli işlem olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının yerinde olduğunu belirterek istinaf talebinin reddini talep etmiştir. Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; 17.12.2021 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmiştir. Davacı vekiline 08.04.2022 tarihinde, davalı vekiline 05.04.2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 30.03.2022 tarihli dilekçesinde; dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair talepte bulunmuştur. Davalı vekili 11.05.2022 tarihli dilekçesinde; görevsizlik kararının davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği, davacı vekilinin dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi yönünde herhangi bir talepte bulunmadığı, 08.04.2022 tarihinde davacı vekiline kararın tebliğ edilip kesinleştiğini, davacı vekilince bu yönde bir talepte bulunulmaması sebebi ile dosyanın süresinde yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talebinden feragat ettiklerini ve davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; 25.05.2022 tarihli ek karar ile; davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. HMK m.355 gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. 6100 sayılı HMK m.20’de; Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Tüm dosya kapsamının incelenmesinden; ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının davacı ve davalı vekillerine tebliğ edildiği, her ne kadara davalı vekilince süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda dilekçe sunulmuş ise de; davacı vekilince 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi konusunda talepte bulunulmamış olması sebebi ile davalı vekilince 11.05.2022 tarihinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinden vazgeçtiğinin bildirilmesi sebebi ile ilk derece mahkemesi tarafından 6100 s.HMK.nun 20.m.si uyarınca verilen kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından istinaf talebinin reddi gereklidir. Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalı lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken harçlar peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, 5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, Dair, HMK m. 361 uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 09/11/2022 tarihinde, oy birliğiyle karar verildi.