Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 2022/2498 E. 2022/1896 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
18. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2498
KARAR NO: 2022/1896
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2022
NUMARASI: 2021/832 Esas,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
Taraflar arasındaki davada, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Başkanı … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı arasında “İsim Hakkının Kullanılması ve Dijital Varlık Oluşturma Hizmeti Ön Protokolü” imzalandığını, ön protokolün akabinde taraflar arasında 06/04/2021 tarihli “İsim Hakkının Kullanılması ve Dijital Varlık Oluşturma Hizmeti Sözleşmesi” ve 06/04/2021 tarihli “Sulh ve İbra Protokolü” imzalandığını, bu sözleşmeler kapsamında ön protokol ile belirlenen sözleşme bedeli olan 6.000.000,00 TL’nin 2.000.000,00 TL’sinin isim hakkı kullanım bedeli, 4.000.000,00 TL’sinin ise bağış olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin sözleşme kapsamında faaliyet ve edimlerine devam ederken 04/11/2021 tarihinde davalının … ile anlaşma yaptığını, bu sırada davalı tarafından Bakırköy … Noterliğinin 02/11/2021 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, temerrüt koşullarının gerçekleşmediğini, sözleşmenin olağanüstü feshini haklı kılan bir sebep mevcut olmadığını, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, bu nedenlerle davacının menkul ve gayrimenkulleri, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini arz ve talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yolun başvurulmuş olup, dosya 43. Hukuk Dairesi ile Dairemiz arasında oluşan görev uyuşmazlığı sonrasında Dairemize görev alanında kalmış ve Dairemizin 2022/2325 Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya istinaf incelemesinde iken davacı vekili 13/04/2022 tarihli dilekçe ile yeniden ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE 15/04/2022 TARİHLİ ARA KARAR İLE; davacının ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş olup, bu karara karşıda davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında isim sponsorluğu ve davalı spor kulübünün isminin müvekkili şirket tarafından kullanılmasına dair 06/04/2021 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca kararlaştırılan bedelleri davalı spor kulübüne ödediğini, anılan sözleşme ve protokoller uyarınca kararlaştırılan bedellerin müvekkili şirket tarafından ödenmesine rağmen davalı spor kulübünün sözleşmeyi haksız şekilde sona erdirdiğini, asli edim yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın davalı spor kulübü olduğunu, zira davalı spor kulübünün isim hakkının imza tarihinden itibaren müvekkili şirket tarafından kullanılmasına izin verme, başka bir değişle müvekkili şirkete imtiyaz tanıma şeklindeki edimini yerine getirmediğini, davalı spor kulübünün işbu edimini haksız fesih nedeniyle eksik ifa ettiğini, davalı spor kulübü ile müvekkili şirket arasında kurulan sözleşme uyarınca müvekkili şirketi davalı spor kulübünün ismini kullanma hakkı devam ederken, davalı kulübün dava dışı … A.Ş. İle anlaştığını ve davalının isminin kullanılmasına dair hakların dava dışı şirkete devredildiğini, sözleşmenin haksız feshi sonucunda, davalı spor kulübü tarafından TBK m. 125 uyarınca davalıya yapılan ödemelerin iade edilmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin zarara uğradığını, haksız fesih dolayısıyla uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle bu davanın açıldığını, davalı spor kulübünün ödeyeceği miktarın büyüklüğü, ligdeki başarısızlıkları, futbolcularına dahi para ödemediği yönündeki haberler göz önüne alındığında, müvekkili şirketin alacağını güvence altına almak için ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, davalının makul sürede token çıkarılmadığı iddiasının dayanaksız ve yersiz olduğunu, davaya konu sözleşme uyarınca token çıkarılmasının müvekkili şirket açısından bir yükümlülük niteliğinde olmadığını, yine KDV tutarının vadesinde ödenmediğinden bahisle sözleşmenin feshedilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, davalı spor kulübü tarafından ihtar çekilmek suretiyle müvekkili şirketin temerrrüde düşürülmediğini, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle henüz ifa edilmemiş edimlerin iadesi kapsamında davalı spor kulübünün kendisine yapılan ödemeleri iade etmediğini beyanla; Davalı Spor Kulübünün; … A.Ş. ile yaptığı sözleşme kapsamında çıkartılan dijital varlık yönünden alacakları üzerinde, Türkiye Futbol Federasyonu ve …, … A.Ş.’den alacakları üzerinde, …, … Bankası, … Bankası, …, … Bankası, …, …, …, …, …, …, …, …’ta bulunn vadeli ve vadesiz mevduatları, hak ve alacakları üzerinde, Sair menkul ve gayrimenkulleri üzerinde, Sair 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, ihtiyati haczin mümkün olmaması halinde, yine davalının; yukarıda belirtilen alacakları ile menkul ve gayrimenkuleri üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 389 – 391 maddelerinde ihtiyati tedbir kararının usul ve esasları düzenlenmiş olup, bu yasal düzenlemeye göre; HMK m. 389- “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” HMK m. 390- “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. HMK m. 391- “(1) Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. (2) İhtiyati tedbir kararında; a) İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b) Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, c) Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği, ç) Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği, yazılır. (3) İhtiyati tedbir talebinin reddi hâlinde, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Tarafların ihtiyati tedbir talepleri yönünden bu usul ve esaslara uygun inceleme yapılması ve tensip ara kararından ayrı olarak gerekçeli ihtiyati tedbir talebi ara kararı oluşturulup, taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilerek karara itiraz edilmesi veya istinaf yoluna başvurulması halinde yasal süreler göz önüne alınarak gerekli kararın verilmesi ve gerekli işlemin yapılması zorunludur. İhtiyati haciz şartları 2004 sayılı İİK 257. maddesinde,”– Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.(1) Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 -Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklindeki hükmü uyarınca, rehinle teminat altına alınmamış ve vadesi gelmiş para borçları için ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkündür. İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati hacze hükmedilebilmesi için vadesi gelmiş olan para borcunun rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Öte yandan aynı Kanun maddesi gereğince borcun vadesi gelmemiş ise, borçlunun muayyen yerleşim yerinin bulunmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması hallerinde de ihtiyati haciz kararı verilebilir. İstinafa konu olayda davacı avukatın iddia ettiği alacağın varlığı ve miktarı ancak yargılama sonunda belirlenebilecek durumda olup, vadesi gelmiş borçtan sözedilmesi olanaklı değildir.6100 s.HMK.nun 389.m.sindeki ihtiyati tedbirin yasal şartları oluşmamıştır, kaldı ki ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için de 2004 s.İİK.nunu 257.msindeki gerekli yasal şartların oluştuğunun da yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde henüz ispat edilebilir nitelikte değildir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1.HMK m.353/1-b-1 gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davalılar lehine ücreti vekalet taktirine yer olmadığına, 3.Alınması gereken harçlar peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK’nın 360 ıncı maddesi yollamasıyla, madde 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 01/07/2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.